AZER

 

Hani İbrahim babası Azer'e (şöyle) demişti: "Sen putları ilahlar mı ediniyorsun? Doğrusu, ben seni ve kavmini apaçık bir sapıklık içinde görüyorum." (6/74)

İbrahim'in babası için af dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi. Ne var ki, onun Allah'ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz ki İbrahim çok yumuşak huylu ve pek sabırlı idi. (9/114)

İbrahim cidden yumuşak huylu, bağrı yanık, kendisini Allah'a vermiş biri idi. (11/75)

Kitap'ta İbrahim'i an. Zira o, sıdkı bütün bir peygamberdi. (19/41)

Bir zaman o babasına dedi ki: Babacığım! Duymayan, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bir şeye niçin taparsın? (19/42)

Babacığım! Hakikaten sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Öyle ise bana uy ki, seni düz yola çıkarayım. (19/43)

Babacığım! Şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan, çok merhametli olan Allah'a âsi oldu. (19/44)

Babacığım! Allah tarafından sana azap dokunup da şeytanın yakını olmandan korkuyorum. (19/45)

(Babası:) Ey İbrahim! dedi, sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, andolsun seni taşlarım! Uzun bir zaman benden uzak dur! (19/46)

İbrahim: Selâm sana (esen kal) dedi, Rabbimden senin için mağfiret dileyeceğim. Çünkü O bana karşı çok lütufkârdır. (19/47)

Sizden de, Allah'ın dışında taptığınız şeylerden de uzaklaşıyor ve Rabbime yalvarıyorum. Umulur ki (senin için) Rabbime dua etmemle bedbaht (emeği boşa gitmiş) olmam. (19/48)

Nihayet İbrahim onlardan ve Allah'tan başka taptıkları şeylerden uzaklaşıp bir tarafa çekildiği zaman biz ona İshak ve Yâ'kub'u bağışladık ve her birini peygamber yaptık. (19/49)

Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk; kendilerine haklı ve yüksek bir şöhret nasip ettik. (19/50)

O, babasına ve kavmine: Şu karşısına geçip tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor? demişti. (21/52)

Dediler ki: Biz, babalarımızı bunlara tapar kimseler bulduk. (21/53)

Doğrusu, siz de, babalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz, dedi. (21/54)

Dediler ki: Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen oyunbazlardan biri misin? (21/55)

Hayır, dedi, sizin Rabbiniz, yarattığı göklerin ve yerin de Rabbidir ve ben buna şahitlik edenlerdenim. (21/56)

Allah'a yemin ederim ki, siz ayrılıp gittikten sonra putlarınıza bir oyun oynayacağım! (21/57)

(Resûlüm!) Onlara İbrahim'in haberini de naklet. (26/69)

Hani o, babasına ve kavmine: Neye tapıyorsunuz? demişti. (26/70)

"Putlara tapıyoruz ve onlara tapmaya devam edeceğiz" diye cevap verdiler. (26/71)

İbrahim: Peki, dedi, yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı? (26/72)

Yahut size fayda ya da zarar verebiliyorlar mı? (26/73)

Şöyle cevap verdiler: Hayır, ama biz babalarımızı böyle yapar bulduk. (26/74)

İbrahim dedi ki: İyi ama, neye taptığınızı (biraz olsun) düşündünüz mü? (26/75)

''İster siz , ister eski atalarınız'' (26/76)

İyi bilin ki onlar benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur); (26/77)

Beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren O'dur. (26/78)

Beni yediren, içiren O'dur. (26/79)

Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur. (26/80)

Benim canımı alacak, sonra beni diriltecek O'dur. (26/81)

Ve hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum O'dur. (26/82)

Hani o, babasına ve kavmine: Siz kime kulluk ediyorsunuz? demişti. (26/85)

"Allah'tan başka bir takım uydurma ilâhlar mı istiyorsunuz?" (26/86)

"O halde âlemlerin Rabbi hakkındaki görüşünüz nedir?" (26/87)

Hani o, babasına ve kavmine: Siz kime kulluk ediyorsunuz? demişti. (37/85)

"Allah'tan başka bir takım uydurma ilâhlar mı istiyorsunuz?" (37/86)

"O halde âlemlerin Rabbi hakkındaki görüşünüz nedir?" (37/87)

Bir zaman İbrahim, babasına ve kavmine demişti ki: Ben sizin taptıklarınızdan uzağım. (43/26)

Ben yalnız beni yaratana taparım. Çünkü O, beni doğru yola iletecektir. (43/27)

İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir." Şu kadar var ki, İbrahim babasına: "Andolsun senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez" demişti. (O müminler şöyle dediler:) Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır. (60/4)