1 Bu risale Üçüncü Şua'dır. bkz. s. 865-872.
2 Bu risale için bkz. s. 942-947.
3 Bu mektup için bkz. s. 2103-2104.
4 Bu mektup için bkz. s. 2203-2204.
5 Bu mektup için bkz. s. 2211-2212.
6 Bu Önsöz için bkz. s. 2111-2117.
7 Bu kısım için bkz. s. 1148-1150; mektubun sonuna kadar.
8 Bu risale için bkz. s. 3-4.
9 Bu risale için bkz. s. 4-5.
10 Bu risale için bkz. s. 5-6.
11 Bu risale için bkz. s. 6-7.
12 Bu risale için bkz. s. 7-8.
13 Bu risale için bkz. s. 8-10.
14 Bu risale için bkz. s. 10-12.
15 Bu risale için bkz. s. 12-15.
16 Bu kısım için bkz. s. 50.
17 Bu kısım için bkz. s. 55-56.
18 Bu kısım için bkz. s. 56-57.
19 Bu kısım için bkz. s. 57-58.
20 Bu kısım için bkz. s. 58-59.
21 Bu kısım için bkz. s. 59; ikinci sütun.
22 Bu kısım için bkz. s. 60; birinci sütun.
23 Bu kısım için bkz. s. 60.
24 Bu kısım için bkz. s. 65-66.
25 Bu kısım için bkz. s. 77-78; İkinci makam hariç.
26 Bu kısım için bkz. s. 80-82.
27 "[Yıldız] batıp gidince, İbrahim 'Ben batıp gidenleri sevmem' dedi." En'âm Sûresi, 6:76.
28 Bu kısım için bkz. s. 82-84.
29 Bu kısım için bkz. s. 84.
30 Bu kısım için bkz. s. 85.
31 Bu söz için bkz. s. 132-142.
32 Bu kısım için bkz. s. 156-160.
33 Bu kısım için bkz. s. 183-185.
34 Bu kısım için bkz. s. 976-977.
35 Bu kısım için bkz. s. 208-210; Hâtimedeki Beşinci Fıkra'ya kadar.
36 Bu kısım için bkz. s. 241-246.
37 Bu kısım için bkz. s. 288-291; Mühim Bir Sual'e kadar.
38 Bu risale için bkz. s. 579-580.
39 Bu kısım için bkz. s. 643-646.
40 Bu risale için bkz. s. 687-689; birinci sütün ikinci paragrafın sonuna kadar.
41 Bu kısım için bkz. s. 349-350; ikinci sütunun sonu.
42 Bu kısım için bkz. s. 359-361; "Salisen" diye başlayan bölümden mektubun sonuna kadar.
43 Bu kısım için bkz. s. 544-545.
* Evet iman, bu dünyada dahi cennet lezaizini mânen verebilir. Yüzer lezzetli ışıklarından bu tek faydasına bak. Nasıl ki, senin gayet sevdiğin bir zâtı bir tehlikede ölüyorken gördüğün dakikasında, Hekim-i Lokman ve Hızır gibi bir doktor geldi, birden dirildi. Ne kadar sevinç hissediyorsun. Öyle de, sen, sevdiğin ve alâkadar olduğun ölmüşlerin adedince sevinçleri, sürurları iman veriyor. Çünkü, mâzi mezaristanında milyonlarca sence mahbup zâtlar; mahvdan ve ölümden, birden iman nuruyla senin karşında diriliyorlar. "Biz ölmemişiz ve ölmeyeceğiz" deyip hayat buluyorlar. O hadsiz firaklardan gelen hadsiz elemler yerine, visâl ve hayat bulmalarından nihayetsiz lezzetler ve sevinçler, iman noktasından bu dünyada dahi geldiğini gösteriyor ki, "İman öyle bir çekirdektir ki, ehl-i imana Cenneti bütün lezaiz ve mehâsiniyle sümbül veriyor ve verecektir."