Bakteri ve Virüslerle Karşı Karşıya

 

Bundan önceki satırlarda, nitrik oksidin hayati mesajlar taşıyan bir haberci olmakla birlikte zehirli bir molekül olduğundan da bahsetmiştik. İşte NO'nun savunma sistemimizdeki rolü de zehirli özellikleriyle ilgilidir. Bu molekül, vücudun savunma sisteminin önemli kuvvetlerinden olan makrofajlar tarafından salgılanmaktadır. Kısa bir hatırlatma yapmak gerekirse, makrofajlar 0.01 milimetrelik mikroorganizmalardır; fagositoz (yutma) yöntemini kullanarak bakteri ve vücudumuz için zararlı molekülleri ortadan kaldırırlar. Bir makrofaj, hastalığa sebebiyet veren bakteri veya mikroplarla karşılaştığında onları kuşatır. Bundan sonra makrofaj her taraftan sardığı bakterileri yoğun bir nitrik oksit bombardımanına tutar. Bu şekilde nitrik oksit molekülleri bakterileri yok edecek reaksiyonları başlatırlar. Elbette nitrik oksit ile makrofaj arasındaki işbirliği, herşeyin uyum içerisinde yaratılışının sayısız delillerinden biridir.

NO moleküllerinin savunma sisteminde dikkat çekici bir görevi daha vardır. Araştırmalar NO'nun, bazı virüslerdeki "protease" isimli enzimi etkisiz duruma getirdiğini göstermiştir. Bu enzim büyük proteinleri, yeni virüslerin yapımında kullanılan küçük parçalara ayırmaktadır. NO'nun bu enzimi devre dışı bırakmasıyla da virüsün çoğalması engellenmektedir.

Bu, okunup geçilemeyecek kadar önemli bir bilgidir. Küçücük moleküller hiç tanımadıkları başka molekülleri vücut içinde bulmakta ve onları nasıl etkisiz hale getirebileceklerini çok iyi bilmektedirler. Böylece, insan farkında dahi değilken çok büyük tehlikelerden korunabilmektedir. Tüm bu düzenin, moleküller arasındaki bağlantının tesadüfler sonucunda meydana gelemeyeceği çok açıktır. NO moleküllerine, bu görevleri veren ve onları bu özelliklerle yaratan alemlerin Rabbi olan Allah'tır.

Şunu da eklemek gerekir ki bu alandaki araştırmalar devam etmektedir. Bilim adamları yakın bir gelecekte, nitrik oksidi kanser ve tümörlerle mücadelede kullanabileceklerini düşünmektedirler. Bunun gerçekleşmesi için de öncelikle bu molekül hakkındaki bilinmeyenlerin aydınlatılmasını beklemek gerekecektir. Elbette gün ışığına çıkan her bilgi, bu molekülün son derece üstün bir tasarım ürünü olduğunu bir kez daha gösterecektir.

Nitrik oksit molekülü her geçen gün, yeni araştırmaların konusu olmaktadır. Bu araştırmalardan elde edilen sonuçlar bilim adamlarını dahi hayretler içinde bırakmaktadır. Şu anda bilinen, bu haberci molekülün başımızdan ayaklarımıza kadar vücudumuzun hücrelerinde üretilmekte olduğu ve pek çok karmaşık işlemde önemli görevler üstlendiğidir. Bu molekülün icraatlarının akıllara durgunluk verecek düzeyde olduğunu şöyle bir örnekle tasvir edebiliriz: Bir an için kendinizi NO'nun yerine koyun ve onun görevlerini sizin üstlendiğinizi zihninizde canlandırın.

1. İlk olarak bu haberci molekülün kan damarlarındaki düzenleyici rolünü sizin devraldığınızı gözünüzün önüne getirin. Başarılı olabilmeniz için öncelikle kalp, kan ve damarlardan oluşan dolaşım sistemini çok iyi tanımanız gerekiyor.

