Tilavet Secdesi ile ilgili Meseleler
Kur'an-ı Kerim'in surelerinde ondört secde ayeti vardır ki, bunlardan birini okuyan veya işiten her mükellef için bir secde gerekir. Şöyle ki:
Tilavet secdesi niyeti ile, eller kaldırılmaksızın
"Allahü Ekber" denilerek secdeye varılır. Üç kere "Sübhane
Rabbiye'l-ala" veya bir kere: "Sübhane Rabbena in kâne vadü Rabbina
lemef'ulâ" denilir. Ondan sonra "Allahü Ekber" denilerek kalkılır.
Tilavet secdesinin rüknü, yüce Allah'a saygı ve tevazu gösterip
secdeden kaçınanlara aykırı davranmak için alnı yere koymaktır. Fakat namaz için rüku ve hasta olan için ima da aynı maksadı yerine
getirdiğinden tilavet secdesi yerine geçer. Bunlar aşağıda açıklanacaktır.
Tilavet secdesine ayaktan yere inilmcsi ve bu secdeden baş kaldınrken ayağa
kadar kalkılması ve böyle kalkarken: "Gufraneke Rabbena ve ileyke'l-masîr"
denilmesi müstahabdır. Bu secdeye gidilirken veya bundan kalkılırken alınan tekbirlerde müstahabdır. Asıl secde ise, vacibdir.
(Üç İmama göre, Tilavet Secdesi sünnettir.)
Tilavet secdesini yapacak kimsenin abdestsizlikten ve pisliklerden
temiz, avret yerlerinin örtülü ve kıbleye yönelik bulunması şarttır.
Tilavet secdesi, secde ayetini okuyan bir mükellef için vacib olduğu
gibi, bunu dinleyen bir mükellef için de vacibdir. İster dinlemeyi kasdetmiş
olsun, ister olmasın, bu secdeyi yapar ve bu secdeyi yapmakla sevaba erer.
Yapmayan da vacibi terk ettiğinden günaha girer.
Mümeyyiz bir çocuğun (henüz buluğ çağına ermeyen yetişkin bir çocuğun), cünübün, hayız veya nifas
halinde olan kadının, bir sarhoşun veya müslüman olmayan birinin okuyacağı bir secde
ayetini işiten her mükellefe de tilavet secdesi vacib olur. Çünkü bunların bu okuyuşları, sahih bir okuyuştur. Müslüman olan bir cünüb veya sarhoş da,
okuyacağı veya işiteceği bir secde ayetindcn dolayı secde ile mükellef olur. Bunlar temizlendiği ve akılları başlarına geldiği zaman bu secdeyi yapmaları gerekir. Fakat hayız ve nifas halinde
bulunan bir kadının ne okuyacağı, ne de işiteceği bir secde ayetinden dolayı ona tilavet
scxecdesi gerekmez. Çünkü bunlar bu halde namaz ile mükellef değillerdir.
Uyuyanın ve deli olanın okuyacakları secde ayetindcn dolayı işitenlere, sahih olan görüşe göre tilavet
secdesi gerekmez. Kendileri de bu secde ile mükellef olmazlar. Çünkü bunların okumaları ve işitmeleri bir
niyete ve tayine bağlı değildir. Fakat sahih kabul edilen diğer bir görüşe göre, uyku halindc
secde ayetini okuyana, sonradan secde ayeti okuduğu haber verilince, ona
tilavet secdesi vacib olur. ihtiyat olan da budur.
Öğretilen kuşlardan veya ses yansımasından veya sesleri ileten
fonograf ve teyp gibi cihazlardan işitilen bir secde ayetindcn dolayı tilavet
secdesi vacib olmaz. Fakat sahih görülen diğer bir görüşe göre, kuşlardan işitilen secde
ayetindcn dolayı tilavet secdesi gerekir. Çünkü işitilen Allah kelamıdır. İhtiyata uygun olan da budur.
Radyoya, gelince, bu sesi yansıtmaktan ziyade nakil sayılmaktadır.
Kasde bağlı olarak okunan şeylerin hemen aynını nakletmektedir. Bundan işitilen
sesler, ses yansıması gibi, sade bir benzeyişten ibaret değildir. Bunun için radyo aracılığı
ile işitilen bir secde ayetindcn dolayı secde edilmesi vacib olsa gerektir. Vacib olmasa
bile, secde edilmesinde bir sakınca olmadığından her halde secde edilmesi ihtiyata uygundur ve
Kur'an-ı Kerime bir saygı ve hürmeti gösterir. (Şafiîlere göre, tilavetin meşru ve
kasde bağlı olması şarttır. Bunun için cünübün okumasından dolayı veya rüku halinde Kur'an okumak meşru olmadığı için burada Tilavet
secdesini gerektiren ayeti okumakla ne okuyana, ne de dinleyene tilavet secdesi sünnet olmaz. Yine yanılarak meydana gelen veya öğretilmiş kuşlardan veya bir aletten işitilen bir tilavetten dolayı da,
niyete bağlı olmadığı için, secde edilmesi sünnet değildir.)
