Tevazu ve kibir

Sual: Kibrin zararını biliyoruz. Tevazu sahibi olmak için ne yapmak gerekir?

CEVAP

Tevazu sahibi olabilmek için dünyaya niçin geldiğini, nereye gideceğini bilmek gerekir. Hiç yok idi. Önce bir şey yapamayan, hareket edemiyen bebek oldu. Şimdi de, her an hasta olmak, ölmek korkusundadır. Nihayet ölecek, çürüyecek ve toprak olacaktır. İdam odasına sokulmuş olup, idam olunacağı zamanı bekleyen kimsenin, dünya zindanında, her an ne zaman azaba götürüleceğini beklemektedir. Ölecek, leş olacak, böceklere yem olacak, kabir azabı çekecek, sonra diriltilip kıyamet sıkıntılarını çekecektir. Cehennemde sonsuz yanmak korkusu içinde yaşayan kimseye tekebbür mü yakışır, tevazu mu?

İnsanların yegane yaratıcısı, yetiştiricisi, her an tehlikelerden koruyucusu olan ve kıyamette hesaba çekecek, sonsuz azab yapacak olan, sonsuz kuvvet, kudret sahibi, benzeri, ortağı olmayan tek hakim ve kadir olan Allahü teâlâ: (Tekebbür edenleri sevmem, tevazu edenleri severim.) buyuruyor. (Berika)

Hadis-i şerifte de buyuruldu ki: (Allahü teâlâ, tevazu üzere olmamı bana emreyledi. Hiçbir kimseye tekebbür etmeyiniz!) [Ebu Dâvud]

Aciz, elinden hiçbir şey gelmeyen, zavallı insana bunlardan hangisini yapmak yakışır? Aklı başında olan kendini ve Rabbini tanıyan kimse, hiç tekebbür edebilir mi? İnsan, aşağılığını, acizliğini, Rabbine karşı her an izhar etmek mecburiyetindedir. Bunun için her an, her yerde aczini göstermesi, tevazu üzere bulunması gerekir.

Ebu Süleyman Darani hazretleri buyuruyor ki: (Bütün insanlar, beni olduğumdan daha aşağılamak, hakaret etmek isteseler, bunu yapamazlar. Çünkü, herkesin hakaret derecelerinden daha aşağı olduğumu bilirim.) [İslâm Ahlâkı]

Amr bin Şeybe hazretleri anlatır:

"Mekkede Safa ile Merve arasında bulunuyorduk. Bir adamın katır üzerinde geldiğini, etrafındaki hizmetçilerin herkese karşı sert davrandıklarını, adamın heybet ve ihtişam içinde olduğunu gördük. Aradan yıllar geçti, deve üzerinde Bağdata girdim. Orada başı açık, yalınayak, uzun saçlı pejmürde bir adam gördüm. Tanıyacak gibi oldum. Adam, kendine dikkatle bakışımın sebebini sordu. (Seni birine benzetiyorum) dedim ve kime benzettiğimi anlattım. Adam da, (İşte o gördüğün benim. Tevazu gösterilmesi gereken yerde kibirlendim. Şimdi ise bu hâle düştüm) dedi."

Ayakkabıcının Korkusu

Bir başka menkıbe de şöyle:

Abidin biri ibâdet etmek üzere dağa çıkar. Bir gece rüyasında "Falan ayakkabıcıya git! Senin için duâ etsin" denir. Abid dağdan iner, adamı bulur, ne iş yaptığını sorar. Adam, gündüzleri oruç tutup, ayakkabı işlerinde çalıştığını, kazandığı para ile ailesini geçindirdikten sonra fazlasını tasadduk ettiğini söyler. Abid, adamın güzel bir iş yaptığını ve fakat kendisinin dağda sırf ibâdetle meşgul olmasını daha iyi bulur ve tekrar ibâdetine döner. Yine gece rüyasında, (Ayakkabıcıya git ve ona, "Bu yüzündeki sararmanın sebebi nedir?" diye sor) denir. Abid gider ayakkabıcıya bunu sorar. Ayakkabıcı, "Kimi görürsem, bu kurtulacak da, ben helak olacağım der ve kendimden korkarım. Yüzümün sararması bundandır." der. İşte o zaman abid, ayakkabıcının bu korku ile tevazu ile üstünlük kazandığını anlar. [Berika]

Akıl başında olan, kendini ve Rabbini tanıyan insan, aşağılığını, acizliğini, Rabbine karşı her an izhar etmek mecburiyetindedir. Bunun için, her an, her yerde aczini göstermesi, tevazu üzere bulunması gerekir. Çünkü (Kibir her iyiliğe manidir, tevazu, her iyiliğin anahtarıdır) buyurulmuştur.

geri    islamahlakı    ileri