En Kısa Göç Yolunu Bulabilmek

 

Kuşlar yön tayininin yanı sıra navigasyon yeteneğine de sahiptirler. Navigasyon gemicilikte, geminin bir yerden bir yere götürülebilmesi için gerekli olan teknik ve yönetme ilmini ve sanatını ifade eden bir kavramdır. Yön tayini bir organizmanın "ev"ine doğru bir yön tahmin etmesini tanımladığı halde, navigasyon, bir "harita" üzerinde pozisyonunu belirleyip kendini "ev"ine doğru yönlendirmesini ifade eder. Daha önce de belirttiğimiz gibi, yapılan deneyler kuşların çok üstün bir navigasyon yeteneğine sahip olduklarını göstermiştir. Bunlardan birinde pufinus pufinus Galler sahillerindeki evlerinden alınıp okyanusun 5000 km ilersinde Boston'da bırakılmışlar, kuşlar 12 gün sonra evlerine dönmüşlerdir.18

Kuşlar yön tayininde, duruma göre değişen çeşitli ipuçlarından yararlanırlar. İpuçlarından biri ortadan kalktığı zaman bir başkasına yönelirler. Kuşlar genel olarak kıyı şeritleri, nehirler, dağlar gibi yüzey şekillerini birer işaret olarak kullanıyor olabilirler. Bunların yanı sıra çeşitli deneylerde Güneş'ten ve yıldızlardan yararlandıklarına dair çok sayıda kanıt elde edilmiştir. Kuşların yön bulma yeteneğinin ne kadar kompleks olabildiğini kavramak açısından, Sibirya uzun bacaklısı isimli kuş türünü kısaca ele almak faydalı olacaktır.

Bu kuşlar ilkbaharla birlikte, kışı geçirdikleri Batı Afrika'dan yaşam alanları olan Sibirya'ya doğru yola çıkarlar. Doğu Atlantik kıyıları boyunca tam 4.300 kilometrelik mesafeyi hiç durmaksızın katederek Danimarka'daki Wadden Denizi'ne ulaşırlar. Burada bir süre dinlendikten sonra havalanır ve yine hiç durmaksızın, Sibirya'ya uçarlar.

Kuşların bu yolculuğu, yan sayfadaki grafikte A-B-C güzergahıyla gösterilmektedir. Kuşların bu kadar uzun mesafedeki bölgeleri bulmaları şüphesiz oldukça üstün bir özelliktir. Ancak kuşların izlediği yol incelendiğinde ortaya çok daha çarpıcı bir yetenek çıkar.

Grafikte A ile C arasında çizilmiş iki güzergah bulunmaktadır. Görüldüğü gibi sürekli çizgiyle gösterilen A-B-C hattı, kesik kesik çizgiyle gösterilen hattan daha kısadır. Aslında A-B-C hattı, A ile C arasındaki en kısa güzergahı göstermektedir. Bir benzetme yapacak olursak bu hattı, bir portakal üzerinde işaretlediğimiz iki noktayı birleştiren doğruya benzetebiliriz.

Kesik kesik çizgiyle gösterilen güzergah ise A'dan C'ye varmak için, sürekli olarak manyetik pusula takip edildiğinde ortaya çıkan yoldur. Bir diğer deyişle, A kentinde bulunan bir pilot, C kentinin uçaktaki pusulada karşılık geldiği açıya göre uçar ve başka yöne sapmadan sürekli ilerlerse sonunda C kentine varacaktır. Aslında bu iki farklı güzergah, denizcilikte uzun zamandır bilinen iki kavrama karşılık gelir. Dünya üzerindeki iki nokta arasındaki en kısa mesafe, yukarıdaki şekilde de gösterildiği gibi, "orthodrome" olarak adlandırılır. Dünya üzerinde bir farklı noktadan yola çıkıp, pusula temel alınarak diğerine doğru yapılacak bir yolculuk ise bundan daha farklı bir rota oluşturur ve buna da "loxodrome" adı verilir. Loxodrome, her meridyeni aynı açı ile kestiği ve meridyenler de kutuplarda birleştikleri, yani "düz" olmadıkları için, loxodrome izlenerek yapılan bir yolculuk, olması gereken "düz" yola kıyasla daha "eğik"tir ve dolayısıyla daha uzun sürer.

