Kaderin Akışı Değiştirilemez

 

Kader, Allah'ın geçmiş ve gelecek tüm olayları tek bir an olarak bilmesidir. Allah yaşanmamış olayların da tümünü önceden bilir. İnsanların önemli bir bölümü, Allah'ın henüz yaşanmamış olayları önceden nasıl bildiği konusunu, yani kader gerçeğini anlayamazlar. Oysa insanın henüz karşılaşmadığı bir olay kendisi açısından yaşanmamış bir olaydır. "Sonucu bilinmeyen" olarak nitelendirilen bütün olaylar sadece bizim için "bilinmez"dir. Sonsuz bir ilmin sahibi olan Allah ise zamana ve mekana bağlı değildir; zaten zamanı ve mekanı yaratan Kendisi'dir. Bu nedenle Allah için geçmiş, gelecek ve şu an hepsi birdir. Allah katında bizim şu an yaşamakta olduğumuz  ve ileride yaşanacak olan herşey olup bitmiştir. Tüm insanlar Allah'ın kendileri için yarattığı kadere, zamanı geldiğinde tanık olurlar.

Film karelerini eline alan bir insanın filmin başını, sonunu, arada gelişen olayları bir bütün olarak, tek bir anda görebilmesi gibi Allah da yaratmış olduğu tüm insanlarla ilgili herşeyden haberdardır. Herşeyi tek bir an olarak bilen Allah, bu tek bir anda yani sonsuz küçük zamanda sonsuzluğu yani sonsuz büyük zamanı yaratarak gücünün sınırsızlığını bize göstermektedir.

Allah gelmiş geçmiş bütün insanların hayatlarını tüm ayrıntılarıyla birlikte yaratandır. Bir insanın doğumundan ölümüne kadar karşılaşacağı olumlu ya da olumsuz gibi görünen bütün olaylar Allah'ın bilgisi dahilinde gerçekleşir. En'am Suresi'nde yeryüzünde meydana gelen küçük büyük tüm olayların Allah'ın dilemesiyle gerçekleştiği şu şekilde ifade edilir:

Gaybın anahtarları O'nun katındadır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır. (En'am Suresi, 59)

Her insan ve her olay için bu durum geçerlidir. Hiç kimsenin Allah'ın kendisi için yarattığı kadere müdahale etmesi, olayların akışında herhangi bir değişiklik yapması mümkün değildir. Örneğin Allah her insanı belli bir ömür ile yaratmıştır ve her insanın ölüm anı Allah katında yer, zaman ve şekil olarak da bellidir. Örneğin bir insanın yakalandğı hastalık o insanın kaderinde, kendisi doğmadan milyarlarca yıl öncesinde bellidir. O hastalıktan kurtulup kurtulmayacağı da, Allah tarafından kaderinde belirlenmiştir. Hatta iyileşmesine vesile olacak olan doktorlar, hemşireler, hastane, ilaçlar, tedavi yöntemlerine kadar Allah katında önceden yazılmıştır. Dolayısıyla, eğer bir insan iyileşirse, bu, onun kaderini yendiği anlamına gelmez, kaderinde iyileşmek yazılı olduğu anlamına gelir.

Eğer gelecekte bir gün, bir insanın ömrü genlerine yapılan doğru müdahalelerle uzatılırsa, bu olay da söz konusu kişinin kendi kaderini yendiği anlamına gelmez. Bunun anlamı şudur: Allah bu insanı uzun bir ömürle yaratmıştır ve gen haritasının çıkartılmış olmasını da bu insanın ömrünün uzun olmasına vesile etmiştir. Gen haritasının bulunması da, bu kişinin genlerle ilgili teknolojik gelişmelerin yaşandığı bir dönemde yaşaması da, yine o insanın ömrünün tıbbi imkanlarla uzatılması da onun kaderindedir; tümü Allah katında daha o insan dünyaya gelmeden önce bellidir.

Aynı şekilde bu proje çerçevesinde yapılan buluşlar neticesinde ölümcül hastalığı tedavi edilen insan da, yine kaderini değiştirmemiştir. Çünkü bu insanın kaderinde, geçirdiği hastalıktan bu projenin vesilesi ile kurtulmak vardır. Sonuçta, insanın gen haritasının çıkartılmış olması ve insanoğlunun genetik programa müdahale edebilecek imkanları elde etmesi, Allah'ın yarattığı kadere karşı gelmek demek değildir. Aksine, bu şekilde insanlık Allah'ın kendileri için yarattığı gelişmeleri izlemekte, Allah'ın yarattığı bilgiyi keşfetmekte ve kullanmaktadır. Eğer bir insan bu bilimsel gelişmeler sayesinde 120 sene yaşarsa, bu Allah'ın onun için önceden takdir ettiği bir yaştır, onun için ömrü bu kadar uzun olur. Allah, her insanın ömrünün Kendi katındaki bir kitapta belirli olduğunu bir ayetinde şöyle bildirir:

Allah sizi topraktan yarattı, sonra bir damla sudan. Sonra da sizi çift çift kıldı. O'nun bilgisi olmaksızın, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz da. Ömür sürene, ömür verilmesi ve onun ömründen kısaltılması da mutlaka bir kitapta (yazılı)dır. Gerçekten bu, Allah'a göre kolaydır. (Fatır Suresi, 11)

Senelerce üniversite sınavına giren ve başarılı olamayan ancak en sonunda dilediği yere girmeyi başaran bir öğrenci, şirketini iflastan kurtaran bir işadamı, son anda uçağı kaçırdıkları için kazadan kurtulan kişiler ve benzer olaylardaki kişiler hep kaderlerini yaşamaktadırlar. Bu insanların hiçbiri kaderlerini değiştiremezler, aynı şekilde başkaları da bu insanların kaderlerine müdahale ederek değiştirme gücüne sahip değildir.

Kısacası "kaderimi yendim", "kaderimi değiştirdim", "kadere müdahale ettim" gibi ifadeler, kader gerçeğini bilmemenin getirdiği cehaletten kaynaklanmaktadır. Ve bir insanın bu ifadeleri kullanarak konuşması da onun kaderinde önceden belirlenmiştir. Kişinin bu cümleyi nerede, ne zaman, hangi şartlar altında kullanacağı dahi Allah katında tespit edilmiştir. Allah herşeyden haberdar olandır.

Allah, herşeyin katında bir kitapta yazılı olduğunu bildirmiştir. Bizler, bu kitapta yazılı olanların aynısını,  hiçbir eksiklik veya fazlalık olmadan yaşarız.

… Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiçbir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da, daha büyük olanı da, istisnasız, mutlaka apaçık bir kitapta (yazılı)dır." (Sebe Suresi, 3)

Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre pek kolaydır. (Hadid Suresi, 22)