Sodyum Kontrolü

 

İnsanın varlığından bile haberdar olmadığı birçok maddenin vücut içindeki miktarını böbrekler ayarlar. Örneğin çoğu insan vücut dokularında veya kanında sodyum molekülleri bulunduğunu bilmez. Ancak böbrekler bu maddenin kandaki yoğunluğunu gece gündüz sürekli kontrol altında tutarlar.

Böbreklerde kandaki sodyum miktarından sorumlu algılayıcı hücreler bulunmaktadır. Eğer sodyum miktarında bir düşüş olursa sodyum algılayıcı hücreler durumu derhal böbreklerde bulunan sodyum emici hücrelere haber verirler.

Bir hücrenin kendisini belirli bir maddenin miktarını ölçmeye adaması oldukça şaşırtıcıdır. Şaşırtıcı olan bir başka nokta hücrenin fark ettiği bir değişikliği başka hücrelere haber verme bilincine sahip olmasıdır.

Sodyum emici hücreler kandaki sodyum miktarının azaldığını öğrendikleri anda çok önemli bir faaliyete başlarlar;

İdrar olarak vücuttan atılacak olan sıvının içine, böbreklerdeki süzülme sırasında bir miktar sodyum karışmıştır. Söz konusu hücreler idrar sıvısının içindeki sodyum moleküllerini yakalar ve bu molekülleri vücuda geri kazandırırlar. Böylece kandaki sodyum miktarı normale döner.

Bu hücrelerin üzerine sodyum moleküllerini yakalamaları için özel pompalar yerleştirilmiştir. Acil durumlarda bu pompalar devreye girer ve idrar sıvısında bulunan sodyum molekülleri vücuda geri kazandırılır.

Eğer böbreklerdeki bu geri emilim mekanizması olmasaydı aşırı besin ve sıvı kaybından dolayı ölüm kaçınılmaz olurdu.

Görüldüğü gibi insan vücudundaki bağlantılar kusursuzdur, denetim mekanizmaları, acil durumlar için alınmış önlemler benzersizdir. Kandaki hayati moleküllerde meydana gelen herhangi bir eksiklik hemen ilgili bölümlerce tespit edilir ve eksikliğin giderilmesi için gerekli çalışmalara başlanır. İlgili hücrelere hemen bir mesaj gönderilir, hücreler tıpkı şuurlu insanlar gibi bu emri anlar, itaat eder ve gerekli tedbirleri alırlar. Çok kısa zaman dilimleri içinde gerçekleşen bu kusursuz haberleşme sayesinde insan sağlığı güvence altına alınmış olur.

Böbreklerde bulunan hücrelerin her birinin teker teker ne yapacaklarını bilmeleri, diğer hücreler ile organize olmuş bir şekilde hareket etmeleri, kendilerine ulaşan mesajı okuyup anlayabilmeleri ve gerekeni yerine getirmeleri gibi detaylar düşünüldüğünde tüm bu olaylar zincirinin başlı başına bir mucize olduğu görülür.

Böyle bir sistemin, bu sistemi oluşturan parçaların insan vücudunda tesadüfen oluşması ise kesinlikle imkansızdır. Verilen örneklerde de görüldüğü gibi böbreklerdeki bu sistemin tesadüfen oluştuğunu iddia etmek, Darwinistler'in mantık çöküntüsünü açıkça ortaya koymaktadır. Ancak mikroskopla görülen ve proteinlerden oluşan hücrelerin yaptıkları her hareket ayrı bir plan ve akıl gerektirmektedir. Hücrelerde böyle bir aklın bulunuyor olması elbette ki çok açık bir şekilde yaratılışı göstermektedir. Bu sistem, Allah'ın sonsuz ilminin, aklının ve gücünün göstergelerinden yalnızca biridir.

Bu gerçekleri gören kişinin durup düşünmesi ve hiç vakit kaybetmeden davranışlarını herşeyin yaratıcısı olan Allah'ın hoşnut olacağı şekilde değiştirmesi gerekir. Bu, hesap vermek için toplanacakları kıyamet gününde her insanın kendisine fayda verecektir. Allah hesap günü ile insanları şöyle uyarmaktadır:

Gerçek şu ki, Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na kulluk edin. Dosdoğru yol budur. İçlerinden (birtakım) gruplar ayrılığa düştüler. Artık büyük bir günü görmekten dolayı, vay inkar edenlere. Bize gelecekleri gün, neler işitecekler, neler görecekler. Ama bugün o zalimler apaçık bir sapıklık içindedirler. İş(in) hükme bağlanıp biteceği, hasret gününe karşı onları uyar; onlar bir gaflet içindedirler ve onlar inanmıyorlar. (Meryem Suresi, 36-39)