Lenfositlerin Görev Dağılımı: B ve T Lenfositleri

 

B hücreleri vücudun silah fabrikalarıdır. Kemik iliğinde oluşur, kan yolu ile lenflere geçer ve burada yaşamlarını sürdürürler. Tehlike anında lojistik destek B hücreleri tarafından sağlanır. Düşmanı öldürmek için üretilen silahlar antikorlardır. B hücreleri Y şeklinde antikorlar meydana getirir ve bunların binlercesini yuvarlak bedenlerine yapıştırırlar. Hücrenin kılıfını artık bu algılayıcı antikorlar oluşturmaktadır. Vücuda giren bir yabancının bu algılayıcı radardan kaçması mümkün değildir. B lenfositleri bu şekli aldıktan sonra yıllar boyunca bedende tıpkı bir dedektif gibi dolaşırlar. Vücuda bir yabancı girdiğinde ise alarm durumu başlamış olur. B lenfositleri bunları hemen algılar ve düşmanın bulunduğu yere doğru hızla ilerler. Bu hücreler, yakaladıkları düşmanın, örneğin bir virüsün tüm proteinlerini içlerine alır ve onu parçalarlar. Daha sonra virüs parçalarını ise kendi hücrelerinin yüzeyine yapıştırırlar. Olay sona erdiğinde B lenfositinin üzerinde virüs parçaları kalır. Bu parçalar, artık düşmanın kime ait olduğunu belirleyen "antijenlerdir".

Bu aşamadan sonra B hücrelerinin desteğe ihtiyacı vardır. Destek için yaratılmış olan yardımcı T hücreleri hemen bir ihtiyaç durumu olduğunu fark eder. Yardımcı T hücreleri antijen parçaları taşıyan B hücrelerini tanır ve onlara yaklaşıp çarparlar. Bu çarpışma sırasında B lenfositleri T hücrelerine bir dizi direktif içeren bir madde salgılar. Bu direktiflerde söz konusu antijenin bir "düşmana" ait olduğu ve bu düşmanın kimliğini diğer T ve B hücrelerine ya da bir başka deyişle diğer polis birimlerine göstermesi gerektiği belirtilmektedir.48 Yardımcı T hücreleri direktifleri alır almaz oradan uzaklaşırlar.

Bu aşamada T hücrelerini yakından tanımak yerinde olacaktır. T hücreleri, kalbin hemen üzerinde yer alan timus bezinde oluşurlar. Olgunlaştıktan sonra burada çeşitli antijenleri tanımayı öğrenirler. Bu eğitim yaşantımızın geri kalanı için son derece önemli bir eğitimdir. Antijeni tanımayan bir savunma hücresinin vücudu savunması kuşkusuz ki mümkün değildir. Timusta oluşan T hücreleri o kadar kapsamlı bir eğitimden geçerler ki, doğada bulunan "yüz milyonlarca" antijeni rahatlıkla tanıyabilmektedirler. Aldıkları eğitimi mucizevi ve olağanüstü kılan ise bedenimizde, laboratuvarda oluşturulan yapay antijenleri bile tanıyabilen T hücrelerinin bulunmasıdır. Vücudun içindeki gözle görülmeyen bir hücrenin, dış dünyadaki tehlikelerden haberdar olup ona göre tedbir geliştirdiği gerçeğine karşı evrimcilerin getirdiği veya getirebilecekleri herhangi bir açıklama yoktur. Bu müthiş gerçeğin tek açıklaması, dış dünyanın da bedenin içindeki yapıların da Yaratıcısı'nın "tek" olmasıdır. Kuşkusuz, bu Yaratıcı herşeyi kusursuz yaratan Allah'tır.

Tehlike anında direktifi alan yardımcı T hücreleri aldıkları bilgiler doğrultusunda bedene yayılırlar. Artık vücuttaki tüm B hücreleri düşmanın varlığından haberdardır ve onun tüm özelliklerini tanımaktadır. Bu tehlike karşısında yardımcı T hücreleri tarafından uyarılan B lenfositleri çoğalmaya başlarlar. B hücreleri adeta birkaç bin kez bölünürler. Ancak üretilen yeni hücreler daha önceki B hücreleri gibi algılayıp yok etme kabiliyetine sahip değildirler. Onların görevi bu kez, beden içine yayılarak antijenleri aramaktır. Bu hücreler uygun antijenleri bulduklarında onlara yapışırlar. Böylece savunma sisteminin bir başka kan hücresi olan "doğal öldürücüleri" harekete geçirirler. Yok etme işlemini kendilerinden daha güçlü olan bu hücrelere bırakırlar.

B lenfositlerinin antikor fabrikalarını üretmeleri ve antikor üretimine başlamaları yaklaşık 5 gün sürer. Bu süre içinde vücudun savunmasını, doğuştan var olan bağışıklık sisteminin görevli hücreleri devralır. İnsan bu süre içinde kendisini oldukça halsiz hisseder ve genellikle ateşi yükselir. 5 günün ardından B hücreleri görevi devraldıklarında, düşman hücreler hızla öldüğünden iyileşme baş gösterir.

Kızamık gibi bazı hastalıkları hayatımız boyunca sadece bir kere geçirmemizin sebebi B lenfositlerinin artık kızamık virüsünü tanıyor olmasıdır. Virüs, vücuda girer girmez bu hücreler tarafından tanındığından hemen sindirilir ve ortadan kaldırılır. Virüsün tekrar hastalığa sebep olmak için fırsatı yoktur. Vücuda aşı ile hastalık mikrobu enjekte edilmesinin sebebi de B hücrelerine bu hastalığı tanıtmaktır.49