Köleci Karıncalar

 

Asalak karınca (Formica subintegra) ve kölesi (Formica subserica) arasındaki ilişki, kimyasal sinyallerin karıncaların toplu yaşamlarına etkisini göstermesi açısından dikkat çekicidir. Daha da önemlisi “kölecilik”, karıncaların kullandığı zekice savaş taktiklerinden biri ve belki de en ilgincidir.75

Bazen, bir koloninin askerleri başka bir koloniyi rahatça ezebileceklerini farkederlerse, “köle” avına girişirler. Karşı koloninin yuvasını işgal eder, kraliçeyi öldürür ve nektar dolu “bal fıçılarını”—yani bedenlerini nektarla şişirip dolduran karıncaları—ganimet olarak alırlar. En önemlisi, kraliçenin kuluçkadaki larvalarını çalmalarıdır. Bu larvalar daha sonra genç karıncalara dönüşerek, egemen koloni için yiyecek arayan veya depolayan, koloni kraliçesinin çocuklarının yetişmesine yardımcı olan ve böylece genin devam etmesini sağlayan “köle” karıncalar haline geleceklerdir.

Asalak karıncalar başka bir karınca kolonisine hücum ettiklerinde, saldırdıkları koloni askerlerinin yumurta ve kozalarının çalınmasına engel olamamalarının nedeni, asalak karıncaların yaydığı bir tür feromendir. Bu feromen o kolonide bulunan bir alarm maddesine benzemekte ve asalak karıncalar tarafından fazla miktarda salgılandığında, karıncaların toplanıp kolonilerini korumak yerine paniğe kapılıp kaçmalarına neden olmaktadır.

Bilindiği gibi her karınca türünün salgıladığı farklı bir feromen bulunmaktadır. Bu feromenlerin karıncalar için sınır belirleme, düşmanın yerini ve sayısını haber verme, savaş için saldırıya geçme, alarm durumu gibi çeşitli anlamlar ifade ettiği bilim adamlarınca belirlenmiştir.

Burada çok ilginç bir nokta vardır. Asalak karıncalar düşman karınca kolonisinin panik alarmını bilmekte, bu alarmı taklit etmekte ve bu alarmı belirli bir amaç için kullanmaktadırlar. Sonuç olarak da düşman koloni asalak karıncanın salgıladığı taklit feromen yüzünden mevcut disiplinini bozmakta, savunma sistemlerini terk edip panik içinde kaçmaktadır. Yani asalak karıncalar çok akıllıca bir taktik kullanarak düşmanın savunma sistemini içten çökertmektedirler. Ortada son derece ustaca hazırlanmış bir savaş stratejisi vardır. Dahası bu stratejinin uygulanabilmesi için gerekli olan bütün kimyasal üretim ve kimyasal bilgi alt yapısına asalak karıncalar doğuştan -yaratılıştan- sahiptirler.

Bazı karınca cinsleri, işlerini tamamen kölelerine yaptırarak yaşarlar. Kırmızı Amazon karıncası (Polyergus) buna bir örnektir. Amazon karıncalarının tümü askerdir. Savaş için yaratılmış büyük, keskin çene kemikleri vardır. Besin toplayamaz ve yavrulara bakamazlar. Bu karıncalar, bazı küçük yapılı kara karınca türlerinin yuvalarına saldırır, koza ve larvalarını çalarlar. Yuvalarına taşıdıkları kozalardan çıkan karıncalar, Amazon karıncalarının işlerini üstlenir, kendi yuvaları çok yakında olsa bile Amazon kolonisinde kalırlar. Hatta Amazon karıncaları göç etmeleri gerektiğinde, tüm taşıma işlemlerini bu kölelerine yaptırır; bu şekilde çok hızlı bir taşınma gerçekleştirirler.76

Karıncalar iz bırakma özellikleri sayesinde, çok büyük canlılara karşı bile kendilerini savunabilirler. Buna güzel bir örnek, karıncaların yusufçuk böceğine karşı olan mücadelesidir. Yusufçuğu gören karıncalar, iz bırakma metodları sayesinde biraraya toplanarak, yusufçuğa hep beraber saldırırlar ve onu öldürürler. Yine bir diğer örnekte de, koloninin diğer bir üyesine saldıran bir tırtılı - kendilerinden çok daha büyük de olsa - aynı metodla yenilgiye uğratmaktadırlar.

Bir canlının hayatını korumak veya beslenmek amacıyla başka bir canlıya saldırması veya kavga etmesi normal karşılanabilir. Ancak bir canlı, düşmanına karşı savaşırken, kendi benzerleriyle birlikte hareket ediyorsa ve bu savaş sırasında izledikleri taktikleri bir iletişim yoluyla belirliyorlarsa, kaçınılmaz olarak bu konunun üzerinde yoğunlaşmak gerekir.

Bir taktik belirlemek, bu taktik doğrultusunda belirli bir düzen ve disiplin içinde savaşmak, düzen ve disiplini korumak için bir iletişim sistemi kullanmak. Bütün bunlar ancak akıl, planlama ve muhakeme sonucunda gerçekleşecek işlerdir. Örneğin bugünkü savaş stratejileri, insanoğlunun yıllar süren deneyimleri sonucunda belirlenmiştir. Askerler bu taktikleri öğrenmek için akademilerde eğitimden geçerler. Stratejilerin savaş sırasında uygulanması için yine özel olarak geliştirilmiş iletişim sistemlerine ihtiyaç vardır.

Ancak bir iki paragraf yukarıda bahsettiğimiz, kimyasal iletişim sistemleriyle disiplini ve saldırı taktiğini belirleyen, düşmana toplu olarak saldıran, gerektiğinde ordunun diğer bireyleri için kendini feda etmekten kaçınmayan askerler, ne bir eğitimden geçmişlerdir, ne de herhangi bir bilgi birikimine sahiptirler. Sözünü ettiğimiz canlılar bir kaç milimetre boyunda, düşünme yeteneği olmayan, karıncalardır.