Yürüyen Bombalar

 

Karıncaların zaman zaman uyguladıkları bir savunma metodu da, gerektiğinde kolonilerini korumak uğruna intihar ederek, düşmanlarına zarar vermeye çalışmaktır. Birçok karınca türü, bu intihar hücumunu çeşitli şekillerde gerçekleştirir. Fakat bunlardan hiçbirinin intihar saldırısı, Malezya’nın yağmur ormanlarında yaşayan bir karınca türününki (Saundersi camponotus) kadar ilginç değildir.

1970’li yıllarda araştırma yapan iki entomolog bu karıncaların, anatomileri ve davranışları açısından birer “yürüyen bomba” olduklarını ortaya çıkardılar. Zehirle dolu iki büyük salgı bezi, karıncanın çenesinden vücudunun arkasına kadar uzanmaktaydı. Mücadele sırasında karınca, başka bir düşman karınca ya da saldırgan hayvan tarafından sert bir şekilde sıkıştırılırsa, karın kaslarını şiddetli bir şekilde kasarak salgı bezlerini yırtıyor ve zehiri düşmanının üstüne püskürtüyordu.74 

Karıncaların böylesine ciddi bir fedakarlığı uygulamaları elbette ki ne doğal seleksiyonla, ne de “evrimsel sosyalleşme süreci” ile açıklanabilecek şeyler değildir. Birçok kez vurgulandığı gibi, bu son derece mühim fedakarlığı yerine getiren, belirli bir zeka, eğitim, duygu ve vicdan sahibi olan bir insan değil, bir karıncadır. Karıncaların fiziksel açıdan değişiklik geçirdiği düşünülse bile -ki 80 milyon yıldır hiçbir değişikliğe uğramamış karınca fosili de mevcuttur- fiziksel değişimlerin, ona buradaki gibi bir özellik yükleyemeyeceği çok açıktır. Bir canlının geçirdiği hiçbir mutasyon onun aniden, düşünebilen, karar verebilen, hissedebilen, duyguları olan bir varlığa dönüşmesini sağlayamaz.

Kaldı ki bir zamanlar kendini feda edip böyle bir savunma yapmaya karar veren bir karınca olduğunu varsaysak bile, bu karıncanın dahiyane düşüncesini (!) genlerine yükleyip başka bir karıncaya aktarması, elbette imkansızdır.