Ümmül-Mü'minin Hazret-i Zeyneb bint-i Cahş

İsmi Zeyneb, künyesi Umm-i Hakem. Beni Esed kalesine mensup idi. Anne tarafından Resulullah'ın akrabasıdır. Annesi, Peygamberimizin halası, Ümeyme binti Abtülmuttalib'tir. Babası Mekke'ye dışarıdan gelip yerleşmiştir. Mekke'de 588 yılında doğmuştur. Hicretin beşinci yılında Zatı Saadetleriyle evlenmiştir.

Zeynep binti Cahş r.a., Hz.Peygamberin hanımları arasında hakkında İslam düşmanları vi bilhassa Hristiyanlar tarafından en fazla gürültü koparılanıdır. Onun gerek ilk evliliği gerekse, ikinci evliliği farklı çevrelerce değişik şekilde yorumnlanmış ve daima gündemde kalmıştır. Hz.Zeyneb'in Resulullah ile olan evliliğini anlayabilmek için tarihi ve sosyolojik bazı gerçekleri çok iyi bilmek gerekir. Aksi takdirde yanlış bir değerlendirme yapılmış olur. Çünkü o zamana kadar bir din haline gelmiş bulunan adetler kaldırılmaktadır.

İlk evliliği

Köklü ve değişmez bir gelenek olarak üst tabakaya mensup, asil ve zengin kızların fakir ve kölelerle evlenmesi yasaktı. ancak Hz.Zeyneb'in ilk kocası Hz.Zeyd İbn-i Harise r.a. Resulullah'ın azadlı kölesiydi. Bu zatı, Zatı saadetleri evlatlığa kabul edip, azat etmişler ancak Resulullah'ın yanından ayrılmamışlardı. Resulullah'ın emeirleri gereğince, Hz.Zeyneb r.a. ile evlendiler. Fakat bu çok acayip bir durumdu. Hiç alt tabakadan biri hemde azatlı bir köle asil bir aile kızı ile evlenebilinirdi? Fakat, İslamiyet, inmsanlar arasında eşitlik ve birlik hükmü ortaya koyumca, böyle bir cahiliye geleneğinin ortadan kalkması gibi tabi bir şey ne olabilirdiki? Resulullah bu uygulama ile, İslam da insan eşitliğini ortaya koyuyordu.

Bilindiği gibi Allah elçisinin en önemli tebliğ metotlarından biri de Allah tarafından dgelen emir ve yasaklar önce kendisinde uygulaması, şayet bunları kendi şahsında uygulama imkanı yoksa veya böyle bir imkanı bulamamışsa, o emir ve yasakları en yakın akrabalarına uygulaması idi. Fakat ne Zeyneb ne kardeşi Abdullah bu evliliğe Allah elçisine olan derin sevgi muhabetlerine rağmen sıcak bakmıyorlardı.
...ve Cenab-ı Hak buyurdu:
"Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur." (Ahzab suresi / 36)
Bunun üzerine Zeyneb, Allah ve Resulünün emrine itaat etmek için Zeyd ile evliliği kabul etti. Hz.Zeyneb, şahsı için değil, İslamını hükmünü herkes anlasın, Resulullah:'ın sözü yere düşmesin diye rıza göstermiş ve evlenmişti.

Evliliğin üzerinden bir sene kadar geçmiş olay bir örnek olmuş kök salmıştı. Bir ara Hz.Zeyd huzuru saadete gelerek hanımından şikayetçi olmuştu. Hanmı kendisine yeteri kadar sevgi göstermiyor, güzelliğive asaleti ile övünüyor, azadlı bir köle olan kocasına iğneliyici sözler söylüyordu. Hz.Zeyd arzeder:
- Zeyneb bana hep dil uzatıyor, onu boşamak istiyorum, ne buyuruluyor?
Zatı Saadetleri boşanmaması için nasihat ettiyseler de mesele halledilemedi, boşandılar.

Zatı Saadetleriyle Evliliği

İslam'dan önceki Cahiliyye döneminde yaşayan güçlü örf ve geleneklerden biri de evlatlığın öz evlat gibi muamele görmesiydi. Hatta bu sebeple başlangıçta Zeyd b. Harise'y "Zeyd b. Muhammed" deniyordu. Yani "Muhammed'in oğlu, Zeyd". bu anlayışa göre hareket edildiği takdirde elbetteki öz evlat ile baba arasındaki hükümler neyi gerektiriyorsa evlatlık ile baba arasındaki hukuk bunu gerektiriyordu. Bu cümleden olarak evlatlığın hanımın evlatlığı, öz oğlun hanımlığı gibi kabul ediliyordu. Sıra bu kötü adetin ortadan kaldırılmasına gelmişti.

