MİKRO CANLILAR İLE MEYDANA GELEN EVRİM ÇIKMAZI

 

Uçsuz bucaksız evreni düşünün! Binlerce kilometrelik gezegenleri, milyonlarca derecelik sıcaklıkları ile güneşleri, trilyonlarca yıldız barındıran galaksileri, milyarlarca galaksi barındıran uzayı, yörüngeleri, uyduları, manyetik alanları ve olağanüstü çekim kuvvetlerini… Bütün bunların varoluş nedeni ne olabilir? Cevap açıktır. Allah'ın varlığını ve büyüklüğünü takdir edebilmemiz için.

Bu mükemmel yaratılışın sınırları o kadar geniştir ki, tek bir atomun varlığı bile bir insanın Allah'ın yaratmasını görmesi için yeterli iken, Allah detay üzerine detay, mükemmellik üzerine mükemmellik, kusursuzluk üzerine kusursuzluk yaratmıştır. Allah, olağanüstü hassas dengelerle, ince detaylarla, kusursuz sistemlerle sınırlarını keşfedemeyeceğimiz kadar büyük bir makro alem meydana getirirken, ancak teknolojik mikroskoplar altında varlığından haberimizin olduğu, ama buna rağmen aynı hassas dengelere, kompleks detaylara ve kusursuz sistemlere sahip bir mikro alem de yaratmıştır. İşte bu Allah'ın, sanatını devasa uzayın derinliklerinde de, tek bir hücrenin içinde de sergilediğinin benzersiz bir kanıtıdır. Allah kuşkusuz ki yerde ve gökte bulunan herşeyin hakimidir. Allah Kuran'da şöyle buyurmuştur:

O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 24)

Bu üstün sanat, evrim teorisi için aşılması imkansız engeller meydana getirir. Var olan her farklı alemin sayısız kompleks detayı vardır. Tesadüflerin bir yaratıcı güç olduğunu iddia eden böyle bir teori için, bu detayların herhangi birini bile açıklayabilmek mümkün değildir. Kitabın konusunu oluşturan mikroorganizmalar ise, başta da belirtmiş olduğumuz gibi, evrim teorisi açısından çok daha farklı ve büyük bir öneme sahiptirler. Evrime göre yeryüzünde oluşan ve zamanla evrimleşen ilk canlı (!) bir mikroorganizmadır. Hayali evrim, hayvanları ve bitkileri çeşitli sınıflara ayırmıştır. Her sınıfın bir diğer sınıftan evrimleştiği iddia edilir. Şu an karşımızda duran olağanüstü çeşitlilikteki canlı alemi ise, yine bu teoriye göre bu hayali ağacın son dallarıdır. Tek hücreli bir mikroorganizma ise tüm bu sınıfların ortak atasıdır. Şimdi bu mikroorganizmayı bu ağaçtan çıkaralım! Geriye ne hayvan, ne bitki, ne insan, ne tür, ne çeşit kısaca hiçbir şey kalmayacaktır. Geriye evrim de kalmayacaktır. Nitekim, kitap boyunca genel olarak anlattığımız tüm özellikler ve bunun gibi daha yüzlerce özellik, mikroorganizmaların bir tesadüf eseri oluşamayacaklarını çok çeşitli şekillerde kanıtlamaktadır. Bu durumda evrimi başlatan "ilk canlı" kendi kendine meydana gelemez. Evrimi başlatan bir "ilk canlı" olmadığına göre de, evrim diye bir şey yoktur.

Milyonlarca yıldır bizlerle birlikte var olmalarına, yeryüzündeki yaşamı doğrudan etkilemelerine rağmen varlıklarını yalnızca bir yüzyıl önce fark edebildiğimiz bu canlılar, birkaç organele sahip bir veya birkaç hücreden meydana gelmişlerdir ve açıkça şuur sergilerler. Bir uzman gibi taktik geliştirebilir, bir kimyacı gibi formül kullanır, bir laboratuvar gibi çalışabilir ve tıpkı bir insan gibi düşünebilirler. Aslında bu benzetmeler de yeterli değildir. İnsan hata yapabilir, unutabilir, ama bu canlıların hata yapma ihtimali yok denecek kadar azdır. Ayrıca bir laboratuvardan daha üstün yeteneklidirler. Bu mikroorganizmaların gerçekleştirdiği işlemlerin pek çoğu henüz laboratuvarlarda gerçekleştirilememiştir.

