İnsan Bu Mükemmel Sistemi Kime Borçludur?

 

Evrim teorisi, insan vücudunun milyonlarca yıllık bir süreç içinde küçük aşamalar geçirerek bugünkü haline geldiğini öne sürer. Bu, şu demektir: İnsan bedenindeki organların bir kısmı, bir zamanlar yoktu, ancak daha sonra evrimleşerek oluştu.

Böyle bir iddianın asla mümkün olmadığını görebilmek için, hormonlardan verdiğimiz örneklere tekrar bakalım. Örneğin insan vücudundaki kalsiyumun dengede tutulmasını sağlayan sistemin çalışması için birbirinden bağımsız birçok faktörün aynı anda var olması gerekmektedir. Mevcut faktörlerden birinin -örneğin parathormonun- eksikliği durumunda bütün sistem işe yaramaz bir hale gelecektir. Bu durum diğer hormonal bezler ve onların üretimleri için de geçerlidir. Örneğin böbreküstü bezlerinden salgılanan bir hormonun (aldosteron) yokluğu mutlak ölümdür. Öyleyse böbreküstü bezinin zaman içinde yavaş yavaş geliştiği düşünülemez; çünkü bu bez olmadan insanın yaşaması mümkün değildir.

Aynı şekilde pankreasa ve insüline sahip olmayan bir insan bedeninin de yaşamını sürdürmesine olanak yoktur. Pankreası olmayan bir yarı-insanın milyonlarca yıl önce dünya üzerinde gezindiğini varsayalım. Başına ne gelirdi?... Cevap basittir; yediği ilk şekerli gıda ile birlikte şeker komasına girer ve oracıkta ölürdü.

Biz yine de bir kısmının çok "bilinçli" bir diyet yaparak -aslında bu mümkün değildir, çünkü yediğimiz besinlerin çok büyük kısmında şeker vardır- hayatta kaldığını varsayalım. O zaman şu soruyla karşılaşırız: Acaba bu hayali "insan ataları", pankreasa ve insüline nasıl sahip oldular?

Acaba günlerden bir gün bir tanesi çıkıp; "artık bu şeker sorununu çözmemiz gerek, iyisi mi midenin altında bir yere bir organ koyalım da bu organ kandaki şekeri dengeleyen bir hormon salgılasın" mı dedi? Ve sonra kendisini zorlayarak midesinin altında gerçekten de bir pankreas mı oluşturdu? İnsülinin nasıl bir formüle sahip olması gerektiğini hesaplayıp sonra da bu formülü pankreasa mı öğretti?

Yoksa, günlerden bir gün, çok "başarılı" bir mutasyon oldu da, bu pankreası olmayan hayali yarı-insanlardan birinin DNA'sındaki bir bozulma sonucunda, ortaya birdenbire tam teşekküllü bir pankreas ve insülin hormonu mu çıktı?

Ancak bu "mükemmel" mutasyon bile yeterli olamazdı. Bir de, kandaki şeker oranını sürekli olarak kontrol altında bulunduracak, gerektiğinde pankreasa insülin salgılama komutu yollayacak, gerektiği kadar insülinin salgılanmasından sonra da "dur" emri verecek bir karar mekanizmasının beynin bir köşesinde bir başka "tesadüf" sonucunda ve pankreasla aynı anda oluşması gerekirdi.

Bu bilim dışı senaryodan da açıkça anlaşıldığı gibi vücuttaki diğer bütün sistemlerde olduğu gibi hormonal sistemin de evrim teorisinin iddia ettiği gibi basamak basamak oluşmasına imkan yoktur. Zaman içinde gelişen tesadüflerin ya da herhangi bir diğer hayali evrim mekanizmasının hücrelere, kandaki maddeleri analiz etme, bu analizlere göre karar alma, başka organları durumdan haberdar etme ve devreye sokma, haberleşirken özel mesajcılar (hormonlar) kullanma gibi  yetenekleri kazandırmasına imkan yoktur.

Bu kusursuz sistemi yaratan, her detayı olması gerektiği şekilde belirleyen sonsuz ilim sahibi olan Allah'tır.