SONUÇ

 

Bu kitap boyunca 100 trilyon hücrenin, küçücük, şuursuz moleküller tarafından nasıl teker teker kontrol edildiklerini, nasıl yönlendirildiklerini, hormon ismini verdiğimiz bu moleküllerin hücreler üzerinde nasıl hakimiyet kurduklarını öğrendik. Hücreler arasında kurulu iletişim ağını, birbirinden çok uzakta bulunan, gözü, kulağı olmayan iki hücrenin birbirleri ile nasıl haberleştiklerini inceledik. Böylece insan vücudunun derinliklerinde kurulu sistemin mucizevi özelliklerine ve Allah'ın yaratma sanatının çarpıcı örneklerinden birisine daha şahit olduk.

Siz bu satırları okurken ve bu mucizelerin detaylarını incelerken, okuduğunuz mucizeler sizin bedeninizin derinliklerinde gerçekleşmeye devam etti. Kitabı okuduğunuz süre boyunca vücudunuzdaki şuursuz hücreler son derece akılcı davranışlar sergilediler. Örneğin;

Bazı hücreler kanınızda bulunan su miktarını ölçtüler.

Bazı hücreler kanınızda bulunan şeker miktarını defalarca hesapladılar. Şeker miktarının dengelenmesi için binlerce hücreniz ayrı ayrı çalıştı.

Bazen kemiklerinizden kana kalsiyum verilmesi sağlandı. Bazen de tam tersi yapıldı ve kanınızda bulunan fazla kalsiyum, kemiklerinizden kana geri karıştırıldı.

Ölen deri hücrelerinizin yerlerine yeni hücrelerin inşa edilmesi sağlandı. Bunun için bazı hücrelerin bölünerek çoğalmaları teşvik edildi.

Beden ısınızın ayarlanması için trilyonlarca hücre birer mikro kalorifer gibi çalıştı.

Her hücrenin çalışma hızları tek tek denetlendi ve kontrol altına alındı.

Kanınızda ne kadar sodyum bulunduğu da  hücreler tarafından denetlendi ve bulunması gereken sodyum miktarı özel mekanizmalar sayesinde ayarlandı.

Kan basıncınızın tehlikeli bir şekilde yükselmesini veya düşmesini engellemek için hücreler basınç ölçümleri yaptılar ve gerekli önlemleri almak için gece gündüz çalıştılar.

Damarlarınızın etrafında bulunan kas hücreleri kimi zaman kasılarak damarları daralttılar, kimi zaman gevşeyerek damarları genişlettiler.

Böbreklerinizde bulunan bazı hücreler idrar sıvısının içinden bazen su, bazen de sodyum moleküllerini alıp kana karıştırdılar...

Ve bunlara benzer binlerce işlem hormonlarınız vasıtasıyla gerçekleştirildi.

Kısacası vücudunuzun her noktası -sizin yaşamınızı devam ettirmek için- teker teker kontrol edildi, eksikler giderildi ve düzen sağlandı. Siz hormon hakkında bir kitap okurken, hormon molekülleri kendi vücudunuzun içindeki bütün bu mucizevi olayların gerçekleşmesini sağladılar.

İşte bu noktada insanın üzerine düşen önemli bir görev vardır: Düşünmek.

Çünkü göklerde ve yerde var olan herşey Allah'ın varlığının bir delilidir. Ve bu delilleri hakkıyla görebilmenin tek yolu düşünmektir.

Yaratılan varlıklar üzerinde düşünmek, akıl sahiplerinin Allah'a olan yakınlıklarını artırır, Allah'ın gücünü daha iyi takdir etmelerini sağlar ve Allah korkularının artmasına vesile olur. Göklerde ve yerde Allah'ın ayetlerinin (mucizelerinin) bulunduğu ve imanlı insanların bu ayetler karşısındaki tavırları, Kur'an'da şöyle bildirilmiştir;

Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır.

Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru." (Al-i İmran Suresi, 190-191)

İnsanın hiçbir şeyden haberi yokken bedeninin derinliklerinde çalışan hormon sistemi de Allah'ın sergilediği muhteşem ayetlerinden biridir. Bu yüzden bu kitapta incelenen konulara yalnızca birer biyolojik ayrıntı olarak bakmak, şüphesiz büyük bir gaflet olacaktır.

İnsanın kendi bedeninde gerçekleşen bu mucizevi olaylar üzerinde düşünmesi, bu olayların nasıl meydana geldiği ve mevcut sistemlerin nasıl var olduğu üzerinde tefekkür etmesi şüphesiz insanın Allah'a olan yakınlığını daha da artacaktır.

Hormon sistemi üzerinde düşünmenin bir başka önemli sonucu daha vardır. Bu sistem üzerine düşünmek, Allah'ın varlığına karşı atılan büyük bir iftira olan "evrim teorisine" karşı insanı daha da bilinçlendirecektir. Birbiri içine geçmiş ve tek bir tanesi olmadan işlemeyen alt sistemlerden kurulu muhteşem hormonal sistem, evrim teorisinin iddiası olan tesadüf masalının geçersizliğini de gözler önüne serecektir.

Bu kitabı okuyan insana düşen bir başka görev ise şüphesiz şahit olduğu yaratılış mucizelerini elinden geldiği kadar diğer insanlarla paylaşması, çevresindeki her insana Allah'ın sergilediği bu sanatı samimi, candan ve şevkli bir üslupla anlatmasıdır. Ancak bu durumda elinizdeki kitap gerçek amacına ulaşacak, yani Allah'ın yaratma sanatının detayları olabildiği kadar çok insana ulaştırılmış olacaktır.