Tilavet secdesi ayetinin hecelenerek okunması ile veya yalnız yazılması ile veya telaffuz edilmeksizin yalnız yazısına bakmakla tilavet secdesi
gerekmez. Çünkü bu hallerde okuyuş yoktur.
Bir secde ayetinin secdeyi gösteren ile, bunun evvelinden veya
sonundan bir kelime daha eklenip beraberce okunsa veya dinlenmiş olsa, sahih olan
görüşe göre secde gerekir. Diğer bir görüşe göre, secde ayetinin çoğu
okunmadıkça secde vacib olmaz.
Secde ayetini işitmeyen bir mükellefe tilavet secdesi vacib olmaz.
Ayet, bulunduğu mecliste okunmuş olsa bile hüküm aynıdır.
Bir secde ayeti olduğu gibi Arabça okunursa, her işiten mükellefe
bunun secde ayeti olduğu bildirilince, secde etmesi ittifakla vacibdir. Fakat bir
secde ayetinin Farsça olan tercümesi okunacak olsa, bunu işittiği halde
anlamayan kimseye sadece bildirmekle tilavet secdesi vacib olmaz. Bu hüküm iki
İmama göredir, İmamı Azam'a, göre, bunun bir secde ayeti tercümesi olduğu haber
verilirse, tilavet secdesi vacib olur. İmamı Azam'ın bu meselede iki İmamın görüşüne döndüğü rivayet
ediliyor. İtimat da bunun üzerinedir. Fakat bu secde ayetinin tercümesini okuyana secde
etmesi ittifakla ihtiyat yönünden vacib olur. Bunu anlasın, anlamasın fark etmez.
Bir secde ayeti gerçekten veya hüküm bakımından bir sayılan bir
mecliste tekrarlanarak okunsa, bir defa secde edilmesi yetişir. Fakat başka başka
secde ayetleri okunursa veya meclis hakikaten veya hükmen değişirse, her
okunan ayet için başka bir secde gerekir.
Bir mescid gibi muayyen bir yerde iki defa okunan bir secde
ayetinin meclisi gerçekten bir bulunmuş olur. Gelenek bakımından bir mekan sayılan
yerlerin cüzleri arasında beraberlik de hüküm bakımından bir birliktir. Meclisin
gerçekte değişmesi de, bir odadan diğer bir odaya geçmiş olmak, gibidir. Hüküm
bakımından değişiklik ise, mescid veya bir oda gibi bir yerde secde ayeti
okunduktan sonra orada başka bir işe başlamakla meydana gelir. Secde ayeti
okunduktan sonra, üç kelime kadar konuşulması veya üç adım kadar yürünülmesi
veya bir şeyden üç lokma yenilmesi veya bir sudan üç yudum içilmesi gibi...
Meclisin değişikliği, okuyucuya göre, kendisinin meclisi değiştirmesiyle,
dinleyiciye göre de, onun meclisi değiştirmesiyle meydana gelir. Doğru olan
budur. Bunun için bir meclis, bir şahsa göre bir sayıldığı halde, diğer bir şahsa
göre değişmiş olabilir.
Tilavet secdesi hususunda gemi, bir oda gibidir. Yürümekte olan
araba veya bir hayvan üzerinde bulunuluyorsa, meclis daima değişmiş sayılır.
Bunun için araba veya hayvan üzerinde namaz halinde olmaksızın tekrarlanacak
bir secde ayetinden dolayı tekrar sayısınca tilavet secdesi vacib olur.
Tilavet secdesi yapmak için, okuyanın öne geçirilmesi, dinleyenlerinde onun arkasında saf tutmaları ve ondan önce
secdeye varmayıp secdeden de kalkmamaları müstahabdır. Buna aykırı olarak bulundukları yerlerde secdeye
varmaları ve secdeden daha önce kalkmaları da mekruh değildir. Çünkü
bunların hepsi tek başına secde etmekle sorumludur.
Tilavet secdesi için niyet etmek şarttır; fakat tayin şart değildir.
Bu bakımdan birkaç secde ayetini okumuş veya dinlemiş olan bir kimse, bunların sayısınca
tilavet secdesi niyeti ile secde eder, fakat hangi secdenin hangi secde ayetine ait olduğunu belirlemez. Bu
tilavet secdesine namaz içinde yalnız kalb ile niyet edilir. Namaz dışında ise dil ile de niyet edilmesi sünnettir.
