Ortak Hat Kullanımı

 

Ağ tabaka üzerindeki hücreler bir sinir hattı sayesinde doğrudan beyne bağlanırlar. Hücreler sinyallerini bu hatlar üzerinden beyne iletirler. Ağ tabakada bulunan 140 milyon hücreye karşılık, görme sinirlerinin sadece 1 milyon sinir  hattı vardır. Yani her 140 hücreye yalnızca 1 hat düşer. Normal şartlarda bu son derece büyük bir problemdir ve bunun aşılamaması görüntünün oluşamamasına neden olacaktır. Öyleyse nasıl olur da her hücrenin sinyali beyne eksiksiz ulaşır ve görme gerçekleşir?

Soruyu cevaplamadan önce insan yapısı telekomünikasyon sistemlerinin günümüzde eriştiği son noktayı incelemek yerinde olur. Kıtalararası haberleşmede son derece gelişmiş sistemler kullanılır ve her an binlerce görüşme yapılır. Buna karşın mevcut hatlar, görüşme sayısına oranla son derece azdır. Kullanılan çok gelişmiş bir sistem sayesinde tek bir hata birden fazla konuşma yüklenilebilir. Bu konuşmaların sinyalleri sırayla yer değiştirerek hattan geçerler. Bu yer değiştirme o kadar hızlı olur ki herkes yalnızca kendisine ait bir hat olduğunu zanneder. Bir hatta her saniye yüzlerce defa bağlantının alınıp, başkasına verilip, sonra tekrar geri alındığı hissedilmez bile. Hatlardan büyük ölçüde tasarruf sağlayan bu sistem gözdeki sistemin bir kopyasından başka bir şey değildir.

Göz ile beyin arasında bulunan sinir hatları da aynı şekilde hücreler tarafından ortaklaşa kullanılırlar. Böylece milyonlarca hücreden çıkan elektrik sinyalleri her an beyne ulaşır.

Bu örnekte de görüldüğü gibi insan vücudunda son derece gelişmiş bir sistem vardır. Şimdi bu sistemi evrim teorisinin iddiaları doğrultusunda -gerçekleşmesi kesinlikle imkansız olan varsayımlarla açıklamaya çalışalım.

Gözü oluşturan bütün tabakaların, merceğin, korneanın, göz kaslarının, beynin, beyne bağlantı yapan bir milyon sinir hattının, retinayı oluşturan 140 milyon hücrenin, göz kapağının, gözyaşının, göz pınarlarının, gözü besleyen kan ve lenf damarlarının ve içlerindeki kan ve lenfin hepsinin aynı anda, birbirleriyle bağlantılı bir şekilde -bütün imkansızlığına rağmen- tesadüfen  meydana geldiklerini varsayalım. Görme yine gerçekleşemeyecekti, çünkü mevcut hatlar beyinle bağlantı kurmak için yeterli olmayacaktı. Mevcut sinyallerin yalnızca 140'ta biri beyine ulaşacak, kopuk ve eksik sinyallerden ötürü görüntü oluşamayacaktı.

Bu engel nasıl aşıldı? Acaba sinir hücreleri ve korneayı oluşturan hücreler baş başa verip bir plan mı yaptılar? Ya da bu hücreler telekomünikasyon eğitiminden geçip kendi kendilerine, bir hattan 140 ayrı sinyali gönderebilecek sistemi mi geliştirdiler?

Herhalde yapılan tartışmalar sonucunda problemi çözebilecek tek yol hücreler tarafından oybirliğiyle kabul edildi. Bundan sonra hücrelerin hepsi, kendi tasarladıkları bu eşsiz plana göre hareket ettiler. Her hat ortalama 140 hücrenin sinyallerini iletmeye başladı. Hem sinyal kaynaklarının sıralarını değiştirerek hem de bir saniyede binlerce sinyal ileterek...

Fakat, sadece bu sistemi kurmak yeterli değildi. Bu sistemin bir sonraki kuşağa da aktarılması gerekiyordu. Bu sefer de mevcut düzenleme ile ilgili binlerce basamak genetik bilgi, bu sistemin bilgilerini aktarabilecek bir şifreleme yöntemiyle, eksiksiz bir şekilde, göz hücrelerinden çok uzakta olan üreme hücrelerine yerleştirildiler. Eğer bu olmasa bir sonraki nesil yine kör doğacak, yaşayamayacak, böylece nesil tükenecekti.

Eğer yetersiz hatlarla ilgili problem çözülemese, gözü oluşturan diğer bölümler, kornea, retina, mercek, göz bebeği, göz kasları, herşey boşuna meydana gelmiş olacaktı. Bu üstün mekanizmalar canlının ölmesiyle beraber yok olup gideceklerdi.

Görüldüğü gibi bu sistemin ve gözü oluşturan her tabakanın, her parçanın ve organelin aynı anda, birden var olmaları gerekmektedir. Göz bir bütün olarak ortaya çıkmıştır yani Allah tarafından yaratılmıştır.

De ki: "Siz, Allah'ın dışında taptığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Bana haber verin; yerden neyi yaratmışlardır? Ya da onların göklerde bir ortaklığı mı var? Yoksa biz onlara bir kitap vermişiz de onlar bundan (dolayı) apaçık bir belge üzerinde midirler? Hayır, zulmedenler, birbirlerine aldatmadan başkasını vadetmiyorlar. (Fatır Suresi, 40)