Kalbi Besleyen Özel Ağ

 

Kalp, tüm vücudu besleyen bir organdır. Ve diğer tüm organlar gibi o da beslenmelidir. Üstelik kalp, yaptığı işin yoğunluğu ve son derece özel bir organ olması nedeniyle çok daha fazla oksijene ve besine ihtiyaç duyar. Ancak kalp kası, besin maddelerinin ve oksijenin geçemeyeceği kadar kalın ve sıkı bir dokudur. Dolayısıyla kalp, kendi içinden geçen damardan yararlanamaz. O halde bu değerli organ nasıl beslenir?

Şimdiye kadar incelediğimiz bütün bu tasarım harikalarının yanısıra kalp yine tasarım harikası bir sistem ile beslenir. Kalp, kendisini besleyen özel bir donanıma sahiptir. Bu donanımın adı "koroner atardamarlar"dır.

Koroner atardamar yoluyla kalpten çıkan kanın ilk alıcısı kalptir. Koroner atardamarlar, akciğerden gelen en temiz ve en bol oksijenli kanı taşıyan aort atardamarından ayrılmış iki ayrı daldır. Bu damarların özelliği yalnızca kalbi beslemek için yaratılmış olmalarıdır. Koroner atardamarlar, diğer damarların tersine kalpten çıkıp organlara gitmek yerine tekrar kalbe geri dönerler. Böylece en bol oksijenli kan, başka hiçbir yere uğramadan, adeta vücudun oksijene en fazla ihtiyacı olan bölgesini tespit etmişcesine kalbi beslemek için uğraşır. Kalp hücreleri çalışabilmek için oksijeni ve şekeri enerjiye dönüştürdüğünden, koronerdeki kan bu maddeler açısından zengin olmak zorundadır. Çünkü kalbin enerji ikmali ihtiyaca göre ayarlanır ve birkaç saniye içinde dört-beş katına çıkabilir.96

Koroner damarlar o kadar mükemmel bir şekilde döşenmiştir ki, böyle bir tasarımın gerçekleşmesi için ancak bir plan ve düzenlemenin olması gerektiği açıktır. Kalbe giren bu atardamarlar, bir ağaç gibi daha küçük dallara ayrılarak kalp kasının her yanına yayılırlar. Çünkü kalbi oluşturan her hücrenin sürekli olarak besin ve oksijen alması gerekmektedir. Bu damarlar kalbe doğru giderken, ayrıca birbirleriyle ara bağlantılar yaparlar. Bunun nedeni şudur: Damarlardan herhangi biri bir şekilde tıkanırsa, kalp beslenemez ve ölür. Bu son derece önemli bir tehlikedir ve ara bağlantılar da böyle bir ihtimale karşı alınmış önemli birer tedbirdir. Eğer damarlardan bir tanesi tıkanırsa, bu tedbir sayesinde kan diğer damardan yoluna devam eder, tıkalı bölgeyi aşar ve kalbe mutlaka ulaşır.

Burada şöyle bir soru sormak gerekir: Acaba tesadüfler, kan damarının tıkanma ihtimalini "düşündükleri" için mi, daha ortada böyle bir tehlike yokken bir tedbir almayı uygun görmüşlerdir? Bu elbette imkansızdır. Tesadüfler, bilinçli hiçbir müdahaleye yer vermeyen, rastgele ve şuursuz olaylardır. Bu tasarım, insan da dahil olmak üzere her türlü varlığa suret veren, onlara ait her türlü detayı bilen, onları yaratan Allah'a aittir. Allah Kuran'da bu gerçeği şöyle bildirir.

Rabbinin Yüce ismini tesbih et, ki O, yarattı, 'bir düzen içinde biçim verdi', takdir etti, böylece yol gösterdi. (A'la Suresi, 1-3)