OSTEOPOROZ (KEMİK ERİMESİ)
Menopoz insan hayatında önemli değişkliklerin meydana gelmesine
neden olur. Hem ruhsal hem de fiziksel bu değişiklikler temel olarak vücutta
yumurtalıklardan salgılanan östrojenin azalması nedeniyle ortaya çıkar. Menopozla
birlikte özellikle aşağıda anlatılacak olan risk faktörleri olanlarda kemik
dokusu da kısa zamanda kalitesinden ödün vermeye başlayabilir. Menopozda olan
kadınlar yaşamlarının geri kalan kısımlarında osteoporoza bağlı %50'lik bir
kemik kırığı riski ile karşı karşıyadırlar.
Osteoporoz insan ömrünün giderek uzamasıyla birlikte ülkemizde
de önemli bir sorun haline gelmiştir.
Osteoporoz nedir?
Osteoporoz, ya da daha çok bilinen adıyla "kemik
erimesi", kemiğin mineral içeriğinin azalması nedeniyle dayanıklığının
azalması, yani kalitesinin düşmesidir. Vücutta kortikal kemik ve trabeküler
kemik olmak üzere iki ayrı kemik türü vardır. Kortikal kemik tüm vücut
kemiklerinin %80'ini oluştururken, trabeküler kemik, bir arıpeteği yapısında
olan ve yüzey alanı daha geniş bir kemik türüdür. Trabeküler kemik omurgalarda
ve uzun kemiklerin uç kısımlarında yeralır ve osteoporoza bağlı kırıklara en
hassas bölgeler de buralarıdır. Kemikler sürekli olarak yapım-yıkım olaylarının
ardarda devam etmesiyle yenilenen canlı dokulardır. Trabeküler kemiğin yapım-yıkım
hızının kortikal kemiğe göre 4-8 kat daha hızlı olması bu kemikleri kırıklara
daha hassas hale getirmektedir.
Kadınlarda 40 yaşına kadar yapım-yıkım olayı dengeli bir şekilde
devam ederken, bu yaştan itibaren yıllık %0.5'lik bir oranda geri dönüşümsüz
bir kemik kaybı olur. Bu, özellikle menopozdan itibaren daha da hızlanır ve
menopozda olan bir kadın her yıl trabeküler kemiklerinin %5'ini ve tüm vücut
kemik dokusunun %1-1.5'luk bir kısmını kaybeder. Bu kayıpılar 10-15 yıllık hızlı
bir dönemden sonra oldukça azalır. İşte bu aşamaya kadar kaybedilen kemik
dokusu miktarı kadının ileride kemik kırığıyla karşılaşıp karşılaşmayacağını
belirleyen en önemli etkenlerden biridir. Zira bu süre içerisinde trabeküler
kemiğin %50'si kortikal kemiğin ise %30'u kadar bir miktarı kaybedilmiş
olabilir.
Osteoporoz hangi kemikleri etkiler?
Osteoporoz en sık vücudun yükünü taşıyan ve trabeküler yapıda
olan omurları etkiler. Tüm osteoporoz olgularının %47'si omurlarda, %20'si kalçada
(uyluk kemiğinin baş kısmında), %13'ü bileklerde ve %20'si diğer kemiklerde görülür.
Bunun sonucunda özellikle ileri yaşlarda omurlardaki çökme kırıklarına
bağlı olarak boyda kısalma olabileceği gibi (bir kadının ileri yaşlarda boyu
15-20 cm'ye kadar kısalabilir!), hafif düşmeler sonucunda ya da kendiliğinden,
başta kalçada olmak üzere diğer kemiklerde hayatı tehdid eden kırıklar meydana
gelebilir.
Osteoporoz kimlerde daha sık görülür?
Osteoporoz riski yaşla birlikte artar ve özellikle kadınlarda
erkeklere göre daha sık görülür. İnce kemik yapısı olanlarda, ailesinde ve özellikle
ailesindeki kadınlardan birinde kemik kırığı öyküsü ya da boyunda kısalma öyküsü
bulunan kadınlarda, 45 yaşından önce kendiliğinden ya da ameliyatla yumurtalıkların
alınması neticesinde menopoza giren kadınlarda, uzun süreli adet görememe şeklinde
adet düzensizliği olan kadınlarda, gıdalarının kalsiyum içeriği az olan kadınlarda
(en önemli kalsiyum kaynakları süt ve süt ürünleridir), yaşamlarında egzersize
yer vermeyen, sigara içen, aşırı alkol kullanan kadınlarda, kortizon ve diğer
bazı ilaçları kullanmak zorunda olanlarda ve başta hipertiroidi (tiroid
hormonlarının yüksek olması) olmak üzere çeşitli hormonal hastalıklarda osteoporoz
riski artmıştır.
