Kemikler Arasındaki Mükemmel Yağlama Sistemi

 

Kemikler vücut içinde bulundukları yere göre farklı özelliklere sahip olurlar. Örneğin sürekli hareket halinde olan bazı kemiklerimizin, hareketsiz bölgelerdeki kemiklere göre daha farklı desteklere ihtiyacı vardır. Buna örnek olarak eklemlerimizi verebiliriz. Omurgamızı meydana getiren omurlar, bacaklarımızdaki, kollarımızdaki, el ya da ayaklarımızdaki eklemler her hareketimizde birbirleri üzerinde dönerler. Sürekli hareket halinde oldukları için de destek sistemlere ihtiyaçları vardır. Bunu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz.

Herhangi bir mekanik alet çalışırken hareket eden parçaların birbirlerine temas noktalarında sürtünme görülür. Sürtünmenin gerçekleştiği bölgelerde  kısa bir süre sonra aşınma ve aşınma sonucunda parçaların bozulması söz konusudur. Bunu engellemek için mekanik parçalar düzenli olarak yağlanır. Basit bir kapı menteşesinden, üstün teknolojiye sahip bir otomobil motoruna kadar her hareketli mekanik sistemde yağlamaya ihtiyaç vardır. Ancak yağlama aşınmayı tam olarak engellemez, yalnızca geciktirir. Örneğin otomobillerin motoru her beş  bin kilometrede bir yağlandığı halde aşınmanın önüne geçilemez. Bu nedenle motor parçalarının düzenli olarak değiştirilmesi gerekir.

Ancak insanların ve hayvanların eklem yerleri bir ömür boyunca hareket ettikleri halde hiçbir şekilde bakıma ya da yağlanmaya ihtiyaç duymazlar. Hatta bir insanın ömür boyu yaklaşık 100 bin kilometre yol aldığını düşünürseniz sözü edilen mekanik sistemin yaptığı işteki mucizevi yön daha iyi anlaşılır.

Eklemlerimizin yardımı olmasaydı, hareket etmemiz mümkün olmazdı. Çünkü tüm vücut hareketlerimiz eklemlerin birbirleri üzerindeki hareketleri sayesinde gerçekleşir. Bir basketbol maçı sırasında oyuncular vücutlarındaki tüm kemikleri, eklemleri ve kasları kullanırlar. Ellerin topu kavraması, koşmak, topu fırlatmak... Peki eklemlerin bu hareketler sırasındaki görevleri nedir?

Eklem, iki kemiğin birbirine yaklaştığı her yerde olabilir. Eklemin görevi kemiklerin birbirlerine sürtünmemesi için aralarındaki mesafeyi mümkün olduğunca uzak tutmaktır. Ancak bu şekilde dizlerin, dirseklerin, bileklerin rahat hareket ettirilmesi mümkün olmaktadır. Eğer eklemin kendine has yapısı ve aradaki tampon bölge olmasaydı, insanlar da tıpkı robotlar gibi kesik kesik aşamalarla ve zorlukla hareket edebilirdi.

Eklemlerdeki bu özellik üzerinde bilim adamları uzun yıllardır araştırmalar yapmaktadır. Özellikle de çalışma sırasında ortaya çıkan sürtünmenin engellenmesi başlı başına bir araştırma konusudur. Amaç ise insan vücudundaki bu mükemmel sistemi robotlara da uygulayabilmektir. Araştırmacılar yapılan incelemelerde ayak bileklerinde sürtünmenin olmayışının ilk önceleri eklemde bulunan sıvılardan kaynaklandığını düşündüler. Ancak daha sonra anlaşıldı ki bu sıvının sürtünmeyi engelleyici bir gücü yoktu. Araştırmalarını bu konuda daha da yoğunlaştırınca bilim adamlarının karşısına üstün bir tasarım örneği çıktı. Eklemlerin sürtünme yüzeyleri, ince ve gözenekli bir kıkırdak tabakasıyla kaplanmıştı. Bu tabakaların altında ise yoğun bir sıvı bulunmaktaydı. Kemik, eklemin bir yerine baskıda bulunursa bu sıvı gözeneklerden dışarı fışkırıyor ve eklem yüzeyinin yağ gibi kaymasını sağlıyordu.

Görüldüğü gibi insanın hareket edebilmesi için her yönden eksiksiz bir tasarım vardır.