Cenab-ı Hak buyurdu:
"Onları (evlâtlılarınız) babalarına nisbet ederek çağırın. Allah yanında en doğrusu budur. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, bu takdirde onları din kardeşleriniz ve görüp gözettiğiniz kimseler olarak kabul edin...." (Ahzab Suresi/5)

Bu ayeti kerimenin nuzülünden sonra Zeyd'de Zeyd b. Harise diye çağrılmaya başlandı. Evlatlık müessesinin böylece, Kur'an-ın wmri ile kaldırılması ile bunun bir kalıntısı olan "evlatlık hanımlarının, evlat edinenler tarafından alınamayacağı" anlayışınında ortadan kaldırılması gerekiyordu. Bu durum için en uygun durumda olan bu sefer Resulullah idi. Ortaya çıkacak fitne ve dedikodudan çekiniyordu. Ama İslam'ın gerektirdiği bu prensip, kesinlikle kendisi üzerine uygulanacaktı. Kur'an-ı Kerim de bu durum şöyle ifade edilir.
"(Resûlüm!) Hani Allah'ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah'tan kork! diyordun. Allah'ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah'tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir." (Ahzab Suresi /37)

Hz.Zeyneb r.a. Resulullah'ın emriyle Zeyd ile evlenmeğe razı olmuş ve sonra da boşanmaya çok üzüldüler. Zatı saadetleri, onun gönlünü almak maksadıyla kendisi onunla nikahlamaya karar verir. Kendisi için isteme görevide iddeti bitince Zeyd b. Harise verilir. Zeyde bu görev başlangıçta çok ağır geldiysede, görevi yerine getirmiştir. Zeyneb bu konuda Allah'ın emrini beklediğini söyler bunun üzerine yukarıdaki ayeti kerime nazil olur. Nikah işi hemen tamamlanır. Resulullah beklemeksizin Hz.Zeyneb'in yanına gelirler. Bu arad düğüne icap edenler yemeklerini yemiş, oturmakta çene çalmaktaydılar. Müslümanlar devamlı gidip geliyorlar, vakit geçtikçe geçiyordu. Resulullah bu durumdan müzdarip olmasına rağmen bir şey diyemiyordu. Tam o sırada vahy nazil oldu:
" Ey iman edenler! Siz zamanını gözetlemeksizin, bir yemeğe davetedilmedikçe, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah'ın Resûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük (bir günah) tır." (Ahzab Suresi /53)

Bundan sonra Resulullah evlerinin kapısına perde astılar. Hz.Zeyneb'in düğününde Resulullah bir keçi kestirmiş ve gelen misafirlere ikram ettirmişti.

Bir gün Hz.Zeynep r.a. Peygamberimize arz eder.
-Ya Resulullah, ben sizin diğer karılarınızın hiç birine benzemem. Bu hatunlarınızın hiç birisi benim gibi değildir. Bunların hepsinin de nikahlarını, babaları, kardeşleri, yahut da aileleri veya velileri kıydırmışlardır. Yalnız benim nikahım Melekutte kıyılmış ve zevceliği Hak Teala tarafından size bildirilmiştir"

Münafıkların "Oğlunun hanımını nikahladı" dedikodularına Cenab-ı Hak şu ayet-i kerime ile cevap verdi:
" Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. (Ahzab suresi / 40)

Ahlak ve Adetleri

Çok cömert ve eli açıktı. Fukaranın dayanağı idi. Elinden iş gelirdi. Kendi eliyle deri işler, hazırlar ve bundan da para kazanırdı, kazandığınıda fakirlere dağıtırdı.

Hz.Ömer r.a. zamanında kendisine onbin dirhem geçim masrafı tayin edilmişti. Fakat bu parayı sadece bir kez aldı ve şöyle dedi:
"Ya Rabbi, gelecekte böyle paralar benim yanımda bulunmasın zira para demel fitne demektir" Aldığı parayı hemen fakirlere dağıttı. Hz.Ömer bunun üzerine "Bu hatun büyük hayır sahibidir" deyip bu sefer dağıtmaması elinde tutması haberiyle bin dirhem daha gönderir. Hz.Zeyneb ise o parayıda fakirlere dağıtır.

Hz.Ayşe r.a. buyuruyor:
"İster dini muameleler olsun, ister takva ve sadakat olsun, ister sıgayı rahim olsun, ister cömertlik ve fedakarlık olsun, Zeyneb'den daha iyi hiç bir hatun yoktur"

Resulullah şöyle buyurmuştu:
"Bana en çabuk ve erken olarak kavuşacak olanınız, eli en uzun olanınızdır" Eli en uzun olmamasına rağmen Zatı saadetlerine ilk önce o kavuştu, uzunluktan maksadın onun eliyle kazandığını, sadaka ve hayrata sarf etmesi olduğu ortaya çıktı.

Vefatı

641 yılında vefat etti. Ölmeden önce, kefenini hazırlamıştı. Hz.Ömer ona ikinci bir kefen gönderdi. Hazırladığı kefen sadaka olarak verildi. Vasiyeti üzerine mezara kadar Resulullah'ın tabutunda götürüldü. Cenaze namazını Hz.Ömer r.a. kıldırdı. Java o kadar sıcaktıki mezarı üzerine çadır kuruldu.

Kaynak:
1) Kadın Sahabiler, Mevlana Niyaz, Tercüme: Prof Ali Genceli, Toker Yayınları
2) Şamil İslam Ansiklopedisi