HAŞİYE 1 Evet, o mütecavizlerden birisi dehalet etti, ölümden kurtuldu; diğeri bir sene azap çekti, hem öldü.

 

HAŞİYE 2 Feyzi'nin ve Salâhaddin'in asker olması dolayısıyla Üstad hafif tebessüm ederek, "Sizi onlar alamazlar. Vazifeniz var, dâvet ediliyorsunuz. Çünkü lisanla olmasa da hal ve etvarınız o vazifeyi görecektir" dedi. Hakikaten Salâhaddin asker olduğunda, mübarek Ramazan'da İzmit'in Tavşan Tepesinde, havanın müsaadesizliğine rağmen yine cemaatle teravih namazı kıldırması ve Alayın Hadımköyüne kalkması, Ramazan'ın 27, 28, 29 uncu günlerine tesadüf etmesi dolayısıyla oruç ve namazını vapurda, Kadir Gecesini de Hadımköyünde istasyon rampasında, yağmurlu soğuk bir havada müşkilâtla bulunduğu su ile abdest alıp, sandık kapağı üstünde kılması ve geceyi yük vagonları içinde acı bir vaziyette şükürlerle geçirmesi, sair neferattaki hiss-i diyaneti heyecana getiriyordu, bir ders hükmüne geçerdi. Ve Balaban Köyünde bayram namazından evvel askerî ve sivil eşhasa, köy camiinde namaz hakkında Dördüncü Sözü aynen okuması ve Risale-i Nur'la vaazda bulunması; kardeşim Feyzi dahi aynen bulunduğu kıt'ada daha tesirli bir tarzda, manevî lisan-ı hal ve kal ile ders vermesi, bilfiil Üstadının nutkunu tasdik eder. 27, 28, 29 tarihi, mübarek günlerin en meşakkatlisi idi. Türkiye'de 1359'da 27, 28, 29 kur'aları askere alınmıştı. Bu tevafuk dahi, keramete bir letafet katar.

Salâhaddin

 

HAŞİYE 3  Evet, Üstadım bana Mucizât-ı Ahmediyeyi, kardeşim Hüsrev tarzında yazdırıyordu. Ben-yani Feyzi-bir parça tembellik ettim. Birden, 28'lilerle askere istenildim. Yine Üstadım dedi: "Mucizat-ı Ahmediye'yi yaz; seni şimdi vermeyeceğim." Başladım. O emir bir hafta geri kaldı. Tekrar bir ârıza ile yazı noksan kaldı. Tekrar askere çağırıldım. Yine Üstadım, "Git, yaz" dedi. Ciddî çalışmaya başladım. Fevkalme'mul, ikinci defa emir geri kaldı. Bir hafta sonra, tekrar bir mazerete binaen yazıyı bıraktım. Üstadım dedi: " Senin şimdi vazifen Risale-i Nur notasında askerliktedir." Birden bir emir geldi, bir şefkat tokadı yiyip vazifeme gönderildim. Cenab-ı Hakka şükür, Risale-i Nur'a çalıştım ve çalıştırıldım. Üstadımız bize söylediği gibi, altı yedi ay sonra terhis edilip Üstadımıza kavuştum. İnşaallah bu kabahatim de affolmuştur. Hem Risale-i Nur'u, hem bizi hizmet-i Kur'aniyede sebkat eden Hüsrev ve Rüştü ve Sabri gibi kardeşlerimi şefi' tutarak bu kusurumun afvını Üstadımdan istedim. Ben itiraf ediyorum, tembelliğimin neticesi olarak bir şefkat tokadı yedim.

Feyzi