HAŞİYE Şu yirminci Pencerenin hakikati, bir zaman Arabî bir surette şöyle kalbe gelmişti:

[Işığın parıldaması Senin tenvirinden ve teşhirindendir. Zamanın dalgalanması Senin tasrifin ve tavzifindendir. Sen her noksandan münezzehsin; ne büyüktür saltanatın!

Nehirlerin fışkırması Senin tedhirin ve teshirindendir. Taşların tezyinatı Senin tedbirin ve tasvirindendir. Sen her noksandan münezzehsin; ne bedîdir Senin hikmetin!

Çiçeklerin tebessümü Senin tezyinin ve tahsinindendir. Meyvelerin süslenmesi Senin in'âmın ve ikramındandır. Sen her noksandan münezzehsin; ne güzeldir Senin san'atın!

Kuşların cıvıldaşması Senin intakın ve terfikindendir. Damlaların şıpıltısı Senin inzâlin ve fazlındandır. Sen her noksandan münezzehsin; ne geniştir Senin rahmetin!

Ayların seyeranı Senin takdirin ve tedbirinle, Senin tedvirin ve tenvirinledir. Sen her noksandan münezzehsin; ne münevverdir burhânın, ne bâhirdir saltanatın!]