Pıhtılaşmanın İlk Adımları: Trombositler

 

Kanın bir diğer önemli elemanı da trombositlerdir. Trombositler, bir yaralanma durumunda yaralanan bölgeyi ilk tamir etme ve bu bölgede pıhtı oluşması için bir dizi olayı başlatma görevini üstlenmiş olan hücrelerdir. Trombositlerin kan içindeki yaşam süreleri 7-9 gündür. Dolaşımdaki toplam hacimleri ise son derece küçüktür. Bir insanda bulunan trombositler, ancak bir çay kaşığını doldurabilecek orandadır.56

Trombositler aslında gerçek hücreler değildirler. Renksiz ve çekirdeksizdirler. Bunun nedeni, kemik iliğinin büyük hücrelerinden kopan parçalardan oluşmalarıdır. Ve varlıklarının en önemli nedeni, kanın pıhtılaşması için gerekli olan ilk aşamayı oluşturmaktır. Bu hücreler, pıhtılaşma özelliklerinden dolayı çoğunlukla farkına varılmayan ve günde yüzlercesi görülen damarlardaki yırtıkların kapatılması görevi için son derece önemlidirler.57

Trombositler, kemik iliği hücrelerinden kopup ayrıldıktan ve kan dolaşımına katıldıktan sonra "trombosit" adını alırlar. Genel olarak en önemli özellikleri bir yere yapışma eğiliminde olmalarıdır. Fakat yaratılışlarındaki üstünlüğün açık bir kanıtı olarak trombositler kan damarlarının içini döşeyen normal endotel hücrelerine yapışmazlar. Eğer yapışsalardı, kan damarlarının içinde birikecek, yani damar içinde pıhtılaşacak ve bu da damarın tıkanmasına neden olacaktı. Kalbe veya beyne giden tek bir damarın tıkanması ise çoğu zaman ölüm nedeni olabilmektedir.

Bu hücrelerin yapışkanlık özellikleri, ancak damarın içindeki söz konusu endotel doku herhangi bir şekilde zarar gördüğünde ortaya çıkar. Endotel hücreler zarar gördüğünde bu yapının altındaki protein yapı yani kollajen açığa çıkar. Kollajen yapı, trombosit için bu damarı kaplayan hücrelerden farklı bir yapıdır, o nedenle yapışkanlık özelliği hemen ön plana çıkar.

Yaranın açılmasından sonraki 15-20 saniye içinde pıhtılaşma işlemi başlamıştır. Bu bölgeye ulaşan trombositler, içerdikleri maddeleri bu ortama bırakırlar. Ortama bırakılan maddelerden biri olan ADP, trombositlerin yapısında bazı değişikliklerin meydana gelmesine neden olur. Trombositler şişmeye başlar, düzensiz bir şekil alırlar ve yüzeylerinden sayısız çıkıntı uzanır. Yapışkanlık özellikleri çok daha fazla artmıştır. Trombositlerde meydana gelen bu değişiklik önemlidir, çünkü plazma içinde başıboş dolaşan diğer trombosit hücreleri, bu değişikliği fark ettiklerinde değişim geçirmiş olan trombositlerin yanına giderek onlara bağlanırlar. Ortama bırakılan ADP, diğer trombositlere durumu haber veren bir habercidir.

Bu olay son derece hızlı bir şekilde gelişir ve damar içinde açılmış olan bu yara, trombositlerin söz konusu iş birliği nedeniyle kısa bir süre içinde tıkanır. Artık detaylı bir pıhtılaşma için zemin oluşturulmuştur. Eğer damarda meydana gelen yırtık küçükse, trombosit tıkacı tek başına kan kaybını hemen durdurabilir.58

İşlem, bu kadarla sınırlı değildir. Damar duvarlarını oluşturan endotel hücreler, böyle bir acil durum söz konusu olduğunda, von Willebrand faktörü (VWF) adı verilen bir protein salgılarlar. Bu protein trombositlerin hasarlı damar duvarına tutunmalarını kolaylaştırır ve onların kaza yerini görüp geçmemelerini sağlar. VWF önce hasarlı bölgeyi oluşturan kollajene bağlanır. Trombositin kollajene bağlanmasını da bu şekilde sağlar. Bu durumda, endotel hücrelerin de son derece akıllı davrandıklarının, kendilerinden tamamen farklı bir yapı olan kollajen yapıyı tanıdıklarının ve trombositlere yardımcı olmak için plan yaptıklarının iddia edilmesi gerekmektedir. Oysa bunlar yalnızca birer hücredir.

