Hassas Kontrol Mekanizması

 

Tiroksinin salgılanma miktarını ve zamanını ayarlamak için çok ileri teknoloji ve planlamaya sahip bir sistem kurulmuştur. Tiroksin hormonunun salgılanması yine bir emir-komuta zinciri sayesinde gerçekleşir. Şuursuz hücrelerin biraraya gelmesiyle oluşmuş et parçaları, kendi aralarında son derece disiplinli ve düzenli bir hiyerarşiye sahiptir. 

Tiroksin hormonuna ihtiyaç duyulduğu anda hormonal sistemin beyni hipotalamus, hormonal sistemin orkestra şefi olan hipofiz bezine bir emir (TRH-Tiroid Salgılama Hormonu) gönderir. Emri alan hipofiz bezi, tiroid bezinin harekete geçmesi gerektiğini anlar. O da hemen tiroid bezine bir emir (Tirotropin- Tiroid Bezini Harekete Geçirici Hormon) gönderir. Emir-komuta zincirinin son halkası olan tiroid bezi de kendisine ulaşan bu emir doğrultusunda hemen tiroksin hormonu üretir ve kan yoluyla bunu bütün vücuda dağıtır.

Tiroksin hormonunun yalnızca görevinin değil, salgılanma miktarının da son derece önemli olduğu yukarıdaki satırlarda belirtilmişti. Peki bu molekülün salgılanma miktarı nasıl belirlenir? Nasıl olur da bu hormon –hastalık halleri dışında- ihtiyaçtan fazla ya da az salgılanmaz?

Tiroksin hormonunun salgılanma miktarı da Allah'ın çok büyük bir sanatla yaratmış olduğu özel bir sistem sayesinde belirlenir. Bu sistem iki ayrı ölçüm ve geri-besleme mekanizmasından oluşmuştur. Bu mekanizmaların her biri benzersiz birer mühendislik tasarımı örneğidir.

Kanda bulunan tiroksin miktarı normalin üzerine çıktığı zaman tiroksin hormonu hipofiz bezi üzerinde çok ilginç bir etki oluşturur: Hipofiz bezinin TSH hormonuna karşı gösterdiği duyarlılığı azaltır.

Eğer biraz dikkatlice düşünülecek olursa, ortada gerçek bir harika olduğu görülecektir. Çünkü TSH hormonunun görevi, hipofiz bezini harekete geçirmek ve tiroid bezine bir emir göndermesini sağlamaktır. Bu emir, tiroksin hormonunun üretilmesi için kurulmuş bulunan emir-komuta zincirinin ikinci halkasını oluşturur.

Sistem öyle detaylı bir şekilde planlanmıştır ki, artan tiroksin kendisini üreten kaynağın daha fazla üretim yapmaması için son derece akılcı bir tedbir almakta ve kendi üretimi için kurulmuş olan emir-komuta zincirini kesintiye uğratmaktadır. Böylece kanda bulunan tiroksinin normalin üzerine çıkmasıyla beraber tiroksin üretimi otomatik olarak yavaşlayabilmektedir.

Bu durumu şu örnekle daha iyi anlayabiliriz: Hayali bir fabrikada küçük ve akıllı makinelerin yapıldığını düşünelim. Bu makinelerin yapımı üç aşamalı şekilde gerçekleşmektedir.

1- Birinci aşamada A bilgisayarı B bilgisayarına üretim emri gönderir.

2- İkinci aşamada B bilgisayarı bu emri bir başka dile çevirip, C bilgisayarına gönderir.

3- Üçüncü aşamada C bilgisayarı kendisine bağlı bir montaj robotu sayesinde istenilen makineleri üretmeye başlar.

Derken gereğinden fazla üretim gerçekleşir ve stoklarda ihtiyaç duyulandan fazla makine birikir. Bu durumda üretimin durması gerekir. İşte bu aşamada çok mucizevi bir olay gerçekleşir. Stokta bekleyen makinelerin bir bölümü B bilgisayarına gider ve bu bilgisayar ile A bilgisayarı arasında bilgi akışını sağlayan kabloyu söker. Böylece B bilgisayarı A bilgisayarından emir alamaz. Bu yüzden C bilgisayarına makine yapım emrini gönderemez ve üretim durur. Bu durum stokta bulunan makineler bitene kadar sürer. Stoklar azaldığı zaman A bilgisayarını B bilgisayarına bağlayan kablo, makineler tarafından tekrar yerine takılır ve üretim devam eder.

Eğer kendi üretimini ve kendisini üreten makineleri en akılcı ve en verimli şekilde denetleyen böyle bir ürün yapılsaydı, bu durum endüstri ve teknoloji açısından bir devrim olurdu. Ancak bugün insan için hayal gibi gözüken bu üretim sistemi, insanın kendi vücudunda her an gerçekleşmektedir.

Tiroksin hormonunun üretim miktarını belirleyen ikinci bir sistem daha vardır. Artan tiroksin, hipotalamus hücrelerini etkiler. Bu hücreler de TSH üretimini azaltırlar. Böylece tiroksin üretimi yavaşlar.

Bu ikinci sistemi yukarıda verdiğimiz fabrika örneğini ele alarak incelemek yerinde olacaktır. Üretilen tiroksinin hipotalamusu etkilemesi ve TSH üretimini yavaşlatması, hayali fabrikada üretilen makinelerin A bilgisayarına da giderek, bu bilgisayardan bilgi çıkışını yavaşlatmalarına benzer. Böylece yalnızca A ve B bilgisayarları arasındaki iletişim kesilmekle kalmaz, A bilgisayarının çalışması yavaşlatılarak B bilgisayarına bir emir göndermesi de engellenmiş olur.

Kanda bulunan tiroksin miktarı azaldığı zaman bu sistem tam ters yönde çalışır. A bilgisayarından daha çok emir gönderilir, B bilgisayarının bu emirleri alma kapasitesi yükseltilir. Yani hipotalamus daha çok TSH hormonu üretir, hipofiz bezinin kendisine gelen emre hassaslığı artar ve TSH hormonu üretimi artış gösterir. Böylece daha çok tiroksin hormonu üretilmiş olur.16 

Bu durumda şu soruları sormamız gerekir; tiroksin hormonu üretimin durması için emir-komuta zincirinin durdurulması gerektiğini nereden bilmektedir? Hipotalamusta bulunan hücreler, tiroksin arttığı zaman hormon salgılamayı durdurmaları gerektiğini, tiroksin azaldığı zaman hormon salgılamayı artırmaları gerektiğini nereden bilmektedirler? Bu kusursuz sistem nasıl var olmuştur?

Böylesine ince planlanmış bir sistemin tesadüfen meydana geldiğini düşünmek, bir bilgisayarın ya da televizyonun tesadüfen meydana geldiğini düşünmekten çok daha akıldışı bir iddia olur. Çünkü bu sistemin çalışabilmesi için şu an burada detayları anlatılmayan, ancak moleküler boyutta gerçekleşen özel planlanmış yüzlerce ayrıntı bulunmaktadır. Bu sistemin çok üstün bir akıl, yani Allah tarafından yaratıldığı çok açık bir gerçektir.