Vacib olan tilavet secdesini hemen yerine getirmek zorunluğu yoktur. Secde ayeti okunur okunmaz hemen secde edilmesi gerekmez. Bu secde uzun bir zaman sonra da yapılabilir. Yine eda olur, kaza sayılmaz. Kabul edilen hüküm budur. Bununla beraber, bir zaruret olmadıkça geciktirilmesi tenzihen mekruhtur. Namaz içinde ise, hemen yapılması
vacibtir; çünkü bu, artık namazdan bir cüz olmuştur. Namaz dışında kaza edilemez. Bunu, secde ayeti
okunduktan sonra üç ayetten sonraya bırakmamak gerekir. Bu mesele, aşağıdaki
meselelerden açıklığa kavuşacaktır. İmam Ebû Yusuf'a göre,
tilavet secdesi namazın dışında da hemen yapılması vacibdir.
Secde ayeti okununca, hemen secde edilmesi mümkün olmadığı
zaman okuyan ve dinleyenlerin: "Semi'nâ ve eta'nâ ğufraneke Rabbena ve
ileyke'l-masîr" demeleri müstahabdır.
Namazda kıyam halinde secde ayeti okununca, bakılır: Eğer bundan sonra üç ayetten çok okunmazsa, yapılacak rükü veya secde
ile bu tilavet secdesi de yerine getirilmiş olur. Gerek buna niyet edilmiş olsun ve gerek olmasın. Fakat tercih edilen görüşe göre,
rüku ile olabilmesi için tilavet secdesine niyet etmek lazımdır. Fakat üç ayetten çok okunacaksa,
bu secde ayetinden dolayı hemen sadece onun için rükü veya secde edilmesi gerekir. Secde yapılması daha faziletlidir. Namazın rükü ve secdesi ile bu secde yapılmış olmaz. Yalnız üç ayet okunacağı zaman
ihtilaf vardır. Tercih edilen görüşe göre, bu secdenin hemen yapılma hükmü kalkmaz, namazın rükü ve secdesi ile bu tilavet secdesi
yapılmış olur.
Secde ayetini namaz içinde okuyan kimse, dilerse okuyacağı ayetlerin sayısına bakmaksızın hemen "Allahü Ekber" diye
tilavet secdesine varır. Tilavet secdesi niyeti ile yalnız rükua varması da yeterlidir. Ondan sonra tekrar ayağa kalkar ve birkaç ayet daha okur. Ondan sonra namazın rükü ve
secdelerini yapar, namazına devam eder. Eğer bir sureyi bitirmiş ise, diğer bir sureden birkaç ayet okur; çünkü
tilavet secdesinden kalkar kalkmaz böyle birkaç ayet okumadan namazın rükü ve secdesine gidilmesi mekruhtur.
Namazın dışında ise, yalnız rükuda bulunarak tilavet secdesi yapılmış
olmaz. Çünkü tilavet secdesi bir tazim ifadesidir, bir emri yerine getirmenin
alametidir. Bunlar, namaz içinde rükü ile yerine getirilmiş olursa da, namaz dışında rükü ile yapılmış olamazlar.
Cemaatle namaz kılındığı zaman, imam olan zat, yukardaki meselede açıklandığı gibi, öyle rükü ile tilavet secdesine niyet etmemelidir. Çünkü
cemaat bunun farkına varamayacaklarından, böyle bir niyette bulunmamış olurlar.
Bu takdirde de tilavet secdesi onlardan düşmez. Bu durumda imamın selamından sonra cemaatın
tilavet secdesi yaparak ondan sonra tekrar teşehhüdde bulunmaları gerekir ki, bunu da herkes yapamaz.
Secde ayeti bir namazda tekrarlansa, sahih olan görüşe göre, yalnız bir tilavet
secdesi gerekir. Bu tekrarlanma ister bir rekatta ve ister başka başka
rekatlarda olsun fark etmez. Çünkü meclis birdir.
Bu mesele İmam Ebû Yusuf'a göredir. İmam Muhammed'e göre, başka başka
rekatlarda tekrarlansa, tilavet secdesi de tekrarlanır, meclis değişmiş sayılır.
İmam secde ayetini okuyup secdeye varmakla cemaat, imamın rükü ve
secdeye vardığını sanarak rüku ve secdeye varsalar, bununla namazları
bozulmaz; fakat bir secde daha yapsalar bozulur.
İmamın cuma ve bayram namazlarında ve emsali cemaatın kalabalık olduğu namazlarda ve gizlice kıraat yapılacak namazlarda secde ayetinin
okunması mekruhtur. Çünkü cemaatın şaşırmasına sebebiyet verilebilir. Ancak secde ayeti okunan surenin sonuna raslamış olursa kerahet olmaz. O zaman namazın secdeleri
ile tilavet secdesi eda edilmiş ve engel kalkmış olur. Bu durumda imama uygun düşen, bu namazın rükü
ile tilavet secdesinc niyet etmemektir.Ta ki, bu vecibe namazın secdeleri ile bütün cemaat tarafından da yerine getirilmiş
olsun.
