KALINBARSAK KANSERİ
Kalınbarsak
kanseri en sık görülen kanser türlerinden biridir. Gelişmiş ülkelerde ve ülkemizde
meme kanseri, akciğer kanseri ve bu kanser türü kanserden ölüm nedenleri arasında
üst sıralarda yeralır. Kalınbarsak kanseri erken dönemde tanındığında tedavisi
nispeten mümkün olan bir kanser türü olduğundan belirtilerin ve erken tanı yöntemlerinin
bireyler tarafından bilinmesi önemlidir.
Kimlerde daha sık görülür?
Kalınbarsak
kanseri her yaşta görülebilmesine karşın hastaların %90'ından fazlası 40 yaş ve
üzerindedirler. Bu yaştan itibaren her 10 yılda bir risk yaklaşık iki katına çıkar.
Yakın aile bireylerinde kalınbarsak kanseri ve/veya kalınbarsak polibi öyküsü
bulunması, kişinin kendisinde ülseratif kolit hastalığı olması da bu kanser türünün
ortaya çıkma riskini artırır. Kalınbarsaklarında polip tanısı konmuş kişiler de
risk altındadır.
Son
zamanlarda bazı ailelerde nesilden nesile aktarılan ve bu aile bireylerinde özellikle
kadınlarda kalınbarsak kanseri, meme kanseri ve uterus (rahim) kanseri riskini
artıran bir gen saptanmıştır.
Nasıl başlar?
Kalınbarsak
kanserlerinin selim tabiatlı polipler (polip "et parçası" şeklinde
tarif edilebilecek iyi huylu oluşumlara verilen tıbbi isimdir) şeklinde başladığı,
daha sonra bu poliplerin kanserleştiği görüşü benimsenmiştir. Kalınbarsak içduvarında
yeralan bu polipler zamanla büyüyüp kanserleşmektedirler. İşte kalınbarsak
kanserinin önlenmesi henüz kanserleşmemiş bu poliplerin en erken dönemde tanınması
ve bunların cerrahi yöntemlerle çıkarılmasıyla mümkün olabilmektedir.
Nasıl belirti verir?
Kalınbarsak
kanserinin en sık görülen belirtileri rektal (makattan gelen) kanama ve dışkılama
alışkanlıklarının değişmesidir. Bu değişiklikler kabızlık veya ishal şeklinde olabilir.
Elbette kabızlık veya ishal şikayeti yaşayanlarınn ancak çok ufak bir kısmında
kalınbarsak kanseri mevcuttur, ancak aniden başlayan ve devam eden şikayetlerde
özellikle ileri yaşlarda olanların doktora başvurmaları önemlidir.
Hemoroid
(basur) oldukça sık görülen ve rektal kanamaya yolaçan bir hastalıktır. Bu
hastalığın kanserleşme özelliği olmamakla birlikte rektal kanama şikayeti
olanlarda muayenede hemoroid saptanması, kanamanın buna bağlanmasına ve bu yüzden
kanser olgularının atlanmasına neden olabilmektedir. Bu yüzden rektal kanaması
olan kişilerde hemoroid tanısı konmuş olsa da beraberinde kalınbarsak kanseri
de bulunmadığından emin olmak için gerekli ileri tetkikler yapılmalıdır.
Hastalığın
ilerlemiş dönemlerinde karın ağrısı, karında kitle ve kilo kaybı gibi
belirtiler de olaya katılır.
Ne
yazık ki hastalığın erken döneminde varolan polipler ve kanserin erken aşamaları
genellikle belirti vermemektedir. Bu yüzden 40 yaşından itibaren yapılan
check-up incelemelerinde henüz kanserleşmemiş polipleri ya da kanserin erken aşamalarını
yakalamaya yönelik incelemeler de dahil edilmelidir. Bu incelemeler rektal
muayene ve dışkıda gizli kan testidir. Rektal muayene (doktorun makattan
parmakla yaptığı muayene) kalınbarsak poliplerinin %80 ve daha fazlasını
yakalayabilir, zira polip ve dolayısıyla kanser en sık rektum adı verilen kalınbarsağın
son kısmında yeralır. Dışkıda gizli kan da hiçbir belirti vermeyen ancak sinsi
sinsi kanama yapan poliplerin tanınmasında oldukça faydalı bir tanı yöntemidir.
Son zamanlarda sigmoidoskopi adlı incelemenin de rutin check-up muayeneleri
arasında yeralması gerektiği, bu konuda branşlaşan doktorlar tarafından
bildirilmektedir. Sigmoidoskopi adı verilen özel incelemede özel bir alet
makattan rektum bölgesine yerleştirilir ve ışık kaynağı yardımıyla bu bölge ayrıntılı
olarak incelenir. İnceleme esnasında şüpheli bölgelerden biyopsi alma imkanı da
mevcuttur.
Kalınbarsak kanserinin tedavisi varmıdır?
Kalınbarsak
kanserinin birincil tedavisi cerrahidir. Özellikle ilerlemiş kanser olgularında
bu tedaviye ek olarak kemoterapi ve/veya radyoterapi de uygulanmaktadır.
Erken
dönemde yakalanan kanserlerde iyileşme oranı %80-90 arasındadır. Ancak ileri
evrelerde bu oran %50'nin altına düşmektedir.
Kanser
cerrahisi tekniğinin ilerlemesi sayesinde bu ameliyatlarda kolostomi yapılma
oranı gidertek azalmaktadır. Kolostomi, dışkılamanın karına açılan bir delik
yardımıyla sağlanması yöntemidir ve özellikle kalıcı kolostomiler kişide önemli
ruhsal belirtilere yolaçabilmektedir.
Kalınbarsak kanseri önlenebilir mi?
Kanserin
ortaya çıkmasının önlenmesi için selim polipleri olan hastalarda endoskopik yöntemlerle
bu poliplerin çıkarılması gerekmektedir. Bunun için de polip şüphesi olan
bireylere gerekli ileri incelemeler yapılmalıdır.
Tam
olarak kanıtlanmamış olmasına karşın lifli besinlerle ve düşük yağ oranı olan gıdalarla
beslenen kişilerde kalınbarsak kanseri daha ender görülmektedir.
Erken
tanının gerçekleşebilmesi için her bireyin bu hastalığın belirtilerine karşı
duyarlı olması ve gerekli durumlarda doktora başvurmayı ihmal etmemesi gerekir.
Kişinin hiçbir şikayeti olmasa da rutin yıllık check-up'lar ihmal
edilmemelidir.