Evrimcilerin, Hücre Zarını Sabun Köpüğü Gibi Basit Bir Yapı Olarak Gösterme Çabası

 

"Hücre zarı üretildi" yanılgısına neden olan bir başka çalışma ise, NASA'nın AMES Araştırma Merkezi'nde bir grup araştırmacının yaptığı deneydir. NASA'da gerçekleştirilen araştırmanın sonucuna göre, bu yapıların "tüm canlılarda bulunan zarlı yapıların özelliklerine sahip" oldukları iddia edilmiştir. Ancak deneyin içeriği incelendiğinde, oluşan yapıların canlı hücrenin zarı ile hiçbir şekilde aynı özelliklere sahip olmadığı görülmektedir. Deney sonunda ortaya çıkan mikroskobik balonların, benzersiz bir tasarım ürünü olan hücre zarıyla, fiziki olarak çok farklı yapılar olduğu hemen fark edilmektedir.

Öncelikle, üretilen balonlar tek tabakadan oluşan yağ yapısındadır. Oysa her canlı hücrenin zarı, ortak bir tasarım ürünü olarak hep çift katmandan oluşan lipit yapısında olur. ABD Ulusal Bilimler Akademisi'nin PNAS adlı yayın organında yayınlanan, 30 Ocak 2001 tarihli makalenin orijinalinde üretilen kimyasal yapılar "tek katmandan oluşan sabun köpükleri" olarak tanımlanmışlardır.85 "Amfifilik" (iki farklı ortamı da seven) özelliklerinden dolayı bu şekilde tarif edilen deney ürünlerinin, canlı olduklarına dair bir iddiada dahi bulunulamamıştır. Çünkü hücrenin canlılığını sağlayan fonksiyonları ve organelleri, hücreyi yakından tanıyan her biyoloğun bildiği gibi, olağanüstü derecede komplekstir ve insanlar tarafından üretilmeleri bir yana taklit edilmeleri dahi henüz mümkün değildir. Nitekim bu deney sayesinde de, hücre zarının eşsiz yapısı bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Hücre zarının, çift tabakadan oluşan lipit özelliğinin, onlarca bilim adamının bilgisi ve çabasıyla dahi taklit edilemediği ortaya çıkmıştır. Yakın bir zamana kadar Federal Alman Fizik ve Teknoloji Enstitüsü'nde profesör ve Bilgi Teknolojisi Bölüm Başkanı olan Prof. Werner Gitt hücredeki tasarım karşısında şunları ifade etmiştir:

Biyolojik enerji dönüşüm sistemi öylesine hayranlık verici ve akıllıca tasarlanmıştır ki, enerji mühendisleri bunu sadece büyülenmiş biçimde seyrederler. Şimdiye dek hiç kimse bu ileri derecede minyatür ve son derece verimli mekanizmayı taklit edememiştir.86

Bir molekül zincirine "canlılarda bulunan zarlı yapıların özelliklerine sahip" denebilmesi için, öncelikle hücrenin seçici-geçirgen fonksiyonlarını yerine getiriyor olması şarttır. Ancak laboratuvar koşulları altında büyük bir bütçe harcanarak, insan gücü ve bilgisi kullanılarak elde edilen sonuç yalnızca "keseciğe benzer balon" yapılardır.

Evrimciler, kökenini hiçbir şekilde açıklayamadıkları hücrenin tasarımı karşısında, bu kompleksliği gündemden çıkarmak ve hücreyi elden geldiğince "basit" göstermek çabasındadırlar. Ama bu çabalar sonuçsuzdur. W. H. Thorpe, tanınmış bir evrimci olmasına rağmen, "canlı hücrelerinin en basitinin sahip olduğu mekanizma bile, insanoğlunun şimdiye kadar yaptığı, hatta hayal ettiği bütün makinelerden çok daha komplekstir" diyerek hücrenin basit olmadığını itiraf etmek zorunda kalmıştır.87

Hücre zarının görevi sadece hücreyi sarıp kuşatmak değildir. Benzersiz hayati fonksiyonlarıyla hücreye canlı özelliği kazandıran bu zar, sahip olduğu üstün yetenek, hafıza ve sergilediği akıl yüzünden hücrenin beyni olarak kabul edilir. Önceki bölümlerde detaylı değindiğimiz gibi bu zar çift taraflı, hem içe hem dışa doğru dönük yağ moleküllerinden oluşan bir duvara benzer. Bu yağ parçacıklarının arasında hücreye girişi ve çıkışı sağlayan kapılar ve zarın dış ortamı tanımasını sağlayan algılayıcılar vardır. Bu kapılar ve algılayıcılar protein moleküllerinden yapılmıştır. Hücre duvarının içinde yer alırlar ve hücreye yapılan tüm giriş ve çıkışları titiz bir biçimde denetlerler.

Evrimciler, canlı yapıların tesadüfen oluştuğunu iddia edebilmek için, canlılığı önce basit göstermek durumundadırlar. Oysa canlılık bilimin gösterdiği veriler ışığında son derece komplekstir; basitlikle hiç ilgisi yoktur. Yaptıkları deneyler canlılığın, değil tesadüfen oluşması, bilinçli olarak ve en üstün teknoloji kullanılarak bile taklit edilemeyeceğini ortaya koymaktadır. NASA laboratuvarlarında yapılan bu deney de dahil olmak üzere, bilimsel bulgular, hayatı bir tesadüf ürünü sayan evrim teorisini yalanlamakta ve yaratılışı doğrulamaktadır: Küçük bir hücreden insana kadar, var olan tüm canlıları, sonsuz bir güç, akıl ve bilgi sahibi olan Yüce Allah yaratmıştır. Allah bir ayetinde şöyle bildirir:

De ki: "Gördünüz mü haber verin; Allah'tan başka taptıklarınız, yerden neyi yaratmışlar, bana gösterin?.. (Ahkaf Suresi, 4)