![]() |
Sakın, sakın, dünya cereyanları, hususan siyaset cereyanları ve bilhassa harice bakan cereyanlar sizi tefrikaya atmasın. Karşınızda ittihad etmiş dalâlet fırkalarına karşı perişan etmesin
1 düstur-u Rahmânî yerine (el-iyazü
billâh)
2 düstur-u şeytanî hükmedip, melek gibi
bir hakikat kardeşine adâvet ve elhannâs gibi bir siyaset arkadaşına muhabbet ve
taraftarlıkla zulmüne rıza gösterip cinayetine mânen şerik eylemesin.
Evet, bu zamanda siyaset, kalbleri ifsad eder ve asabî ruhları azap içinde bırakır. Selâmet-i kalb ve istirahat-i ruh isteyen adam, siyaseti bırakmalı.
Evet, şimdi küre-i arzda herkes ya kalben, ya ruhen, ya aklen, ya bedenen gelen
musibetten hissedardır, azap çekiyor, perişandır. Bilhassa ehl-i dalâlet ve ehl-i
gaflet, rahmet-i umumiye-i İlâhiyeden ve hikmet-i tamme-i Sübhâniyeden habersiz
olduğundan, nev-i beşere rikkat-i cinsiye, alâkadarlık cihetiyle, kendi eleminden
başka nev-i beşerin şimdiki elîm ve dehşetli elemleriyle dahi müteellim olup azap
çekiyor. Çünkü, lüzumsuz ve mâlâyâni bir surette vazife-i hakikiyelerini ve elzem
işlerini bırakıp âfâkî ve siyasî boğuşmalara ve kâinatın hâdisâtına merakla
dinleyerek, karışarak ruhlarını sersem ve akıllarını geveze etmişler ve bilerek
kendi zararına fiilen rıza göstermek cihetinde, "Zarara razı olana şefkat
edilmez" mânâsındaki kaide-i esasiyesiyle şefkat hakkını ve
merhamet liyakatını kendilerinden selb etmişler. Onlara acınmayacak ve şefkat
edilmez. Ve lüzumsuz başlarına belâ getirirler.
Ben tahmin ediyorum ki, bütün küre-i arzın bu yangınında ve fırtınalarında selâmet-i kalbini ve istirahat-ı ruhunu muhafaza eden ve kurtaran yalnız hakikî ehl-i iman ve ehl-i tevekkül ve rızadır. Bunların içinde de en ziyade kendini kurtaranlar, Risale-i Nur'un dairesine sadakatle girenlerdir.
Çünkü bunlar, Risale-i Nur'dan aldıkları iman-ı tahkikî derslerinin nuruyla ve gözüyle, herşeyde rahmet-i İlâhiyenin izini, özünü, yüzünü görüp herşeyde kemâl-i hikmetini, cemâl-i adaletini müşahede ettiklerinden, kemâl-i teslimiyet ve rızayla, rububiyet-i İlâhiyenin icraatından olan musibetlere karşı teslimiyetle, gülerek karşılıyorlar, rıza gösteriyorlar. Ve merhamet-i İlâhiyeden daha ileri şefkatlerini sürmüyorlar ki, elem ve azap çeksinler.
İşte buna binaen, değil yalnız hayat-ı uhreviyenin, belki dünyadaki hayatın dahi saadet ve lezzetini isteyenler, hadsiz tecrübeleriyle, Risale-i Nur'un imanî ve Kur'ânî derslerinde bulabilirler ve buluyorlar.