"Biz, Allah'a ve bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve esbâta indirilene, Musa ve İsa'ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah'a teslim olduk" deyin. (Bakara: 2/136)
Bir kısım peygamberleri sana daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık. Ve Allah Musa ile gerçekten konuştu. (Nisa: 4/164)
Biz ona İshak ve (İshak'ın oğlu) Ya'kub'u da armağan ettik; hepsini de doğru yola ilettik. Daha önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u doğru yola iletmiştik; biz iyi davrananları işte böyle mükâfatlandırırız. (En’am: 6/84)
Sonra iyilik edenlere nimetimizi tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayete erdirmek ve rahmet etmek maksadıyla Musa'ya da Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik. Umulur ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına iman ederler. (En’am: 6/154)
Azap üzerlerine çökünce, "Ey Musa! Sana verdiği söz hürmetine, bizim için Rabbine dua et; eğer bizden azabı kaldırırsan, mutlaka sana inanacağız ve muhakkak İsrailoğullarını seninle göndereceğiz" dediler. (A’raf: 7/134)
(Bana ibadet etmesi için) Musa'ya otuz gece vade verdik ve ona on gece daha ilâve ettik; böylece Rabbinin tayin ettiği vakit kırk geceyi buldu. Musa, kardeşi Harun'a dedi ki: Kavmimin içinde benim yerime geç, onları ıslah et, bozguncuların yoluna uyma. (A’raf: 7/142)
(Resûlüm!) Kitap'ta Musa'yı da an. Gerçekten o ihlas sahibi idi ve hem resûl, hem de nebî idi. (Meryem: 19/51)
Ona Tûr'un sağ tarafından seslendik ve onu, fısıldaşan kimse kadar (kendimize) yaklaştırdık. (Meryem: 19/52)
(Resûlüm!) Musa (olayının) haberi sana ulaştı mı? (Taha: 20/9)
Ben seni seçtim. Şimdi vahyedilene kulak ver. (Taha: 20/13)
Allah: Ey Musa! dedi, istediğin sana verildi. (Taha: 20/36)
Andolsun biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk. (Taha: 20/37)
Seni, kendim için elçi seçtim. (Taha: 20/41)
Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik, kardeşi Harun'u da ona yardımcı yaptık. (Furkan: 25/35)
Hani Rabbin Musa'ya: O zalimler güruhuna, Firavun'un kavmine git. Hâla (başlarına gelecekten) sakınmayacaklar mı onlar? diye seslenmişti. (Şuara: 26/10-11)
Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve beni peygamberlerden kıldı. (Şuara: 26/21)
Oraya geldiğinde şöyle seslenildi: Ateşin bulunduğu yerdeki ve çevresindekiler mübarek kılınmıştır! Âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden münezzehtir! (Neml: 27/8)
Ey Musa! İyi bil ki, ben, mutlak galip ve hikmet sahibi olan Allah'ım! (Neml: 27/9)
Musa'nın anasına: Onu emzir, kendisine zarar geleceğinden endişelendiğinde onu denize (Nil nehrine) bırakıver, hiç korkup kaygılanma, çünkü biz onu sana geri vereceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız, diye bildirdik. (Kasas: 28/7)
Musa yiğitlik çağına erip olgunlaşınca, biz ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böylece mükâfatlandırırız. (Kasas: 28/14)
Ey iman edenler! Siz de Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu, dedikleri şeyden temize çıkardı. O, Allah yanında şerefli idi. (Ahzab: 33/69)
Andolsun biz Musa'ya da Harun'a da nimetler verdik. (Saffat: 37/114)
Her ikisini de doğru yola ilettik. (Saffat: 37/118)
Sonra gelenler içinde, Musa ve Harun'a selam olsun, diye (iyi bir nam) bıraktık. (Saffat: 37/119-120)
Şüphesiz, ikisi de mümin kullarımızdandı. (Saffat: 37/122)
Andolsun, kendilerinden önce biz, Firavun'un kavmini de imtihan etmiştik. Onlara: Allah'ın kulları! Bana gelin! Çünkü ben size (gönderilmiş) güvenilir bir resûlüm diye (davette bulunan) şerefli bir elçi gelmişti. (Duhan: 44/17-18)