Genetik; Çöküşün Son Aşaması

 

Evrim bir türlü dirilemiyordu. Bunun bir başka sebebi mikro-mutasyonların faydalı dahi olsalar yeni bir organ, yeni bir yapı (apayrı bir genetik şifre) ortaya çıkaramamalarıydı. Çünkü mutasyonlar sadece var olan genetik yapıyı değiştirebilirler. Yeni bir genetik bilgi ilave etmezler. Genetik yapıda yapılacak rastgele bir değişimin sonucu ise her zaman için zararlıdır. Tıpkı depremin bir şehir imar edemeyeceği, var olan yapıları yıkacağı gibi.

Öyleyse yeni bir yapının inşası için gerekli olan neydi? Bunun sırrı hücrenin DNA'sındadır. Yeni bir organın varolması için, o organa ait genetik bilginin bir bütün olarak hücrelerin DNA'sına eklenmesi gerekir. Örneğin bir karaciğer birden ortaya çıkacaksa, karaciğere ait 2.309 genin, bir göz için 1.794 genin, bir akciğer için 11.581 genin ve bu genlerin içindeki milyonlarca basamak genetik şifrenin bir anda hatasız ve eksiksiz olarak hücreye eklenmesi gerekir ki, bu organlar bir sonraki nesilde de ortaya çıksın. Yani mevcut bir organın zaman içinde, basamak basamak gelişmesine imkan yoktur.

Her ne kadar imkansız olsa da, mikro-mutasyonlar sonucu genetik programa ilaveler olduğunu varsayalım ve yine varsayalım ki, zamanla meydana gelen gelişmeler sırayla ortaya çıksın ve eklenerek üstüste biriksin ve yokolmasın. Bu varsayımlar bile kompleks organ ve sistemleri (gözler, kanatlar, solunum sistemi vb.) açıklamaya yetmemektedir. Zira kompleks sistemlerde zamanla tamamlanması beklenen eksik parçalar olmadan sistem çalışmaz. Dolayısıyla önceden tamamlanmış kısımlar hiçbir işe yaramayacağı için, bulunmaları anlamsız olur hem de kullanılmadıkları için evrim teorisinin iddiasına göre körelir, yok olurlar.