Dört Haftalık Yaşam Periyodu

 

Sağlıklı bir kadının bünyesi, her dört haftada bir kapsamlı bir hazırlık yapar. Bu hazırlık, yeni bir insanın dünyaya gelmesini sağlamak için, kadın bedeninde bulunan hücreler tarafından gerçekleştirilir.

Nasıl bir anne çocuğunun her türlü ihtiyacını düşünür, onun sağlığına, gelişimine özen gösterir ve çocuğu için uzun vadeli planlar yaparsa; annenin üreme organlarını oluşturan hücreler de yumurta hücresine aynı hassasiyeti gösterirler. Yumurta hücresinin döllenmesi için kendilerine öğretilmiş uzun vadeli bir plana uyarlar. Bu planın uygulanmasında başlıca faktör elbette hormonlardır.

Dört haftalık bölümün hemen başında hipofiz bezi LH hormonu üretir. Bu hormon kafatasından yola çıktıktan sonra, uzun bir yol katederek kan yoluyla yumurtalıklara ulaşır. Artık yumurtalıkların faaliyete geçme zamanı gelmiştir.

Yumurtalığın içinde binlerce olgunlaşmamış (çekirdek) yumurta hücresi bulunmaktadır. Hipofizden gelen LH hormonunun etkisiyle bu çekirdek hücrelerden bir bölümü olgunlaşmaya başlar. Gelişen hücrelerden yalnızca bir tanesi tam olarak olgunlaşacak ve yumurta hücresi olarak yumurtalıktan dışarı salgılanacaktır. (İki hücrenin salgılandığı ve her ikisinin de döllendiği durumlarda "ikiz" bebekler dünyaya gelir)

Gelişmekte olan yumurta hücresine ve etrafında bulunan besleyici tabakaya folikül denir. Hipofiz bezinden gönderilen FSH hormonu folikül üzerinde çok ilginç bir hareket yapar ve folikül birden özel bir molekül üretmeye başlar. Bu molekül "östrojen" isimli hormondur.

Daha kendisi tam olarak gelişmemiş olan folikül, nasıl olup da bir hormon üretmeye başlamıştır? Bu üretimin amacı nedir? Bu soruların cevapları bizi bir başka yaratılış deliline götürecektir.

Folikülün ürettiği moleküller, yani östrojenin kadın vücudunda üstlendiği görevler ise, yaratılıştaki mucizeyi bir kez daha göstermektedir. Şimdi bu görevleri kısaca görelim:

1. "Östrojen" hormonunun hedeflerinden biri "döl yatağı"dır. Döl yatağı, döllenmiş yumurtanın gömüleceği ve bölünerek büyüyeceği yuvasıdır. Östrojen hormonunun etkisiyle birlikte döl yatağında bir hazırlık başlar. Döl yatağının duvarlarının kalınlığı 3-5 kat artar ve kılcal damarlar tarafından sarılır. Eğer döllenme gerçekleşirse, yumurtanın ihtiyacı olan besin bu damarlardan karşılanacaktır.

Bu gerçek bir mucizedir. Çünkü henüz gelişmekte olan folikül, içinde bulunan yumurta hücresinin geleceğini adeta düşünmekte ve yumurtanın ilerde beslenmesi için gerekli tedbirleri almaktadır. Yumurtanın gelecekte barınacağı döl yatağının hazırlık yapmasını sağlamaktadır.

Bu noktada bazı sorular sormak gerekir;

Folikül, yumurta hücresinin salgılandıktan sonra döl yatağına ulaşacağını ve burada konaklayacağını nasıl haber almıştır? Döl yatağındaki kılcal damarın yumurta hücresine besin sağlayacağını nasıl bilmektedir? Bu kılcal damarların çoğalmasını sağlayacak formülü kimden öğrenmiştir?

2. Östrojen etkisi ile döl yatağı kasları da gelişmeye başlar ve kas gücü artar. Bu da olası bir döllenme halinde yumurtanın yerleşeceği yatağı korumak için alınmış bir önlemdir.40

3. Kadınlarda gelişme döneminde, göğüs bölgesinde görülen büyüme de doğrudan östrojen hormonunun etkisine bağlıdır. Östrojen göğüslerde yağ toplanmasını artırır, aynı zamanda göğsün içinde süt bezlerinin de çoğalmasını sağlar.41 Bütün bu hazırlıklar ileride doğacak bebeğin anne tarafından emzirilmesini sağlamak içindir.

4. Kadına özgü vücut yapısının diğer kısımlarının inşa edilmesi de östrojen sayesinde gerçekleşir. Bu da çok ilginç bir durum oluşturur. Örneğin östrojen kadında göğüs bölgesinin genişlemesini sağlar. Hiçbir zaman bu hormon gidip omuz kemiklerinin genişlemesini ve erkeksi bir görünüme sahip olmalarını sağlamaz.

Kadında ince sesin gelişimini sağlayan da östrojendir. Östrojen kadında erkek sesi yapmaz. Her zaman nasıl bir ses yapması gerektiğini, yani kadın sesi yapabilmeyi çok iyi bilir. Kadın bedeninin kendisine özgü özelliklerini inşa eden heykeltraş "östrojen" hormonudur.

5. Östrojen aynı zamanda döllenmenin kolaylaşmasını da sağlar. İkinci haftanın sonunda yumurta hücresi döllenmek için en uygun duruma geldiğinde kandaki östrojen miktarı da oldukça artmış olur. Bu da döl yatağından vajinaya doğru özel bir sıvının salgılanmasına neden olur. Bu sıvı erkek üreme hücresi olan spermi kendi içinde hapseder ve yukarı doğru taşır. Bu sıvı spermin hareketliliğini artırır ve spermi yukarı doğru, yani yumurta hücresine doğru taşımış olur.

6. Anne rahmi –eğer özel bir önlem alınmazsa- son derece mikrobik bir ortamdır. Bu, annenin ve doğacak bebeğin sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturur. Peki bu tehlikeyi ortadan kaldırmak için nasıl bir önlem almak gerekir? Östrojen hormonu mucizevi bir şekilde bu tehlikenin bertaraf edilmesini sağlar. Östrojen molekülleri anne rahmindeki epitel hücrelere ulaştığında bu hücreler asit salgılamaya başlarlar. Bu asidik ortam, yararlı mikropların (döderlein basilleri) çoğalması için uygun bir ortam sağlar ve aynı zamanda vajinayı enfeksiyonlara karşı korur.42 

Küçücük bir folikülün ürettiği kimyasal molekül, bir insanın bedenini baştan aşağı şekillendirmekte, aynı zamanda gelecekte yeni bir insanın doğması için gerekli düzenlemeleri yaptırmaktadır. Oysa östrojen hormonu, atomların yanyana dizilmesi ile meydana gelmiş şuursuz bir maddedir. Şuursuz hücreler tarafından üretilmekte ve şuursuz hücreler üzerinde etkili olmaktadır. Ancak bütün bu olaylar büyük bir plan içinde gerçekleşmekte ve bu planın sonunda insan cinsiyetlerinden biri eksiksiz olarak ortaya çıkmaktadır.

Bu durumda şu gerçek tekrar ortaya çıkmaktadır:

Östrojen hormonu üzerinde tecelli eden akıl ne şuursuz atomlara, ne şuursuz hücrelere ne de tesadüflere ait olamaz. Bu akıl insanı bir erkek ve dişi olarak yaratan ve insanı benzersiz bir şekilde yoktan var eden Allah'a aittir.

 

Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz     Allah'tan ve akrabalık (bağlarını koparmak)tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir. (Nisa Suresi, 1)