Mesbuk ayağa kalktıktan sonra imam tilavet secdesini hatırlayarak yapacak olsa, bakılır: Eğer
mesbuk henüz secdeye varmamış ise, tilavet secdesi için imama uyar, secdeye
varır. Ondan sonra ayağa kalkarak kalan namazını tamamlar. Eğer imama uymazsa, namazı bozulur. Fakat
secdeye varmış ise, artık imama uymaz. Eğer uyarsa, namazı bozulur.
Misafire uyan bir mukîm, misafirin yapacağı tilavet
secdesine iştirak eder. Sonra kalkıp namazını tamamlar. Eğer kendi başına kılacağı
rekatlarda da bir secde ayeti okuyacak olursa, bundan dolayı da ayrıca secde
etmesi gerekir.
Bir kimse namaz kılarken rükü, secde veya kade (oturuş)
halinde veya imama uymuş olduğu halde onun arkasında secde ayetini okusa, ne kendisine, ne imama ve ne de bu imama uyan diğer
cemaata tilavet secdesi vacib olmaz. Çünkü namaz kılanlar, bu halde Kur'an okumaktan
menedilmişlerdir. Bunların okuyuşu hükümsüzdür. Fakat bu okuyuşu dışardan duyanlara tilavet secdesi
gerekir. Bunlar gerek başka bir namazda tek başına veya topluca bulunmuş
olsunlar ve gerek olmasınlar. Çünkü bunlar o yasaklılık ve engel dışında kalmış
olurlar.
Namaz içinde okunan secde ayetinden dolayı, namazı bitirdikten
sonra secde edilemez. Çünkü bu secde, yukarıda da işaret olunduğu üzere namazın bir cüz'ü olmuştur, artık ondan ayrılamaz. Fakat namazda bulunan kimse,
namazda bulunmayan bir kimsenin okuduğu secde ayetini işitecek olsa, namazını
kıldıktan sonra secde eder. Daha namazda iken secde etmesi yeterli olmaz.
Bununla beraber secde etse, bununla namazı bozulmaz.
Nitekim namazda okunan bir secde ayetini, dışardan işiten bir mükellef için de, namaz dışında secde etmek gerekir. Şu kadar var
ki, bu mükellef, o secde ayetini okuyan kişiye uyar, onunla beraber bu secdeyi yaparsa, bu görevi yapmış olur. Eğer o secde yapıldıktan sonra, o
rekatta uyarsa bu secdeyi o imamla beraber hükmen yapmış sayılır. Artık ne namazın içinde, ne de dışında
tilavet secdesi yapması gerekmez.
Hasta iken veya bir arabaya veya bir hayvana binmiş iken secde
ayetini okuyan veya dinleyen bir mükellefin işaret sureti (ima) ile tilavet secdesi yapması caizdir. Fakat bir mükellefin binici olmadığı halde, okuduğu veya
dinlediği bir secde ayetinden dolayı bir özrü bulunmadıkça, binici olduğu halde işaret (ima) ile secde
etmesi caiz olmaz.
Secde ayetini, hazır olanlar secde için hazırlıklı iseler aşikare olarak, hazırlıklı değillerse gizli okumak müstahabdır. Bunda cemaata karşı bir şefkat vardır.
Bir süre okunup da, içindeki secde ayetinin bırakılması mekruhtur. Çünkü bu, secdeden bir nevi kaçırmak demektir. Yalnız secde ayetinin okunup da suredeki diğer ayetlerin okunmamasında ise, kerahet yoktur. Fakat müstahab olan, fazilet ve tercih kuruntusunu kaldırmak için, secde ayeti ile beraber bir
veya birkaç ayetin de okunmasıdır.
On dört secde ayetini bir mecliste okuyup her biri için okudukça
ayrı bir secde yapan ve hepsini okuduktan sonra umumuna birden ondört secdede bulunan zatın dünya ve
ahiret işlerinde kendisine üzüntü ve keder verecek hususta, Yüce Allah'ın onu koruyacağı rivayet olunmuştur.
Namazı bozan şeyler, tilavet secdesini de bozar. Daha
tilavet secdesinden kalkmadan meydana gelen abdestsizlik ve konuşma veya kahkaha ile gülme gibi... Ancak bu
secdedeki kahkaha ile abdest bozulmuş olmaz ve kadınların da erkeklerle aynı hizada bulunmaları bu secdeyi
bozmaz.