İşte evrimcilerin ısrarla basit canlı kategorisine dahil etmek istediği canlılar bunlardır. Darwin ve onu izleyen Darwinistler, uzun yıllar onları bu şekilde sınıflandırmışlardı. Ancak 1940'lı yıllarda aniden mikroorganizmaların da bir genetik yapılarının olduğunu öğrendiler. 1944 yılında bakteriden başlamak üzere tüm canlıların DNA'ya sahip olduğunu gördüler. Genetik bilimi, evrimciler için hiç hesapta olmayan, hiç beklemedikleri yeni bir dünyanın kapılarını açtı. Açıklamakta başarısız oldukları canlılar alemine bir yenisi eklenmişti. Hem de çok daha kapsamlı olarak!

Zamanla yapılan araştırmalar bu canlıların bir kısmının Dünya'nın oksijeninin %70'ini sağladığını, bir diğer bölümünün organik molekülleri ayrıştırdıklarını, bir kısmının azot döngüsünü gerçekleştirdiklerini, büyük bir bölümünün Dünya'yı temizlediklerini ve bunlar gibi daha pek çok hayati mekanizmaların birinci dereceden içinde olduklarını gösterdi. Başka bir deyişle Darwin'in "basit" dediği bu canlılar olmadan hayat olmuyordu.

Darwinistler, çözümü genetik bilimi ile ortaya çıkan bu gerçeklere hiç değinmemekte buldular. Gerçekten de hangi evrimci eseri incelerseniz inceleyin, mikroorganizmaların özelliklerinden oldukça kısa bahsedildiğini, hatta kimi zaman hiç bahsedilmediğini görürsünüz. Bunları dile getiren birkaç evrimci de evrimin, bütün bu gerçekler karşısında büyük bir açmazda olduğunu itiraf etmeden geçememiştir:

Eşi olmayan dizilim 102,000,000 alternatiften yalnızca bir seçenektir. İlk yaşamın kaynağının eşsiz bir olay olduğu ve olasılık ile tartışılamayacağı sonucunu kabul etmek zorunda kalıyoruz.109

Bir başka örnek ise şöyledir:

Virüs seviyesinin üzerinde yaşayan en basit birim inanılmayacak derecede komplekstir. Sanki amip basit bir başlangıç işlemine sahipmiş gibi, amipten insana evrim sık sık konuşuluyor. Tam bunun tersine, eğer hayatın basit moleküler bir sistemden geliştiği doğru ise, bu durumdan amip durumuna kadar gelen sistem, en azından amip-insan arasındaki kadar büyüktür.110

Darwinistler, son derece kompleks bir yapıya sahip olduğunu itiraf ettikleri bu canlıları yine de Allah'ın yarattığı birer mucize ve sanat eseri olarak görmez, kendileri de inanmadıkları halde tesadüfen imkansızın gerçekleştiğini iddia ederler. Evrim bir ideolojidir. Allah'ın varlığına inanmak yerine imkansızı kabul etmek, olmayacak şeylere insanları inandırmak amacı üzerine kuruludur. Ortada deneysel kanıtlar veya bilimsel sonuçlar yoktur. Phillip E. Johnson'un belirttiği gibi; "Bakteriden kompleks bitkilerin ve hayvanların oluştuğunu iddia etmek deneysel bir doktrinden çok felsefik bir doktrindir."111

Bu gerçeği daha yakından görebilmek için evrimci iddialarla mikroorganizmaların yapısı arasındaki çelişkileri kısaca inceleyelim.