Ehl-İ Sünnet İtikâdI

1- Muhammed aleyhisselam son peygamberdir. Ondan sonra peygamber gelmez, şefaati haktır
2- Kabir ziyareti, enbiya ve evliyadan yardım istemek caizdir.
3- Kabir suâli haktır.
4- Kabir azabı hak olup, ruh ve bedene birlikte olacaktır.
5- Okunan Kur'ân-ı Kerim' in ve verilen sadakanın sevabı ölülere gönderilir. Bu sevaplar ve edilen duâlar ölülere ulaşır, azaplarının azalmasına sebep olur.
6- Kıyamette hesap vardır.
7- Mizan vardır.
8- Sırat köprüsü vardır.
9- Şefaat haktır.
10- Cennet ve cehennem şu anda vardır ve ebedîdir.
11- Mirâc, ruh ve bedenle olmuştur.
12- Eshâb-ı kirâmın tamamını sevmek, hiçbirini kötülememek gerekir.
13- Eshâb-ı kirâmın tamamı cennetliktir. Bunlardan on tanesi [aşere-i mübeşşere] dünyada ismen de cennetle müjdelenmiştir. Dört halife bunlardandır.
14- Peygamberlerden sonra en üstün insanlar 4 halifedir. Üstünlükleri halifelik sırasına göredir.
15- Cennet ehli Allah-ü Teâlâyı görecektir.
16- Enbiyanın mucizesi ve evliyanın kerameti haktır.
17- Günahkâr mümin, günahları nisbetinde cehennemde azap görür, yahut şefaate veya affa kavuşup cennete girer. Kâfirler ise, ebedî cehennemde kalır.
18- Kur'ân-ı Kerim, kelâm-ı İlâhîdir, mahluk [yaratık] değildir.
19- Mest üzerine mesh etmek caizdir.
20- İman, kalb ile tasdik ve dil ile ikrardır.
21- Ehl-i kıbleyi tekfir etmemek [yani namaz kılan müslümana günahlarından dolayı kâfir dememek.] (Ehl-i kıble denilen kimsenin bir inanışı, anlamı açık olan kesin bir delile zıt ise, küfür olur. Böyle bir kimse, namaz kılsa da, her ibâdeti yapsa da kâfir olur.)
22- Allahü Teâlâ zamandan, mekândan münezzehtir. Hiçbir şeye benzemez.
23- İbadet imandan parça değildir. Büyük günah işliyen mümine kâfir denmez.
24- Ölümden sonra herkes dirilir.
25- Hak aşıklarından, evliyadan da ilâhî teklifler kalkmaz. Onların da ibâdetleri yapma mecburiyeti vardır.
26- İmansız ölmekten korkmak gerekir.
27- Hak bir mezhebe mensup olmak, mezhepsiz olmamak gerekir.
28- Allahü teâlânın sıfatları vardır.

29- Îmân artmaz ve azalmaz.

30- Gayba îmân esâsdır.

31- Îmân konusunda kıyas olmaz.

32- Tevekkül ve kadere inanmak îmânın şartıdır.

33- Namaz, oruc, sadaka gibi nâfile ibâdetlerin sevâbını başkasına hediyye etmek câizdir.

34- İnsanları ve işlerini de Allahü teâlâ yaratır. İnsanda irâde-i cüz’iyye vardır.

35- Rızk, halâlden de olur, harâmdan da olur.

VEDA HUTBESİ

Ey İnsanlar!
Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, bu seneden sonra sizinle burada belki de bir daha hiç buluşamayacağım.

İnsanlar!
Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mukaddes bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

Ashabım!
Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayasınız.

Bu vasiyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildirilen kimse, burada bulunup doğrudan işitenden daha iyi anlayarak muhafaza etmiş olur.

Ashabım!
Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin! Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lakin borcunuzun aslını vermeniz gerekir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahiliyeden kalma bu çirkin adetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım faiz de Abdülmüttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

Ashabım!
Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdülmüttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.

İnsanlar!
Bugün şeytan, sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyetini kurmak gücünü ebedi surette kaybetmiştir. Fakat siz, bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız.

İnsanlar!
Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız, onların aile yuvasını sizin hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları te'dib edebilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru bir şekilde, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.

Mü'minler!
Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah'ın kitabı Kur'an'dır.

Mü'minler!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisi vermiş olsun.

Ashabım!
Kendinize de zulmetmeyiniz. Kendinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İnsanlar!
Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tövbelerini ne de şehadetlerini kabul eder.

İnsanlar!
Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?
"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun, diye şehadet ederiz" cevabını verdiler.

Bunun üzerine Hz.Muhammed (sav):
Şahit ol Ya Rab! Şahit ol Ya Rab! Şahit ol Ya Rab! dedi.