SAVUNMA SİSTEMİ

 

Eğer bir düşman bedenimizin tüm engellerini aşıp, vücudumuza girmeyi başarırsa, bu, savunma ordusunun yenildiği anlamına gelmez. Aksine, esas savaş yeni başlamıştır ve asıl zorlu askerler bu esnada devreye girerler. Onları ilk karşılayan askerler ise vücudumuzda sürekli dolaşan ve etrafı devamlı olarak kontrol eden yiyici hücreler, fagositlerdir.

Bunlar vücudun iç yüzeylerine kadar girmiş olan istenmeyen mikropları yutan ve gerektiğinde savunma sistemine alarm veren "özel temizlik hücreleri"dir.

Bedenimize giren çok küçük parçacıklar ve sıvı halindeki yabancı maddeler, savunma sisteminin bazı hücreleri tarafından alınır, parçalanır, sindirilir ve ortadan kaldırılmaya çalışılırlar. Bu olaya "fagositoz" adı verilir. (hücre yutarlılık)

Fagositoz, bağışıklığın en önemli öğelerinden biridir. Çünkü enfeksiyona karşı çabuk ve çoğunlukla da kesin bir koruma sağlar.

Fagosit hücrelerini "vücudun polisleri" olarak nitelendirirsek bunları 2 grupta toplayabiliriz.

1- Gezici polis ekipleri: Bunlar kanda dolaşırlar ve gerektiğinde dokuların arasında görev yaparlar. Tüm vücudu dolaşan bu hücre ekipleri, aynı zamanda çöpçülük görevi yaparlar.

2- Sabit polis ekipleri: Çeşitli dokulardaki boşluk aralarına yerleşmiş ve hareket etmeyen, bu arada mikroorganizmaları bulundukları yerlerde fagosite eden yerleşik makrofajlardır.

Eğer vücuda giren antijen (yabancı mikroorganizma) mevcut yiyici hücrelerin bitirebileceği kadar az ise, herhangi bir uyarılma olmadan yok edilir. Ancak vücuda girmiş olan mikroplar çok fazla ise kimi zaman hücreler bunlara hakim olamazlar, hepsini sindiremezler ve çapları büyür. Sonuçta antijenler tarafından tahrip edildiklerinden dolayı patlarlar ve bir sıvı (cerahat) şeklinde dışarı çıkarlar. Böyle bir olayın olması savaşın kaybedildiği anlamına gelmez. Çünkü yiyici hücreler mikropları sadece karşılamış olurlar, devamında pek çok zorlu engel daha vardır. Bu şekildeki bir cerahat oluşumu kemik iliğinden, lenf bezlerinden, herşeyden önce timüs bezinden gönderilen lenfositleri harekete geçirir. İkinci bir dalga olarak, yeni savunma hücreleri var olan herşeye, hücre artıklarına, mevcut antijenlere, hatta eski akyuvarlara saldırır. Bunlar gerçek yiyici hücreler olan makrofajlardır.