10 Milyon İnsan – 1 Gram Hormon (Aldosteron)

 

Hayatta kalabilmeniz için vücudunuzda, her an, sayılamayacak kadar çok dengenin sağlanması gerekir. İnsan, günlük yaşamını sürdürürken bu dengelerin hiçbirinin farkında değildir. Örneğin, şu anda kan basıncınızın değeri birçok ayrı sistem tarafından ayarlanmaktadır. Böbrek üstü bezlerinin ürettiği "aldosteron" isimli hormonun görevi de kan basıncınızın düşmesini engellemek ve vücudunuzdaki sodyum dengesini düzenlemektir.

Vücudumuzda 1 gramın 10 milyonda biri kadar az bir miktarda aldosteron hormonu bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar 1 ton böbrek üstü bezinden yalnızca 10 mg aldosteron salgılandığını belirlemiştir.26 Bu da çok önemli bir gerçeği ortaya koymaktadır. 1 gram aldosteron hormonu elde etmek için toplam 10 milyon insanın böbrek üstü bezlerinin ürettikleri aldosteronu biriktirmek gerekmektedir. İnsan vücudu o kadar hassas bir denge ile yaratılmıştır ki, bu kadar az miktarda bulunan hormonun eksikliği ölüme neden olabilir.

Yukarıda da belirtildiği gibi, aldosteron hormonunun iki amacı vardır: Birincisi sodyum (Na+) miktarını artırmak, ikincisi kan basıncınızı yükseltmek. Bu iki ihtiyaç birbirleri ile son derece bağlantılıdır ve aldosteron hormonu bu iki ihtiyacın aynı anda karşılanması için tasarlanmış mükemmel bir çözümdür. Eğer kanda bulunan sodyum miktarı bir şekilde yükselirse, artan sodyum beraberinde kandaki su miktarını da artıracaktır. Çünkü su molekülleri sodyumun yoğun olduğu ortama gitme eğilimindedir.

İşte aldosteron hormonunun tasarımının mükemmelliği burada ortaya çıkar. Çünkü aldosteron hormonu bir taraftan sodyum miktarını artırırken, diğer bir taraftan sodyumun suyu çekme özelliğini kullanır. Kandaki sodyum miktarı düştüğü zaman, aldosteron hormonu böbrek kanalcıklarındaki hücreleri uyarır. Bu hücreler idrarın içindeki sodyum iyonlarını yakalar ve içlerine alır. Sodyum iyonları böylece önce kanalcıklarda bulunan hücrelerin içine geçer, buradan da kan dolaşımına geri verilirler. Elbette sodyum iyonlarını arkalarından su molekülleri takip eder.

Böylece hem sodyum miktarı artırılarak iyon dengesi sağlanmış, hem de kandaki su miktarı artırılarak kan basıncı normal seviyesine çıkartılmış olur. Böbrek kanalcıklarında bulunan hücreler sodyum iyonunu geri alırken bir taraftan da potasyum iyonunu (K+) idrara verirler. Çünkü sodyum ve potasyumun kanda çok özel bir oranda bulunmaları gerekmektedir. Bu minerallerin oranları hücre içi ve dışı sıvıların asit-baz dengesinin sağlanması ve sinir kaslarının çalışması için son derece önemlidir. Aldosteron, böbrek üstü bezinin dış bölgesinde üretilmektedir. Bu bölgedeki hücreler, böbreklerin derinliklerinde bulunan hücreleri hiç görmemişlerdir ve bu hücreleri tanımalarına imkan yoktur. Öyleyse nasıl olur da bu hücreler, sodyum almaları ve potasyum vermeleri için gerekli olan hormonu üretmeyi bilirler? Nasıl olur da böbrek üstü bezi insan vücudunda bir elektrolit dengesi sağlanması gerektiğini, kan basıncının düşmemesi gerektiğini bilebilir? İnsanların çoğunun kendileri dahi böyle bir iyon dengesinin varlığından haberdar olmadıkları halde nasıl olur da hücreler bu dengenin korunması için çaba harcarlar? Bu hücreler niçin böyle bir hizmet yüklenmişlerdir?

Cevap her zaman olduğu gibi yine çok açıktır. İnsan vücudundaki her hücre özel bir görev için yaratılmış, özel niteliklerle donatılmış ve görev yapması gereken yere yine özel olarak yerleştirilmiştir. Kısacası insan yaratılmıştır ve bedenindeki her ayrıntı da bu yaratılışın bir delilidir.

Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir. (Furkan Suresi, 2)