70 yaşın üzerinde olan kadınların %21'inde hiçbir belirti olmasa
da radyolojik olarak kırık yönünde değişiklikler gözlenir. Kalça kemiği kırıklarının
riski menopozdan 10-15 yıl sonra artmaya başlar ve 90 yaşında bir kadının kalça
kemiği geçirmiş olma olasılığı %20'dir. Bu kalça kırıklarının yaklaşık %15'i
ilk üç ayda ölümle sonuçlanacak kadar ağırdır. Özellikle kalça kırıkları %50
kadında sakatlıkla sonuçlanır.
Osteoporoz tanısı nasıl konur?
Klasik radyolojik yöntemlerle (düz röntgen filmleriyle)
osteoporoz tanısı koymak hatalıdır. Bunun yerine DEXA adı verilen özel yöntemle
ve kemik tomografisi yöntemiyle vücudun en hassas kemikleri olan uyluk başı bölgesi,
omurlar ve kol kemiklerinin incelemesi yapılır ve hassas bir şekilde tanı
konabilir. Raporda "normal", "osteopeni" (osteoporoz başlangıcı),
"osteoporoz" ve "ileri derecede osteoporoz" olmak üzere
farklı ifadeler kullanılabilir.
Hiç bir şikayeti olmayan kadınlarda bile menopoza girdiklerinde
bir kez ve daha sonra beşer yıllık aralıklarla kemik ölçümü önerilmektedir.
Osteoporoz nasıl tedavi edilir?
Başlamış bir osteoporoz süreci sonucu kaybedilen kemiği yerine
geri getirmek zordur. Ancak süreç bazı tedavilerle büyük oranda durdurulabilir.
Bunun sonucunda ileri derecede osteoporoz olguları hariç, kırık oluşma riski de
önemli derecede azalmış olur.
Östrojen tedavisinin süreci yavaşlattığı artık kesinlikle kanıtlanmıştır.
Östrojen tedavisi alanlarda kol ve kalça kırıklarında %50-60 oranında azalma,
beraberinde kalsiyum alımı da sağlandığında (kalsiyumdan zengin gıdalar alınması
ve gerekli durumlarda ilaç şeklinde kalsiyum tedavisi) omurga kemiği kırıklarında
%80'lik bir azalma beklenebilir. Bu, özellikle en az 5 yıllık bir tedavi sonrası
etkili olur.
Östrojen tedavisinin etkili olabilmesi için tedavi devam
etmelidir. Tedavi bırakıldığında osteoporoz süreci tedaviden önceki eski hızıyla
devam eder. Progesteron tedavisi de kalsiyum metabolizması üzerindeki olumlu
etkileriyle osteoporozun önlenmesine katkıda bulunur.
Kalsiyum emilimi yaşla birlikte azalır ve özellikle menopoz
sonrası azalma daha belirgin olur. Kalsiyum dengesinin sağlanması osteoporoz
engellenmesinde en önemli basamaklardan biridir. Ancak östrojenin az olduğu
durumlarda kalsiyum ne kadar alınırsa alınsın etkili olmayabilir. Bu yüzden östrojen
tedavisine ek olarak vücuda gıdalarla ya da ilaç verilmesi yoluyla günlük 1000
gram kalsiyum girişinin sağlanması önemlidir.
Östrojen tedavisinin sakıncalı olduğu durumlarda ise kalsitonin
adlı ilaçtan faydalanılır.
İlaç tedavisi dışında osteoporozun önlenmesi ya da ilerlemesinin
durdurulması için yaşam tarzında da bazı değişiklikler yapılmalıdır. Günde en
az 30 dakika olmak üzere, haftada 3 kez vücudu zorlamayan sporlar yapılması
menopoz döneminde kemiğin mineral miktarını önemli ölçüde iyileştirir. Sigara
ve alkol bırakılmalıdır. Dengeli bir diyetle yeterli kalsiyum alınması için
gerekli değişiklikler yapılmalıdır.