b42.gif (1872 bytes)

Kastamonu Lahikası'ndan

Size Risaletü'n-Nur'un kerametinin bu havalide zuhur eden çok tereşşuhatından bir iki hadise beyan ediyorum.

Birisi: Hatip Mehmed (rahmetullahi aleyh) namında ciddî bir ihtiyar talebe, İhtiyarlar Risalesini yazıyordu. Tâ On Birinci Ricanın âhirlerinde ve merhum Abdurrahman'ın vefatının tam mukabilinde kalemi, Lâ ilâhe illâ Hû yazıp ve lisanı dahi Lâ ilâhe illâllah diyerek hüsn-ü hâtimenin hâtemiyle sahife-i hayatını mühürleyip, Risaletü'n-Nur talebelerinin imanla kabre gireceklerine dair olan işarî beşaret-i Kur'âniyeyi vefatıyla imza etmiş. Rahmetullahi aleyhi rahmeten vâsiaten.

İkincisi: Sizin telifiniz olan Fihristenin tashihinde, bir müstensihin noksan bıraktığı bir sayfayı, Tahsin'e dedim: "Yaz" O da yazmaya başladı. Sim siyah bir mürekkepten ve temiz kalemle birden yazdığınız ikinci cilt fihristenin makbuliyetine hüccet olarak o siyah mürekkep güzel bir kırmızı suretini aldı. Tâ yarım sayfa kadar bu garip hadiseye taaccüp edip bakarken, o mürekkep sim siyaha döndü. Sayfanın öteki yarısı, aynı kalem, aynı hokka tam siyah yazıldı. Bir zaman Barla'da, bağlardaki köşkte, Şamlı Mes'ud ve Süleyman'ın müşahedesiyle aynı hadiseyi başka şekilde gördük. Şöyle ki:

Ben, sevmediğim için siyah bir mürekkebi kısmen döktüm. Birden, mütebakisi, çok beğendiğim güzel bir kırmızıya tahavvül etti. Risaletü'n-Nur'un kâtiplerini şevklendirdi. Gözümüze silsile-i kerametin bir ucunu ve bir tereşşuhunu gösterdi.