AMEL DEFTERİ-AMEL TERAZİSİ

 

O, kullarının üstünde yegâne kudret ve tasarruf sahibidir. Size koruyucular gönderir. Nihayet birinize ölüm geldi mi elçilerimiz (görevli melekler) onun canını alırlar. Onlar vazifede kusur etmezler. (6/61)

Sonra insanlar gerçek sahipleri olan Allah'a döndürülürler. Bilesiniz ki hüküm yalnız O'nundur ve O hesap görenlerin en çabuğudur. (6/62)

O gün tartı haktır. Kimin tartıları ağır basarsa, işte kurtulanlar onlardır. (7/8)

Kimin tartıları hafif kalırsa, bunlar da ayetlerimize zulmedegeldiklerinden dolayı nefislerini hüsrana uğratanlardır. (7/9)

Ne zaman sen bir işte bulunsan, ne zaman Kur'an'dan bir şey okusan ve siz ne zaman bir iş yaparsanız, o işe daldığınız zaman biz mutlaka üstünüzde şahidizdir. Ne yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü yoktur ki apaçık kitapta (levh-i mahfuzda) bulunmasın. (10/61)

Göklerin ve yerin gaybı (sırrı) yalnız Allah'a aittir. Her iş O'na döndürülür. Öyle ise O'na kulluk et ve O'na dayan! Rabbin yaptıklarınızdan gafil değildir. (11/123)

Onun önünde ve arkasında Allah'ın emriyle onu koruyan takipçiler (melekler) vardır. Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez. Allah bir topluma kötülük diledi mi, artık onun için geri çevrilme diye bir şey yoktur. Onların Allah'tan başka yardımcıları da yoktur. (13/11)

Her insanın amelini (veya kaderini) boynuna bağladık. İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız. (17/13)

Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter. (17/14)

Kitap ortaya konmuştur: Suçluların, onda yazılı olanlardan korkmuş olduklarını görürsün. "Vay halimize! derler, bu nasıl kitapmış! Küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın (yaptıklarımızın) hepsini sayıp dökmüş!" BöyIece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez. (18/49)

Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş,) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak biz (herkese) yeteriz. (21/47)

Biz hiç kimseyi gücünün yettiğinden başkası ile yükümlü kılmayız. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar. (23/62)

Artık kimin tartısı ağır basarsa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. (23/102)

Kimin tartısı hafif gelirse, işte onlar da kendi nefislerini hüsrana uğratanlar, cehennemde de ebedi olarak kalacak olanlardır. (23/103)

O gün gökyüzü beyaz bulutlar ile yarılacak ve melekler bölük bölük indirileceklerdir. (25/25)

Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Onların yaptıkları her işi, bıraktıkları her izi yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (levh-i mahfuz'da) sayıp yazmışızdır. (36/12)

Rabbimiz! Bizim payımızı hesap gününden önce ver, dediler. (38/16)

Eğer inkâr ederseniz, şüphesiz Allah, size muhtaç değildir. Bununla beraber O, kullarının küfrüne razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizden bunu kabul eder. Hiçbir günahkâr diğerinin günahını çekmez. Nihayet hepinizin dönüp gidişi, Rabbinizedir. Yaptıklarınızı O size haber verir. Çünkü O, kalplerde olan herşeyi hakkıyla bilendir. (39/7)

Yer, Rabbi'nin nuruyla parıldadı; (orta yere) kitap kondu; peygamberler ve şahidler getirildi ve aralarında hak ile hüküm verildi, onlar haksızlığa uğratılmazlar. (39/69)

O gün her ümmeti, diz çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağırılır, (onlara şöyle denilir:) "Bu gün, yaptıklarınızla cezalandırılacaksınız!" (45/28)

"Bu, yüzünüze karşı gerçeği söyleyen kitabımızdır. Çünkü biz, yaptıklarınızı kaydediyorduk." (45/29)

Yaptıklarının kötülükleri onlara görünmüş, alay edip durdukları şey onları kuşatmıştır. (45/33)

İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarını yazmaktadırlar. (50/17)

İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın. (50/18)

Yaptıkları her şey kitaplarda (amel defterlerinde) mevcuttur. (54/52)

Küçük büyük her şey satır satır yazılmıştır. (54/53)

Sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere! (56/8)

Kitabı sağ tarafından verilen:" Alın, kitabımı okuyun" der. (69/19)

Hayır; her biri, kendisine açılmış sahifelerin verilmesini ister. (74/52)

Biz ise her şeyi bir kitapta sayıp yazmışızdır. (78/29)

Biz, yakın bir azap ile sizi uyardık. O gün kişi önceden yaptıklarına bakacak ve inkârcı kişi: "Keşke toprak olsaydım!" diyecektir (78/40).

"Hangi günah sebebiyle öldürüldü?diye. (81/9)

Sahifeler (amel defterleri) açıldığı zaman, (81/10)

Gökyüzü sıyrılıp alındığında, (81/11)

Şunu iyi bilin ki üzerinizde bekçiler var, (82/10)

Değerli yazıcılar var, (82/11)

Hayır; facir olanların kitabı şüphesiz ‘Siccîn'dedir. Siccîn'in ne olduğunu sana öğreten nedir? Yazılı bir kitaptır.  (83/7-9)

Hayır! Andolsun iyilerin kitabı İlliyyûn'dadır. İlliyyûn’un ne olduğunu sana öğreten nedir? Yazılı bir kitaptır. 21. O kitabı, Allah'a yakın olanlar görür. (83/18-21)

Artık kimin kitabı sağ yanından verilirse, o kolay bir hesap (sorgu) ile sorguya çekilecek ve kendi yakınlarına sevinç içinde dönmüş olacaktır. Kimin de kitabı ardından verilirse, o da, helak (yok olmay)ı çağıracak, çılgın alevli ateşe girecek. Zira o, (dünyada) ailesi içinde (mal-mülk sebebiyle) şımarmıştı. O hiçbir zaman Rabbine dönmeyeceğini sandı. Oysa gerçekten Rabbi onu görüyordu. (84/7-15)

İşte, kimin tartıları ağır basarsa, artık o, hoşnut olunan bir hayat içindedir. (101/6-7)

Kimin tartıları hafif kalırsa, artık onun da anası (son durağı) ‘haviye'dir (uçurum). (101/8-9)