| 
        
          MECNUN
          -2-
           Ahmaklar
          Macnun’a dediler ki: 
          - Leyla pek o kadar ahım şahım güzel biri değil. Bu şehirde nice
          güzeller var ki; Leyla onların ellerine su bile dökemez. Ay yüzlü
          binlerce kız varken, niçin ömrünü 
          şöyle biri için heder
          ediyorsun? Gel vaz geç,  bunların
          içinden bir- ikisini seç sana alalım onları. Dertlerinden
          kurtulursun böylece!.. 
          Mecnun dedi ki: 
          - Sûret testidir, güzellik ise şarap... Allah, bana O’nun sûretinden
          şarap içirmektedir. Halbuki; onun testisinden size sirke verdi de,
          perdeledi. Allah, bir testiden hem 
          zehir verir, hem de bal.  Onu;
          buna veren de Allah’tır, bunu; şuna veren de... Testiyi görürsün
          ama, şarap doğru olmayan göze görünmez, ancak ehli olan görebilir...
          Zehir yılana gıdadır da, başkasına derttir, ölümdür!.. Her
          nimetin, her mihnetin sureti bana  cennettir ama, ona cehennemdir!...  Şu halde; gördüğümüz her şeyde,hem gıda vardır, hem
          zehir. Fakat her göz bunu göremez. 
          Bak şimdi, açın kulaklarınızı da iyi dinleyin: Yusuf’un
          sureti güzel bir kadehti.  Babası
          o kadehten neş’e şarapları içerken, kardeşleri zehir içtiler
          de kinleri arttı.  Zeliha!...
          şekerler yedi, aşktan sarhoş oldu .. Kadeh aynı kadeh!.. Kimine neş’e,
          kimine kin, kimine de aşk sundu. 
          Testi
          bu boyuttur, zahir alemidir... Şarap, gayb alemi. 
          Ey zatı gizli, ihsanı duyulur Allah’ım!... Sen su gibisin, biz değirmen
          taşına benzeriz, Değirmen taşının ıstıraplarla dönüşü,
          suyun varlığının tanığıdır. 
          Sen yel gibisin, biz toz gibi... Yeli gizlersin de tozu meydandadır. 
          Hani dağdaki çoban vardı ya!... 
          - Ya Rabbim!... Seni arayan çobana gel!... Gel de gömleğindeki
          bitleri ayıklayayım, kırayım. Çarığını dikeyim, eteğini öpeyim
          ... diyordu ya !.. Kimse aşk ve muhabbette ona eş olamazdı , 
          fakat; Allah’ı tesbih etmeyi, O’na söz söylemeyi
          bilmiyordu. Aşkı gökyüzüne çadır kurmuştu da, köpeğe
          benzeyen can; o çobanın çadırı önünde bir köpek kesilmişti.
          Allah aşkının denizi coşunca; onun gönlüne vurur, senin de kulağına!... 
          Mesnevi:5.Cilt-
          Sayfa:269-.....-272
          
          |