| 
        HÂFIZ
           Sahabenin
          ruhlarında Kur’an’a karşı çok fazla bir arzu ve istek vardı
          ama, aralarında hâfız pek azdı. Çünki bir meyve olgunlaştığı
          zaman kabuğu adamakıllı incelir, çatlar yada tamamen dökülür.
          Cevizin, bademin, fıstığın dahi olgunlaşınca kabukları incelir.
          İlmin hakikati de kemâle gelince 
          kabuğu incelir. Zira; sevgilisi, âşıkı yakar, yandırır. 
          Sahabe arasından birisi Kur’an’ın dörtte birini
          ezberlediği duyulduğunda , sahabeler: 
          -
          “Bu bizim ulumuzdur!..”  derlerdi. 
          Böyle
          büyük bir mâna ile sûreti bir arada cem etmek; hayretlere düşmüş,
          mest olmuş padişahtan başka kimseye mahsus değildir. 
          Böyle bir sarhoşluk âleminde edep kaidelerine uymanın zaten
          olanağı yoktur. Zıt olan şeyleri bir arada cem etmek gibi zor bir
          şeydir.  Sopa
          , esâsen körlerin sevgilisidir. Kör; Kurân sandığına benzer
          ancak. Körlerin sözleri ; Mushaf harfleriyle, eski hikâyelerle,
          korkutuşlarla dolu sandıklardır. Fakat Kur’an’la dolu sandık,
          boş sandıktan iyidir elbette. Yüksüz sandık ta; yılanlarla ,
          farelerle dolu sandıktan iyidir.  Hasılı
          , insan vuslata erdimi, vasıta olan kadın adamın gözüne soğuk görünmeye
          başlar.  Güzelim; istediğine
          ulaştığında , artık bilgi sahibi olmayı istemek kötüdür. 
          Göklerin damına çıktığında merdiven aranmaz. 
          Hayra ulaşan kişi, 
          dostluk ve başkasına öğretmek 
          maksadından başka  bir amaç için yine hayır yolunu arar ise bu soğuk bir şeydir.
          Ayna saf ve cilalı iken, onu yine cilalamaya kalkışmak
          bilgisizliktir. Padişah tarafından kabul edilip huzurunda oturur
          iken, mektup ve elçi aramanın abesliği gibi. 
          Mesnevi
          : 3.Cilt - Sayfa : 112-113 
          Düzenleyen: Hamdi Cenik |