Mükemmel Organizasyonda Akılcı Önlemler

 

Vücudun korunması için gereken tek bir işlemde alınan tedbirler dahi hayret vericidir. Pıhtılaşma, vücudun koruma özelliklerinden sadece bir tanesidir. Devreye giren ve önlem alan binlerce hücrenin çabaları ise gerçek anlamda göz kamaştırıcıdır.

Vücudunuzun herhangi bir yerinde meydana gelen pıhtının bir süre sonra büzüştüğünü fark edersiniz. Bunun nedeni pıhtının oluşmasından sonraki bir-iki dakika içinde kasılmaya başlaması ve 30-60 dakika içinde de içindeki sıvının ayrılmasıdır. Bu büzüşme rastgele meydana gelmez, vücudunuzdaki akıllı pıhtlaşma hücrelerinin aldıkları mükemmel bir tedbir örneğidir. Yaranın büzüşmesi sırasında tekrar devreye giren hücreler ise, trombositlerdir. Trombositler, büzülmenin meydana gelmesi için daha önce sözünü ettiğimiz kontraktil proteinlerini salgılarlar. Büzüşen pıhtı, kan damarlarının yırtılan kenarlarını biraraya çeker ve bunların birbirlerine daha çabuk bağlanmalarını sağlar. Bir başka deyişle pıhtılaşmanın hızlanmasına yardımcı olur. Trombositler tekrar devreye girdiklerinde, meydana gelen pıhtı iplikçiklerinin sağlamlaşması için bu ipliklerin bağlantı yerlerine tutunurlar. Aynı zamanda salgıladıkları bir madde ile oluşan çapraz bağlar arasındaki fibrini de iyice sabitleştirirler.66

Kan, çeşitli nedenlerden dolayı sadece yaranın bulunduğu yerin üzerinde pıhtılaşır. Milimetrenin binde dokuzu kalınlığındaki kılcal damarları düşündüğümüzde, bunun ancak mükemmel bir organizasyonun ve hassas bir matematik hesabının sonucu olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Çünkü kanın, nerede ne miktarda pıhtılaşması gerektiğini bilmesi ve yeterli seviyeye gelince karar vererek pıhtılaşmayı durdurması şarttır. Bu aşamada devreye giren bir protein vardır: Antitrombin. Antitrombin, kanın pıhtılaşması için aktifleşmiş olan tüm proteinleri birer birer durdurur. Elbette antitrombinin devreye girmesi için de sayısız enzim görev başındadır. Buradaki işlemler fazla detaylara girilmeden ele alınacaktır.

Yaranın, ilk iyileşmeye başladığında ne kadar hassas olduğu herkesçe bilinir. En küçük bir darbe hemen yaranın tekrar açılmasına ve kan akışının başlamasına neden olur. Vücutta bunun için de bir tedbir alınmıştır. Fibrin sabitleme faktörü adı verilen bir protein pıhtıyı oluşturan fibrinleri birbirlerine iyice bağlayarak sıkıştırır. Eğer böyle güçlendirici bir faktör olmasaydı, yara bizim günlük sıradan hareketlerimizle bile hemen açılacak ve bu bölgenin iyileşmesi asla mümkün olmayacaktı. Pıhtılaşma sırasında alınan bir başka önlem de pıhtının ortadan kaldırılışı ile ilgilidir. Yaranın iyileşmesinin ardından oluşan pıhtının da bozulması gerekmektedir. Plazmin adı verilen bir protein bu görevi üstlenmiştir. Plazmin fibrinlerin yanına gider ve onları teker teker keserek pıhtıyı bozar. Aslında plazmin bu işi, fibrinlerin ilk oluştuğu anda yapmaya başlar. Bir başka deyişle fibrinler biraraya gelerek pıhtıyı oluşturmaya çalışırlarken, plazmin de bir yandan oluşan bu fibrinleri kesmekle meşguldür. Bu iki işlemin zamanlaması o kadar dengeli yaratılmıştır ki plazmin fibrinleri kesip ortadan kaldırmaya çalışırken, yara da iyileşir. Yaranın meydana gelmesinde fibrinin oluşumu ne kadar hızlıysa, onun plazmin tarafından ortadan kaldırılışı da o kadar yavaştır ve işlemler tam olması gereken zamanda biterler.67

Bu mekanizmanın sadece yukarıda genel hatları ile anlattığımız kadarını bilen bir insan bile, böyle bir sistemde rastgele gelişen herhangi bir olayın nasıl bir zarara sebep olabileceğini rahatlıkla tahmin edebilir. Bu durumda evrimcilere sormak gerekir, acaba hangi tesadüf pıhtılaşma için son derece önemli olan bir proteini üreterek onu kanın içine yerleştirmiştir? Hangi tesadüf, onu harekete geçirmek için bir başka protein üretmesi gerektiğini düşünmüş ve buna göre birbirine bağımlı bir zincir oluşturmuştur? Hangi tesadüf proteine, tam vücut yaralandığı anda harekete geçmesi gerektiğini öğretmiş ve hangi tesadüf yara iyileştiği anda faaliyetini durdurmuştur? Bu tesadüfler, milyonlarca insanda nasıl aynı sıralama ile kusursuz bir şekilde meydana gelir ve asla kanın pıhtılaşma sistemindeki bu özel düzeni bozmazlar? Neden trombin, Akselerinden önce harekete geçmez, neden fibrinojen durup dururken pıhtı oluşturmaya başlamaz? Bu birbirine bağlı çalışan, olağanüstü sistemin tek bir aşamasının tesadüfen oluşma imkanı var mıdır?

Elbette bu derece muazzam detaylara ve son derece hassas zamanlama ve dengelere sahip söz konusu düzenin tek bir aşamasındaki tek bir enzimin bile oluşumu tesadüfi değildir. Tüm sistemi, sistemdeki her detayı yaratan, bütün varlıklara egemen olan, bütün işleri kontrolü altında tutan Rakıb olan Allah'tır. Allah vücudumuzdaki tüm sistemleri son derece kompleks ve kusursuz yaratmıştır. Bu gibi deliller evrimcilerin tesadüf iddialarının geçersizliğini açıkça sergilemek ve yaratılış gerçeğini kanıtlamak için yeterlidir. Bu aslında, Darwinistlerin de açıkça gördükleri ve zaman zaman itiraf ettikleri büyük bir gerçektir. Ancak onlar, herşeye rağmen inkarlarında ısrar ederler. Allah Kuran'da şöyle bildirir:

Şimdi onlara sor: Yaratılış bakımından onlar mı daha zorlu, yoksa Bizim yarattıklarımız mı? Doğrusu Biz onları, cıvık-yapışkan bir çamurdan yarattık. Hayır, sen (bu muhteşem yaratışa ve onların inkarına) şaşırdın kaldın; onlar ise alay edip duruyorlar. (Saffat Suresi, 11-12)