Loxodrome'u ilk kez 1550 yılında Pedro Nunes çizmiş ve bunun dünya üzerindeki iki nokta arasındaki en kısa mesafe olduğunu sanmıştı. Uzun süreler bu inanç devam etti. Diğer bir deyişle "loxodrome" ile "orthodrome"un aynı şey olduğu sanıldı. Ancak uzun yıllar sonra aradaki fark anlaşıldı. Gemilerin loxodrome yerine orthodrome temelli rotalar izlemeleri, ancak 19. yüzyılda mümkün olmuştur.19

Sibirya uzun bacaklısı isimli kuşlar ise –bilim adamlarını hayrete düşürecek şekilde- göç ederken, normal bir pusula takibinden beklenecek loxodrome rotayı değil; ondan çok daha kısa ve verimli olan, ancak tespiti çok zor olan orthodrome rotayı izlemektedirler. Bu rotanın tespiti çok zordur. Çünkü bir küre üzerindeki iki nokta arasındaki en kısa mesafenin çizilmesi, ancak küre şekilli bu cismin tamamı görüldüğünde mümkündür. Örneğin, bir portakal üzerindeki iki noktayı birleştirmemiz kolay olduğu halde bulunduğumuz kentten Sydney'e olan en kısa hattı bilmemiz mümkün değildir. Benzer şekilde A noktasında bulunan bir kuş –olabildiğince yükselse bile- binlerce kilometre uzaklıktaki C noktasına olan güzergahı görsel olarak belirleyemez.

Ancak kuşlar, pusulayla donanmış bir pilottan çok daha başarılı bir şekilde, hiç görmedikleri bir kente en kısa (yani orthodrome) yolu bulmaktadırlar. Araştırmacılara göre kuşların bunu başarması "güneş pusulası" sayesinde gerçekleşmektedir. A noktasından hareket eden kuşlar, doğuya doğru her bir meridyeni geçtiklerinde, üzerinde bulundukları rotayı 1o lik sapma açısına göre düzenliyor olmalıdırlar. Tahminlere göre kuşlar bu düzenlemede Güneş'in gökyüzünde sürekli değişen konumundan yararlanmakta ve art arda aştıkları meridyenlerden kaynaklanan sapmayı Güneş'in konumuna göre gidermektedirler. Bu kompleks navigasyon yeteneği sayesinde, kullanılan enerji ve yolculuğun riskleri minimum seviyeye indirilebilmektedir. Kuşların güneş pusulasını izleyerek tespit ettikleri en kısa yolu bulmak, bizler için ancak karmaşık matematik denklemleri çözerek mümkün olmaktadır:

Aşağıdaki kutuda küresel bir yüzey üzerindeki iki nokta arasındaki en kısa mesafeyi, yani orthodrome bir rotayı bulmanın denklemi görülmektedir.20                                                                               

Bu karmaşık matematiksel formüller pek çok kişi için anlaşılmazdır. Ancak Sibirya uzun bacaklısı olarak bilinen kuşlar bu hesaplar sonucu çıkan rotayı belirleyebildikleri için hatasız olarak uçabilmektedir.

Bir kuşun bu hesapları kapsayan bir rota ile uçması, kuşkusuz ki tesadüfi etkiler sonucu genlerine programlanmış olamaz. Burada son derecede kompleks bir bilgi vardır ve bu bilginin varlığı bizlere rastlantıların değil, bilinçli bir yaratılışın olduğunu göstermektedir. Bunun aksini kanıtlamaya çalışanlarla ilgili olarak Allah bir ayette şöyle buyurmaktadır:

... Allah'ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği ve sizin ile babalarınızın isimlendirdiği (düzüp uydurduğu) birtakım isimler (düzme tanrılar ve kurallar) adına mı benimle mücadele ediyorsunuz? Öyleyse bekleyedurun; şüphesiz, ben de sizlerle birlikte bekleyenlerdenim." (Araf Suresi, 71)