Hormon Orkestrasının Şefi: Hipofiz Bezi

 

Hipofiz bezi nohut büyüklüğünde, 0.5 gram ağırlığında, küçük, pembe renkli bir et parçasıdır. Beynin hipotalamus bölgesine küçük bir sap ile bağlıdır. Bu bağlantı sayesinde hipotalamustan doğrudan emir alır. Bu emir doğrultusunda gerekli hormonu üretir ve vücutta ihtiyaç duyulan düzenlemenin yapılmasını sağlar.

Bir nohut büyüklüğündeki hipofiz bezi insan vücudu üzerinde o kadar etkilidir ve o kadar harika işler başarır ki, bu sebeple uzun yıllar bilimsel araştırmaların konusu olmuştur ve halen de olmaktadır. Hatta bu küçük et parçası bir anlamda bilim dünyasının "saygısını" kazanmıştır. Birçok kaynakta hipofiz bezine, sahip olduğu olağanüstü yetenekler göz önünde bulundurularak, ilginç "yakıştırmalar" yapılmaktadır. Örneğin kimi kaynaklarda hipofiz bezi "hormon orkestrasının şefi" olarak tanımlanmaktadır. Bazı kaynaklarda da hipofiz bezine hormonal sistemin "şahı" yakıştırması yapılmaktadır. Aynı zamanda hipofiz bezi "olağanüstü biyolojik harika" olarak da tanımlanmaktadır.

Bir nohut büyüklüğündeki hipofiz bezi, ürettiği 12 farklı hormon ve hormonal sistem üzerindeki hakimiyeti ile bu yakıştırmaları hak etmektedir. Çünkü hipofiz bezi yalnızca belirli doku hücrelerini etkileyen hormonlar üretmekle kalmaz, aynı zamanda kendisinden çok uzakta bulunan diğer hormonal bezlerin çalışmalarını da düzenler.

Hormonal bezlerin vücut hücrelerine belirli emirler vererek bu hücrelerin faaliyetlerini düzenleyen organeller olduklarını hatırlarsak, bu durumda hipofiz bezinin önemi daha iyi ortaya çıkar. Çünkü hipofiz bezi yalnızca birçok vücut hücresine emir vermekle kalmaz, aynı zamanda vücut hücrelerine emir veren diğer hormonal bezlere de emir verir. Bir anlamda yöneticilerin yöneticisi gibi çalışır.

Örneğin tiroid hormonunun salgılanması gerektiği durumlarda tiroid bezine bir emir gönderir ve bu hormonun salgılanmasını sağlar. Aynı şekilde böbrek üstü bezlerine, erkek bedeninde testislere, kadın bedeninde yumurtalıklara ve süt bezlerine, ihtiyaç duyulan hormonların salgılanması için emir gönderir.

Burada öncelikle üzerinde durulması gereken konu, söz konusu hormonların veya bu hormonların etkilediği hormonal bezlerin isimleri ve görevleri değildir. Üzerinde durulması gereken konu, bir nohut büyüklüğündeki hipofiz bezinin nasıl olup da kendisinden çok uzakta bulunan bir başka hormonal beze emir verebildiğidir. İşte bu nokta üzerinde tekrar tekrar birçok soru sorabiliriz. Hipofiz bezi ve bu bezi oluşturan hücreler;

"Böbrek üstü bezinin görevini",

"Bu görevi nasıl yerine getirdiğini",

"Böbrek üstü bezinin harekete geçmesi için gerekli olan işareti" nasıl bilebilirler?

Böbrek üstü bezindeki hücreler, hipofiz bezinden kendilerine ulaşan emri nasıl anlayıp yorumlarlar ve bu emre niçin itaat ederler?

Olayın detayına inildiği zaman mucizenin boyutlarının daha da genişlediği görülür. Hipofiz bezinin ürettiği hormon, tam olarak hedeflenen hücrenin üzerinde bulunan alıcı antenlere uygun olarak tasarlanmıştır. Oysa hiçbir hipofiz hücresi mesaj gönderilen hormonal bezi görmemiştir. Hipofiz hücreleri böbrek üstü bezini oluşturan hücrelerin alıcılarının nasıl bir tasarıma sahip olduğunu bilemezler. Bu, bir insanın kendisinden binlerce kilometre uzakta, başka bir ülkede bulunan bir evin, hiç görmediği kapısının üzerinde bulunan kilide uygun bir anahtarı, bir seferde hatasız bir şekilde yapmasına benzer. Hipofiz bezini oluşturan hücreler hiç görmedikleri bu kilitlere uygun anahtarı yapmayı nereden bilirler?

Dikkat edilmesi gereken bir başka nokta, bu sistemde hataya yer olmadığıdır. Eğer üretilen anahtar hedeflenen kapıyı açmazsa, yani üretilen hormon hedeflenen bölgede görevini yapmazsa bunun sonucu ölümdür. Örneğin eğer hipofiz bezinin ürettiği hormon böbrek üstü bezini hareket geçirmezse sonuç ölüm olur.

Mevcut sistemin aslında ne kadar büyük bir mucize içerdiğini daha iyi anlamak için şöyle bir uygulamaya başvurulabilir. İnsan bir aynanın karşısına geçmeli ve iki gözünün birleştiği noktaya bir parmağını koyarak dikkatle bakmalıdır. İşte bu noktanın yaklaşık 5-6 cm arkasında, kafatasının hemen içinde bir nohut büyüklüğünde hipofiz denilen et parçası bulunmaktadır.

Ardından diğer elini belinin üzerine koymalıdır. Bu elinin hemen altında, bel bölgesinde böbrekleri bulunur. Böbreklerin hemen üzerinde bulunan ve yaklaşık 4-5 gram ağırlığında ve bir ceviz büyüklüğündeki et parçası da böbrek üstü bezleridir.

Şimdi dikkatlice düşünün: Bu iki et parçası kendi aralarında haberleşmektedirler. Unutulmamalıdır ki haberleşen iki şuurlu insan değil, iki tane hücre topluluğudur. Üstelik haberleşme sistemleri ve bu haberleşme sonucunda yapılacak üretim, insanoğlunun sahip olmadığı kadar ileri bir teknolojiye sahiptir.

Bedeninizin derinliklerinde iki et parçasının birbirleri ile haberleşip birbirlerini anlıyor olmaları, insanın gözlerinin önüne serilmiş gerçek bir mucizedir.

Öte yandan bir insan eğer biyoloji eğitimi almamışsa, beyninin hemen altında, kafatasının içinde böyle bir organ bulunduğundan haberdar bile değildir. Günlük yaşamda gördüğünüz insanların çoğu "hipofiz"in ne olduğunu bilmezler bile. Bu satırları okuduğunuz şu andan itibaren ilk karşılaştığınız insan sizinle konuşurken beyninin altındaki küçücük bir et parçası, onun hayatta kalması için sürekli bedenine mesajlar göndermekte ve emirler vermektedir. Üstelik bu insanın bütün bu olan bitenden hiç haberi olmamaktadır. Eğer bu et parçası görevini yapmazsa bu kişi kısa sürede ölecektir. Bir an için karşınızdaki insana bu bakış açısıyla bakacak olursanız, aslında insanoğlunun kendisini yaratan Allah'ın karşısında ne kadar aciz ve muhtaç olduğunu daha açık bir şekilde anlayabilirsiniz.