2. Gün içerisindeki uyumak, yemek, spor yapmak gibi birbirinden farklı aktiviteler sırasındaki kan basıncını düzenleyen haberleri ilgili organlara iletmeniz gerekiyor. Bunu yaparken de en ufak bir ihmaliniz veya hatanız olmamalı; aksi takdirde kan basıncınız normal değerlerin altına düşebilir ya da üstüne çıkabilir ki bu durum felç, şok, kalp krizi gibi ölümle sonuçlanacak olumsuz gelişmelere neden olabilir. Ayrıca, vücudumuzdaki atardamar, toplardamar ve kılcal damarların toplam uzunluğunun 100 bin kilometreden fazla olduğunu hatırlatalım. Böyle bir durumda, söz konusu görevin altından kalkmanızın imkansız olduğunu rahatlıkla tahmin edebilirsiniz.

3. Günümüzde NO'nun öğrenme işlemleri sırasında beyinde haberci olarak kullanıldığı bilinmektedir. Bu işlemler de o derece karmaşıktır ki, henüz büyük bir bölümü anlaşılamamıştır. Dolayısıyla değil siz, dünyadaki tüm bilim adamları biraraya gelse bu habercilik görevini başarmaları mümkün değildir.

4. Nitrik oksidin, savunma sistemimizin virüs ve bakterilere karşı yürüttüğü başarılı mücadeledeki payını unutmayın.

5. Ayrıca bu habercinin okuduğunuz bu bölümde, akciğer, karaciğer, böbrek, mide ve üreme organlarının düzenli çalışmalarındaki rolüne değinilmemiştir. Siz NO'nun insan vücudundaki pozisyonunda yer aldığınızda, tüm bu organların dilinden anlamanız, başka bir ifadeyle bu organların uzmanı olmanız gerekmektedir. Tabi bu da yeterli değildir. Zira insan vücudu, uyum içinde çalışan tüm organlarıyla ve inanılmaz derecede karmaşık işlemler yapan trilyonlarca hücresiyle benzeri olmayan bir sistemdir.

6. Son olarak, bu habercinin ideal bir oranda, tam zamanında ve tam yerinde kullanılmadığı takdirde zararlı ve tahrip edici özellikleri olduğunu da göz önünde bulundurmalısınız. Sözü edilen durum, 60-70 yıl boyunca her an dinamit veya benzeri bir patlayıcı madde kullanarak, oldukça karmaşık işlemler yapan bir insanın tek bir saniye bile hata yapmamasına benzetilebilir.

Şunu itiraf etmek zorundasınız ki, ne kadar uzman olursanız olun, en gelişmiş bilgisayarlar ve laboratuvarların yardımıyla dahi bu molekülün yaptıklarını yapamazsınız.

Şüphesiz haberci nitrik oksit molekülünü, "herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiş" (Furkan Suresi, 2) olan Allah yaratmıştır. Bu molekülün duyu organları, aklı, şuuru, eğitimi veya teknik donanımı olmadığı halde trilyonlarca hücrenin işlevlerini düzenlemesi, kendi inisiyatifiyle vücut için gerekli hassas kararları alarak uygulaması Allah'ın üstün ve benzersiz tasarımından kaynaklanmaktadır.

Burada üzerinde durulması gereken son bir nokta daha vardır: Tüm bu bilgilere 20. yüzyılın son on yıllık zaman diliminde, konularında otorite kabul edilen bilim adamlarının yoğun araştırmaları sonucunda ulaşılmıştır. Tabi NO hakkındaki bilinmeyenlerin aydınlatılması sadece araştırmacıların çabalarıyla açıklanamaz; göz önünde bulundurulması gereken başka faktörler de vardır. Devletler ve uluslararası kuruluşlar bu alandaki bilimsel çalışmalar için büyük ödenekler ve gelişmiş teknoloji ürünü cihazlarla dolu laboratuvarlar tahsis etmişlerdir.

Elbette, bu haberci moleküldeki yaratılış harikalarının bunca emek ve çaba sonunda aydınlanması, Allah'ın ilminin ne derece üstün olduğunu gösteren yeni bir delil olmuştur.