Balinaların Dairesel Göçleri

 

Balinalar günümüzde yaşayan en büyük canlılardır. En büyükleri 35 metre boyu ve 130 ton ağırlığı ile mavi balinalardır. Balinaların pigme denilen en küçük türü dahi 6 metre boyunda ve 5 ton ağırlığındadır. Bu dev cüsseli canlılar genel olarak ikiye ayrılırlar: Beslendikleri küçük balıkları, kabuklu canlıları ve planktonları süzmek için ağızlarının içinde "balina çubuğu" denen (balina çubuğu saç ve tırnaklarımızdaki, atların toynaklarındaki ve boğaların boynuzlarındakine benzer bir maddeden yapılmıştır) bir yapıya sahip olan çubuklu balinalar ve çeşitli balık, deniz kuşları ve deniz memelileri gibi sıcakkanlı canlıları yiyen dişli balinalar.

Balinaların göçleri tropikal denizlerden kutup denizlerine kadar uzanan yıllık dairesel seyahatlerdir. Göçleri en dikkat çekenler de çubuklu balinalardır. Bu balina türü sıcak tropikal ya da tropikal ile ılıman kuşak arasındaki sularda ürer. Neslin devamı için bu üreme yerinin özellikleri önem taşımaktadır çünkü yavruların yaşaması için mutlaka sıcak sularda bulunmaları gerekmektedir. Yeni doğan yavruların derilerinin altında koruyucu yağ tabakası yoktur. Eğer yavrular bu özellikleriyle kutup denizlerinde doğmuş olsalardı donarak ölürlerdi. Bu yüzden balinaların doğum yerlerinin sıcak tropikal sular olması son derece hikmetlidir.

Yavru balinalar birkaç ay yalnızca anne sütü ile beslenirler. Balina sütünün yağı ve proteini zengin olduğundan yavrunun büyümesi ve özellikle de yağın depolanması çok hızlı olur. Bu, genç yavru için hayati bir özelliktir çünkü donan kutup sularında annesinin ilgisine ve hızla güç kazanmaya muhtaçtır.

Doğum yaptıktan sonra yavrularını büyüten balinalar bir süre sonra besin bulabilmek için kuzey denizlerine doğru hareket ederler. Çubuklu balinalar yılın en azından dört ayı beslenmeden yaşayabilirler. Bu sırada yazın depoladıkları yağları kullanırlar. Hatta üreme alanlarına doğru yaptıkları dönüş yolculuğunda hamile olmalarına ve kimi zaman da bir yavru emziriyor olmalarına rağmen 7.000 kilometreden fazla beslenmeden yüzebilirler.46

Bitkisel planktonlarla beslenen balinaların beslenmek için seçtikleri bölgenin özellikleri de dikkat çekicidir. Karada olduğu gibi denizde de tüm hayat bitkilerin varlığına bağlıdır. Fotosentez sayesinde inorganik yapı taşlarından organik maddeler sentezlenir. Nitratı, fosfatı ve sülfatı bol olan gıdaca zengin dip suyu Antartika'ya doğru hareket eder, kıtanın yakınlarında yüzeye yükselir ve okyanus akıntılarıyla yüzeyde kuzeye doğru taşınır. Gıdaca zengin olan bu sularda bitkisel planktonlar daha fazla büyürler. Sonuç olarak Antartika Denizi tropikal denizlere göre 10-20 kat daha fazla plankton içerir. Bunu biliyormuşçasına balinalar beslenmek için bu bölgelere gelirler.

Dişli balinalar ise çubuklu balinalar kadar göç etmezler. Bazıları ise nehirlerde yaşar bu yüzden hareketleri de sınırlıdır.

Çubuklu balinaların okyanusta özel üreme ve beslenme alanlarına yaptıkları uzun seyahatleri inceleyen bilim adamları için balinaların yön bulma konusundaki yöntemleri merak konusu olmaktadır. Bu konuda en çok öne sürülen açıklama balinaların dünyanın manyetik alanındaki değişiklikleri algılayabilecek bir yapıya sahip olduklarıdır. Beyinlerini çevreleyen dokularda, bu işe yarayacak manyetik depolar olduğu düşünülmektedir. Böylece balinalar dünyanın manyetik alanını kullanarak basit bir harita ve zamanlama elde ederler. Bu onların kendi pozisyonlarını görmelerini ve ilerlemelerini sağlar. Bunu başarabilmek için de bölgesel manyetik alandaki küçük değişimleri fark edebilirler.

Buraya kadar anlattığımız herşey tek tek bir mucizeler zincirinin halkalarıdır. Allah, doğacak yavrunun neye ihtiyacı olacağını, beden yapısının nasıl olacağını daha en başından bilir. Çünkü yeryüzünden gökyüzüne tüm evreni yaratan ve her an bu yaratmaya devam eden Allah'tır. O'nun bilgisi herşeyi kuşatmıştır.

Bu canlılar doğum yaptıktan sonra nerede besin bulabileceklerini ve o bölgeye nereden gideceklerini de bilemezler. Bu canlıların her birinin bedenlerindeki mükemmellik ve sergiledikleri akıl ve organizasyon şüpheye yer bırakmayacak şekilde yaratılışı ispatlar. Bu bilgilerden haberdar olan herkes bunların asla tesadüfler sonucu olamayacağını da takdir edebilir. Bir hayvanın böyle bilgilere sahip olacak kadar bilinç ve akıl sahibi olduğunu iddia edemez. Çünkü birçok insan bile bu bilgiyi belki burada okuyarak öğrenmektedir. Bir balinanın bu bilgiye sahip olması elbette olağanüstü bir durumdur.

Samimi olarak bu bilgileri değerlendirenler Allah'a iman ederken, zulüm ve büyüklenme içinde olanlarsa gerçeği gördükleri halde Allah'ın apaçık olan varlığını inkar ederler. Bu kişiler dünyada olduğu kadar ahirette de kayıptadırlar. Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır:

Göklerin ve yerin yaratılması ile onlarda her canlıdan türetip-yayması O'nun ayetlerindendir. Ve O, dileyeceği zaman onların hepsini toplamaya güç yetirendir. (Şura Suresi, 29)