BENZERSİZ YAŞAM SIVISI: KAN

 

Kendinize aynada şöyle bir bakın. Yüzünüzün ve bedeninizin sadece 2 milimetre altında, oldukça büyük bir hızla ve basınçla akmakta olan kırmızı sıvının varlığını hissedebiliyor musunuz? Binlerce kilometrelik muhteşem bir damar ağının, kanı metrelerce yukarı fırlatabilecek kadar büyük bir güçle pompalayan kalbin atışının farkında mısınız?

Hayır, aynadaki görüntünüzde, bu muazzam hareketlilikten eser yoktur. Oysa siz son derece sakin yaşamınıza devam ederken, hatta gece uyurken bile bu koşuşturmaca hiç kesintiye uğramadan sürer. Kalp büyük bir güçle ve şiddetli bir sesle kanı pompalamakta, kan da büyük bir hızla ve yine yoğun bir gürültü ile akmaktadır. Tüm bunların farkında olmamanızın en önemli sebebi ise, yine sizin için özel olarak dizayn edilmiş olan ince derinizdir. Size, altındaki bu olağanüstü hareketliliği gizlercesine düzgün, güzel ve sakin bir görünüm kazandırır.

Kan, kalp ve damar ağından oluşan ve bedeninizin içinde siz yaşadığınız sürece hiç aksamadan işleyen bu sisteme "kan dolaşımı" denir. Kanın dolaşım serüveni, sayısız detaydan oluşan eşsiz bir yaratılış delilidir.

Kan, vücutta hem taşıyıcı hem de denetleyici gibi hareket eder. Bedenin içinde sürekli olarak dolaşır durur ve bu yolculuğu sırasında her an mutlaka yapacağı bir iş vardır:

Kan, bedendeki haberleşmenin neredeyse tamamını üstlenir.

Hücrelerin ve dolayısıyla bedenin enerji kazanabilmesi için gerekli olan hammaddeler kanın içinde taşınır.

Bedenin sıcaklığını adeta bir klima gibi ayarlar. Vücut ısımız, kan sayesinde sürekli olarak sabittir.

Kanın dolaşımı sırasında, içindeki koruma birimleri sürekli olarak iş başındadır. Vücuda girebilecek mikroplara karşı her an tetiktedirler.

Kan, vücudun yiyecek servisini de üstlenmiştir. Besinler tüm hücrelere kan vasıtasıyla dağıtılır.

Atıkların ve zehirlerin toplanıp taşındığı bir kanalizasyon sistemi olarak da işlev görür.

Kan bir tür tamir birimini de içinde barındırır. Damarlarda oluşan her yırtık ve hasar, bu birim tarafından hemen belirlenir ve onarılır. Peki, böylesine farklı ve gerekli işler başaran bu mekanizma nasıl işler? Bu sistem hangi unsurlardan oluşur? Tüm bu unsurları ve bu dolaşım ağını uyumlu kılan nedir? Kanda bulunan hangi molekül nasıl bir görev üstlenmiştir? Görevini nasıl yerine getirir ve nasıl harekete geçer? Nereden emir alır ve nasıl organize olur?

Elbette bütün bunlar, birazdan cevaplarını detaylı olarak inceleyeceğimiz oldukça önemli sorulardır. Ve bu sorular bizleri, tüm hayatımızı ilgilendiren çok önemli bir gerçekle yüzyüze bırakır: Vücudumuz, rastgele ortaya çıkmamıştır. En ince detaylarına kadar planlanmış, tasarlanmış ve özenle biçimlendirilmiş bir bedene sahibiz. Bu bedenin kökeni, son 150 yıldır bilim dünyasına çeşitli aldatmacalarla egemen olmaya çalışan Darwinizm'in iddia ettiği gibi "rastlantılar" olamaz. Kökenimiz, rastlantılara dayalı bir "evrim" süreci değil, her detayı planlanmış bir "yaratılıştır".

Bu yaratılışın sahibi ise, sadece biz insanları değil, tüm canlıları, tüm evreni, var olan herşeyi yaratan Yüce Allah'tır.

Birazdan detaylarını inceleyeceğimiz "kan dolaşımındaki tasarım", Allah'ın yaratmasının benzersiz örneklerinden sadece biridir. Kitap boyunca kanı ve onu hareketlendiren sistemlerdeki ayrıntıları, bu ayrıntılardaki uyum ve kusursuzluğu gözler önüne serecek ve Allah'ın yaratma sanatındaki mükemmelliği göreceğiz. Allah, yaratmasındaki üstünlüğü, biz insanlara yol gösterici olarak indirdiği Kuran'da şöyle haber verir:

Görmüyorlar mı; gökleri ve yeri yaratan Allah, onların benzerini yaratmaya gücü yeter ve onlar için kendisinde şüphe olmayan bir süre (ecel) kılmıştır. Zulmedenler ise ancak inkarda ayak direttiler. (İsra Suresi, 99)