Tesadüf İddialarının Geçersizliği

 

Bütün bu gerçeklere rağmen, insanların bir kısmı kendi acizliklerini kabul etmek yerine kendilerini yüceltme yarışı içine girerler. Amaçları yalnızca Allah'ın varlığını inkar etmek ve Allah'ın dışında ilahlar aramaktır. Bu insanların bir bölümü de yalnızca tesadüflerin yaratıcı gücü olduğuna inanan ve bu amaçla evrim teorisi gibi bir ideoloji ile ortaya çıkan materyalistler ve Darwinistler'dir. Her alanda tüm iddialarının büyük birer yanılgı olduğu ortaya çıkmasına rağmen tesadüflerin mucizeler başardığını iddia etmeye devam ederler. Devam ederler çünkü yanılgılarını kabul etmenin sonucu Allah'ın varlığını kabul etmeleri anlamına gelmektedir. Bunun için bilimsel ve mantıksal açıdan tümüyle çürütülmüş olmasına rağmen evrim teorisini ve materyalist felsefenin diğer tezlerini savunmakta sakınca görmezler.

Ancak Allah'ın kanunu ve yarattıkları, inkarcıların hiç beklemedikleri ve hiç istemedikleri şekilde ihtişamlıdır. Alemler küçüldükçe, mikroalemin içine girildikçe, onların hiçbir şekilde tahmin etmedikleri muazzam bir dünya ile karşılaşılmıştır.

Materyalist felsefe ve onun doğa bilimlerine uyarlanmış hali olan evrim teorisi, daha önce belirttiğimiz gibi, tesadüfleri ilahlaştırmıştır. Tüm canlılık ve canlılığa etki eden dengeler ve sistemler kısacası herşey bu felsefeye göre "tesadüfen" meydana gelmiştir. Bu batıl inanışa göre tesadüfen hücreler biraraya gelmiş, proteinleri, hücreleri, kompleks canlıları, kompleks organları (örneğin karaciğeri, gözü, kalbi, beyni, sinir sistemini) ve nihayet insanı meydana getirmiştir, tesadüfler biraraya gelmiş bitkiyi, birbirinden renkli çiçekleri, devasa ağaçları, birbirinden çeşitli meyveleri ortaya çıkarmıştır. Tesadüfler, materyalistlere ve evrimcilere göre o kadar usta ve akıllıdırlar ki, büyük bir itina, ölçüm, hassas oranlama gerektiren herşeyi "hiç hata yapmadan", "deneyip yanılmadan", basitçe değil de büyük bir komplekslik içinde "kusursuzca" meydana getirmektedirler. Evrimcilerin hiç çekinmeden iddia ettikleri bu saçma mantık, yıllar boyunca çeşitli şekillerde insanların bilinçaltına empoze edildiğinden, bu iddiayı çıkış noktası kabul eden evrim teorisi okul kitaplarından gazetelere kadar her yerde kabul edilmiş bir teori gibi sunulduğundan, insanların bir bölümü bu iddiaların mantıklı bir zemine dayandığını zanneder. Oysa teorinin temeli sadece şuursuz tesadüflerdir.

Tesadüf, plansız ve kontrolsüz olarak gelişen rastgele olaylardır. Sözgelimi bir saat fabrikasında eğer siz bir bağlantı vidasını dahi saatin bir yerine rastgele yerleştirirseniz, saate olumlu bir özellik kazandırmanız imkansızdır; aksine zarar verirsiniz. Çünkü son derece kontrollü bir sistemin içinde kontrolsüz bir işlem meydana gelmiş ve sistemi alt üst etmiştir. Dolayısıyla tesadüfler hiçbir zaman kompleks bir sistem geliştirmez, var olan kompleks bir sisteme olumlu etki etmezler. Eğer tek bir tesadüfün "faydalı" olabileceği varsayılsa bile, onu izleyecek diğer tesadüfler başka zararlar vererek bu faydayı ortadan kaldıracaktır. Yine günlük hayattan bir örnek verecek olursak, bir bilgisayarın içindeki devrelerden herhangi birine yapılan rastgele bir müdahale, o sisteme zarar verir. Bu mekanizma muhtemelen işlerliğini yitirir. Sistem hassaslaştıkça tesadüfi olayların getirdiği sonuçlar daha da zararlı olur. Böyle durumlarda tek bir rastgele olay, artık geri dönüşü olmayan bir hatadır ve o sistemin tümüyle çökmesine neden olur.

Bilim ve teknoloji ilerledikçe ve en başta hücre olmak üzere, canlılığı meydana getiren yapıların detayları daha da anlaşılır hale geldikçe, Darwinistler'in yaşadıkları endişenin nedeni de budur. Onlar için başlangıçta sadece bir "leke"den ibaret olan canlı hücresinin, canlılığın başlangıcında "kendi kendine" ve "tesadüfi olaylarla" oluşmuş olması gerekmektedir. Oysa hücre öylesine komplekstir ki, bunu fark etmeleri tüm evrimcileri yeni hayali açıklamalar peşine düşürmüştür. Hücrenin içindeki mekanizmaların bir tanesinde gerçekleşebilecek rastgele bir olay hücrenin tümüyle ölüp yok olması anlamına gelir.

Gitgide hassaslaşan mekanizmalar materyalistleri ve Darwinistler'i endişelendiren konuların başında gelir. Tek bir hücrenin oluşumunu bile bilimsel olarak açıklayamayan teorinin, onun daha alt birimlerini açıklayabilmesi kuşkusuz ki mümkün değildir. Bu nedenle maddenin en küçük parçalarının, yapı taşlarının kökenine materyalist bir açıklama getirmeleri imkansızdır. İşte bu nedenle molekül seviyesinde böyle büyük ve benzersiz bir ihtişamın var olması Darwinistler'i daima tedirgin etmiştir.