Hayat Damarı Koroid

 

Göz akıyla retina arasındaki parçaya koroid denir. Bu bölüm büyüklü küçüklü birçok damardan ve gözle görülmeyen milyonlarca kılcal damardan oluşur. Bu kılcal damarlar aracılığıyla retinanın koni ve çubuk hücrelerinden oluşan hassas bölgesine besin taşınır.

Okuduğunuz kitabın küçük bir bölümünü oluşturan bu konu bile tek başına evrimin ne kadar tutarsız ve gülünç bir iddia olduğunu ortaya koyar ve yaratılış mucizesini bir kez daha gözler önüne serer.

Korneadaki hiçbir hücreyi ihmal etmeden besleyen, milyarlarca bağlantısı olan koroid tabakası olmadan gözün diğer parçacıkları hiçbir işe yaramaz. Böyle bir tabakanın zamanla oluşması ise imkansızdır. Çünkü bütün bağlantılarıyla bir koroid tabakası gözde bulunmazsa mevcut organeller ne kadar mükemmel olursa olsun, asla varlıklarını sürdüremezler.

Bilindiği gibi göz, farklı birçok bölüm ve tabakadan oluşmuş bir organdır. Kornea, sklera, iris, göz bebeği, mercek, göz kapağı, kornea-beyin bağlantısını sağlayan sinirler ve daha birçok ayrıntı ile ancak bir bütün olarak görevini yapabilir. Bu sistemlerden her biri, tesadüfen veya kendi kendilerine oluşamayacak kadar üstün yapıya sahiptir. Gözün görebilmesi için yukarıda sayılan bütün tabaka ve organellerin aynı anda, aynı yerde, şu anki mükemmel uyum, yapı ve bağlantılarıyla bulunmaları gerekir.

Bu durum insan bedeninin bugünkü haline zaman içinde gerçekleşen tesadüfler, mutasyonlar gibi etkenlerle ulaştığını öne süren evrimci iddiaları da tamamen geçersiz kılmaktadır. Böyle bir sistemin yaratılış dışında başka herhangi bir güçle gerçekleşmesi imkansızdır. İnce bir nakış gibi korneayı işleyen ve besin taşıyan koroid tabakası, Allah’ın yaratma sanatının eşsiz bir örneğidir.

Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)