Onlar: "Sen, dediler, bizim için yerden bir kaynak fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız." (İsra: 17/90)
"Veya senin bir hurma bahçen ve üzüm bağın olmalı; öyle ki, içlerinden gürül gürül ırmaklar akıtmalısın." (İsra: 17/91)
"Yahut, iddia ettiğin gibi, üzerimize gökten parçalar yağdırmalısın veya Allah'ı ve melekleri gözümüzün önüne getirmelisin." (İsra: 17/92)
"Yahut da altından bir evin olmalı, ya da göğe çıkmalısın. Bize, okuyacağımız bir kitap indirmediğin sürece (göğe) çıktığına da asla inanmayız." De ki: Rabbimi tenzih ederim. Ben, sadece beşer bir elçiyim. (İsra: 17/93)
Gördün mü arkasını döneni? (Necm: 53/33)
Azıcık verip sonra vermemekte direneni? (Necm: 53/34)
Acaba gaybın bilgisi kendi yanındadır da o görüyor mu? (Necm: 53/35)
Yoksa, Musa'nın ve ahdine vefa gösteren İbrahim'in sahifelerinde yazılı olanlar kendisine haber verilmedi mi? (Necm: 53/36-37)
Tek olarak yaratıp, kendisine geniş servet ve gözü önünde duran oğullar verdiğim, kendisi için (nimetleri önüne) serdikçe serdiğim o kimseyi bana bırak! (Müddessir: 74/11-14)
Üstelik o (nimetlerimi) daha da arttırmamı umuyor. (Müddessir: 74/15)
Asla (ummasın)! Çünkü o, bizim âyetlerimize karşı alabildiğine inatçıdır. (Müddessir: 74/16)
Ben onu sarp bir yokuşa sardıracağım! (Müddessir: 74/17)
Zira o, düşündü taşındı, ölçtü biçti. (Müddessir: 74/18)
Canı çıkasıca, ne biçim ölçtü biçti! (Müddessir: 74/19)
Sonra, canı çıkasıca tekrar (ölçtü biçti); nasıl ölçtü biçtiyse! (Müddessir: 74/20)
Sonra baktı. Sonra kaşlarını çattı, suratını astı. En sonunda, kibrini yenemeyip sırt çevirdi de: "Bu (Kur'an) dedi, olsa olsa (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir sihirdir. Bu, insan sözünden başka bir şey değil." (Müddessir: 74/21-25)
Ben onu sekara (cehenneme) sokacağım. (Müddessir: 74/26)
Sen biliyor musun sekar nedir? (Müddessir: 74/27)
(Resûlüm!) De ki: Ey kafirler! Ben sizin tapmakta olduklarınıza tapmam. (Kafirun: 109/1-2)