iyeceği - Yiyeceği - Ev Döşemesi

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) elbisesinin temiz ve tertipli olmasına önem verirdi. Giyiminde titizdi; elbisesini korur, dağınıklıktan hoşlanmazdı. Bu münasebetle bir elbisenin kumaş olarak sağlam kalma süresi ne ise o süreyi tabiî akışı içinde tamamlardı. Yeni bir elbise giydiğinde Allah’a hamdeder, elbisenin hayra vesile olmasını diler, elbisenin örttüğü organların şerrinden de O’na sığınırdı.

Hz. Peygamber (s.a.s.) “Rengi hafif bozuldu, boyasını hafif attı” diye herhangi bir elbiseyi giymemezlik etmezdi. Alacalı, desenli, göze batan çiğ renkte elbiseler giymekten kaçınırdı. Demek ki, estetiğe önem veriyordu.

Elbisesiyle övünmez, bu konuda lüks ve israfa kaçmazdı. Çünkü ona göre elbise “Sıcaktan, soğuktan korunmaya, insanlarla ülfete, toplum içine girmeye ve hizmete vasıta” idi.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in giyecekle ilgili tutumunu: “Temizlik, tertiplilik, estetiği gözetme, kendine yakıştırma, sadelik ve ihtiyacı karşılama” olarak özetleyebiliriz. Bu sebeple gerektiğinde O, ibrişimden, yünden, pamuktan, hatta keçi kılından dokunmuş elbiseyi giyer ve tevazu göstererek: “Ben âciz bir kulum” buyururlardı. [1]

Hz. Peygamber (s.a.s.) özel hayatında ihtiyari fakrı tercih etmiş, daha ziyade Hz. Aişe’nin odasında ashabtan gelen hediyelerin çoğunu yoksullara ve Suffe talebelerine aktarmıştır. Bununla beraber O, Müslümanlara meşru olduğunu göstermek ve beslenmenin önemini vurgulamak için çeşitli gıdalardan yemiştir. Meselâ tavuk eti, bazı kuş etleri, koyun etinden hazırlanmış kebap, kurutulmuş et (bir çeşit pastırma), süt, bal, peynir bunlardan bazılarıdır. Yiyecekleri arasında zeytin yağı, sirke, kabak, tirit, kavrulmuş un ve helvaya da rastlıyoruz. Her gün aynı gıdayı değil de mümkünse farklı gıdalar almayı tercih etmiş; yemeklere zaman zaman biber, zencefil, tarçın gibi baharat çeşitlerini serpmiştir. Onun sofrasında daima baş köşede olan iki yiyecek maddesinden biri arpa ekmeği, diğeri de ise hurma idi. Bazen uzun süre bunlarla yetindiği olurdu.

Peygamberimiz (s.a.s.) yemekten önce ellerini, yemekten sonra hem ellerini hem de ağzını yıkardı. Yemeğe besmele ile başlar, bitirdiğinde elhamdülillah derdi, sofrada çöpe atılacak herhangi bir yemek ya da ekmek artığına müsaade etmezdi. Yemek devam ederken müsaade almaksızın herkesten önce kalkılmasını doğru bulmazdı. Karnını tıka-basa doldurmaz, bir yemeği beğenmemezlik etmezdi; arzu ederse yer, etmezse yemezdi; vakti müsaitse davete icabet ederdi. Suyu, dibi görülen kaptan içerdi. Bal şerbetini ve nebiz denilen bir çeşit hurma ve üzüm kompostosunun tazesini severdi.[2]

Peygamberimiz (s.a.s.) örfte mevcut olan sedir, divan, yatak, yorgan, ihram, ibrik, leğen ve bunun gibi ev eşyası kullanmış, ama en pahalısı olsun diye özel bir arzu beslememiştir. Elbisesi konusunda belirttiğimiz gibi Peygamberimizin (s.a.s.) bu konudaki prensibi de “Sadelik, ihtiyacı giderme, tertiplilik ve temizlik”tir.  


[1] Bk. Tirmizi, Şemail, 12; Hüsâmeddin Nakşibendi, Şerh-i Şemail, 76 vd; İbn Sa'd, Tabakât, I, 391-398, 449 vd.d,

[2] Bk. Tirmizi, Şemail, 15-16; H.Nakşibendi, a.g.e., 146.