KASLARIN KASILMASI NASIL GERÇEKLEŞİYOR?

 

Kaslar, kimyasal enerjiyi güce ve mekanik işe dönüştüren bir çeşit biyolojik makineler olarak tanımlanabilir.

Her hareketimiz için enerji gereklidir. Kandaki glikoz, bir makineyi çalıştıran yakıt gibi bu enerjiyi sağlar. Asıl kimyasal işlem ise glikozun karbondioksit ve suya ayrışmasıdır. Bu işlem sırasında açığa çıkan enerji kas proteinleri tarafından büzülmek amacıyla kullanılır. Bu kimyasal reaksiyon hayli fazla miktarda oksijen gerektirir. Oysa bu oksijen miktarı, kolay kolay sağlanamaz. Kaslar, bu sorunu aşabilmek için glikozu oksijenin yardımı olmadan laktik aside dönüştürme yeteneklerini kullanırlar. İşte gerekli olan enerji de bu işlem sırasında açığa çıkar.

Kaslarımızı çalıştırmamızın, onları kullanmamızın da elbette bir sınırı vardır. Bu sınır zorlandığında, hareket önce zorlaşır sonra da olanaksızlaşır. Bunun nedeni, kasların kasılmasıyla bir süre sonra kas dokusunda laktik asit birikmesi ve aşırı çoğalan laktik asidin kasları yorması ve kramplara yol açmasıdır.

Kaslardaki laktik asitten kurtulmak için oksijen gereklidir. Bu nedenle aşırı yorgunluktan sonra hızla solumaya başlarız. Kasta yorgunluğa yol açan bu madde, kanın taşıdığı oksijenle temizleninceye kadar kas çalışamaz.

Kolumuzu kaldırmak istediğimizde dirseğimiz bükülür, yemek yemek istediğimizde çene kaslarımız çalışır, hızla bir yere koştuğumuzda bacak kaslarımız harekete geçer, üstelik yorulduklarında kaslarımız hemen gereken tedbirleri alır.

Tüm bu anlatılanlar vücudumuzda her saniye bizim bilgimiz dışında birçok faaliyetin gerçekleştiğini, üstelik bunları yapanların da kaslarımızdaki mikroskobik hücrelerin olduğunu göstermektedir.