ocuk Sevgisi Çocuklara Şefkati

Hz. Aişe (r.a.)’nin anlattığına göre, bir defasında bedevîlerden bir grup Rasûlullâh (s.a.s.)’ın huzuruna gelmişlerdi. Bunlar bir münasebetle: “Sizler çocuklarınızı öper sever misiniz?” dediler. Sahâbiler: “Evet!” cevabını verdiler. Bedevîler: “Fakat Allah’a yemin ederiz ki, bizler öpüp okşamayız” dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.s.):

“ Eğer Allah sizin gönüllerinizden rahmet ve şefkati çekip çıkarmışsa ben ne yapabilirim?” buyurdu.[1]

Hz. Enes (r.a.) diyor ki: “Rasûlullâh (s.a.s.) biz çocukların arasına karışır ve (güler yüzle bize şaka yapar)dı.”[2]

“Çocukları hakkıyla sevmeyi, onlarla ilgilenmeyi, onları çeşitli tehlikeler karşısında korumayı cehennemden kurtuluşa vesile sayan” Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in çoluk çocuğuna düşkünlüğünü Enes b. Mâlik (r.a) şöyle nakleder: “Ben Rasûlullâh  (s.a.s.)  kadar  çoluk çocuğuna,  aile fertlerine, eli altındakilere merhameti olan hiçbir kimse görmedim. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in oğlu İbrahim, Medine’nin yüksek taraflarındaki köylerin birinde süt annesinin yanında bulunuyordu. Hz. Peygamber (s.a.s.) -biz de beraberinde olduğumuz hâlde- onun yanına giderdi. Bir defasında Hz. Peygamber (s.a.s.) o eve gitmişti ki, ev o sırada duman içindeydi. Çünkü İbrahim’in süt babası bir demirciydi. Peygamberimiz (s.a.s.), İbrahim’i kucağına alır, onu öper, sonra da geri dönerdi.”[3]

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) özellikle yetim ve yoksul çocuklarla yakından ilgilenir, kız çocukları arasında hizmetçi ve işçi gibi çalışmak mecburiyetinde kalanlara da merhametle davranır, onların her istediğini dinler, her ihtiyacını gidermeye çalışırdı. Nakledeceğimiz şu hâdise bu açıdan enteresandır:

Hz. Muhammed (s.a.s.)’in cebinde on lirası (on dirhem) vardı. Dört lirasına elbiseciden bir gömlek aldı. Dışarıya çıkınca yoksul bir Medineli: “Ey Allah’ın Rasûlu, o gömleğe çok ihtiyacım var, onu bana verir misin?” dedi. Peygamberimiz (s.a.s.), gömleği yoksula verdi. Elbiseci dükkânına tekrar girdi, geri kalan paranın dört lirasına kendisi için bir gömlek satın aldı.

Dışarıya çıkınca küçük bir kızın ağladığını gördü. Hemen yaklaşıp sebebini sordu. Bir evde hizmetçilik yapan bu küçük kız: “Ev sahibim bana un almak için iki lira vermişti, onu kaybettim, onun için ağlıyorum” dedi.

Peygamberimiz (s.a.s.) son kalan iki lirayı da bu kızcağıza verdi. Fakat küçük kız ağlamaya devam ediyordu. Peygamberimiz (s.a.s.) tekrar sordu: “Kaybettiğin iki liraya yeniden kavuştun, hâlâ niçin ağlıyorsun?”

Kız: “Eve geç kaldım, beni dövmelerinden korkuyorum!” cevabını verdi.

Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.s.), küçük kızın elinden tuttu: “Korkma yavrum, gel benimle!” dedi. Onu eve kadar götürdü, önce selâm verdi. Ancak üçüncü selâmında kapı açıldı. Peygamberimiz: “İlk selâmımı duymadınız mı?” deyince “Duyduk ama selâmınızın artmasını ve sesinizi daha çok duymayı arzu ettik. Sana canımız feda ey Allah’ın Rasûlü, buraya kadar niye zahmet ettiniz?” dediler. Peygamberimiz (s.a.s.): “Şu kızcağız, geç kaldım diye dövülmekten korkuyordu da bunu size kadar getirdim.” cevabını verdi. Ev sahibi: “Ey Allah’ın Rasûlü, sizin evimize gelmenize sebep olduğu için bu hizmetçi kızı (cariyeyi) âzâd ediyorum. Artık hürdür” deyince, Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Allah’ın bana verdiği on lira ne kadar bereketli imiş! Allah onunla peygamberine ve Medineli bir yoksula birer gömlek giydirdi, bir kız çocuğunu da sevindirdi, hürriyetinin bağışlanmasına vesile oldu! Şüphesiz bize sonsuz gücüyle rızık veren O’dur.”[4]


[1] Müslim, Fedâil, 64 (M. Sofuoğlu tercümesi, VII, 197):

[2] Tecrid, XII, 152/2003; Hz. Peygamber (s.a.s.) çocuklara selâm verirdi. Bk. îbn Sa’d, Tabakat, I, 382.

[3] Müslim, Fedâil, 62 ( VII, 196).

[4] İbn Kesir, a.g.e., 78.