Kimya bilgileri veya yapışmayı kolaylaştıracak bir protein üretmek için laboratuvarları yoktur. Zararı tespit edecek, buna karşı tedbir geliştirecek ve bu tedbir ile hayat kurtaracak bir bilinçleri yoktur. Bu hücreler, yeryüzündeki tüm insanlarda, aynı görevi yerine getirmek için hazır bulunmaktadırlar. Bu üstün tasarımlı hücreler ne bir insan aklının ne de hayali evrim sürecinin bir eseri olabilirler. Bunlar ancak, yarattığı herşeye bir düzen, intizam ve kusursuzluk veren Allah'ın eserleridir. Allah, varlığı mevcudatın bütün ihtiyaçlarına yeten (Kafi), kuşatan (Muhit) ve istediğini istediği gibi yapmaya gücü yeten (Kadir)'dir. Ancak Kendisi'ne şükredilen, bütün varlığın diliyle yegane övülen (Hamid)'dir. O, örneksiz olarak yaratan (Bedi)'dir. Kuran'da bu gerçek şu şekilde belirtilir:

Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)

Tüm pıhtılaşma işleminin başlangıcı olan trombositlerin görevlerine geri döndüğümüzde, bu özel hücrelerin sahip oldukları bu kapatıcı özelliğin beden için son derece önemli bir ilk aşama olduğunu görürüz. Bu mekanizmadaki her elemanın görevi hayatidir. Devreden tek bir tanesini çıkarmamız mümkün değildir. Örneğin trombositlerin yapışmasını kolaylaştırmaya yarayan yukarıda bahsettiğimiz protein VWF'nin eksikliği ya da bozukluğu pıhtılaşma sisteminin tamamen bozulmasına neden olmaktadır. Pıhtılaşma sistemindeki bozukluklar ise, tedavisi henüz günümüzde belirli şartlar dahilinde yapılabilen hatta kimi zaman başa çıkılamayan önemli hastalıkların sebebidir.

Bu mucizevi varlıklar, son derece önemli özelliklere sahiptirler. Sadece birer hücre parçasından oluşan bu kurtarıcılar, kendi içlerinde kasılma ve büzülmeyi sağlayan özel bir proteini, kontraktil proteinlerini de içlerinde barındırırlar. Bu proteinler, yara üzerinde trombositlerin meydana getirdiği tıkacı daha kuvvetli hale getirmeye yaramaktadırlar.59 Trombositlerin görevleri, oluşturdukları ilk pıhtı ile sona ermemektedir. Gerçek pıhtı oluştuktan sonra görevleri farklı şekillerde devam eder. Bu konu "Kanın Pıhtılaşması" bölümünde detaylı olarak incelenecektir.

Trombositlerin bu üstün çabası sürerken, vücut da kendi içinde çeşitli tedbirler alır. Yaranın açıldığı damar duvarındaki düz kaslar kasılmaya başlarlar. Buradaki amaç, yaranın oluştuğu bölgeye doğru giden kan miktarını ve kan basıncını azaltmaktır. Böylelikle trombositler iş başındayken bölgeye, oluşan pıhtıyı bozacak fazlalıkta kan gitmemiş olur ve beden fazla kan kaybetmez.

Meydana gelen en küçük bir çizikte bile vücudunuzdaki her damar, bu akılcı tedbiri mutlaka almaktadır. Ancak siz bunun farkında bile olmazsınız, hatta kimi zaman elinizdeki bu küçük çiziğe dikkat bile etmezsiniz. Oysa o an, o bölgede hummalı bir çalışma vardır. Farkına bile varmadığınız bu küçük çizik ile uğraşmanız, oradan sızan kanı sizin durdurmaya çalışmanız gerekmez. Zaten isteseniz de bu sürekli akışı durduramazsınız. Kanın pıhtılaşmasında görevlendirimiş akıllı hücreleriniz ise, mükemmel organizasyonları ile gereken her önlemi sizin için almaktadırlar.

Bütün bu işlemler olurken, vücudunuz için şimdiye kadar belki de hiç düşünmediğiniz bir tehlike başgösterir. Trombositler birbirlerine yapışmakta ve oluşan yarayı kapatmaktadırlar. Ama bu yapışmanın bu bölgeden dışarıya taşma ve milimetrik çaplara sahip damarı tıkama olasılığı da vardır. Yaranın oluştuğu yerde bu tehlikenin önlenmesi şarttır. Elbette ki bu mükemmel sistem içinde bu soruna karşı da bir tedbir alınmıştır. Damar duvarı bu tehlikeye karşı özel bir protein (prostasiklin) sentezler. Bu özel protein trombosit tıkacının sadece ilgili yerde olmasını ve işi bitince durmasını sağlar.60

Trombositler sadece birer hücredir. İnsanın ölümüne neden olabilecek hayati bir hatayı yapmamaları, bu hücrelere ait bir özellik değildir şüphesiz. Bütün bu koordinasyonu ve organizasyonu hücrelerin gerçekleştirdiğine inanmak akla ve mantığa aykırıdır. Bedenimizdeki bu muhteşem düzende Allah'ın mutlak varlığı ve kontrolü çok açıkça görülmektedir. Allah yarattığı herşeyi en kusursuz yapan, üstün güç sahibi olandır.