Yeme Bozuklukları
Yemek
yeme dürtüsü ile ilgili bozukluklar, vücut ağırlığı takıntısı, vücudun şekli
ile ilgili olumsuz düşünceler ve beraberinde getirdiği duygulanım bozukluklarının
olduğu özel bir hastalık grubudur. Bu tür bozukluklar kişinin genel vücut sağlığını
etkileyecek kadar güçlü olan hastalıklardır. Anorexia Nervosa (Anoreksi),
Bulimia Nervosa (Bulimi) ve Sınıflandırılamayan Yeme Bozuklukları olarak
ana üç gruba ayrılırlar. Anoreksi yemek yemeyi tamamen durdurma, Bulimi aşırı
yemek yeme ve sonrasında bu yenilenleri çıkarma girişimleri olarak tarif
edilebilir. Sınıflandırılamayan yeme bozuklukları ise aşırı yemek yeme ancak
daha sonra bunu çıkarma girişiminde bulunmama, yemeği çiğnedikten sonra
yutmadan çıkarma ve diğer normaldışı yemek yeme alışkanlıkarıyla seyreden özel
bir yeme bozukluğu türüdür.
Yeme
bozuklukları toplumda %3-10 arası sıklıkta görülür.
Bulimia Nervosa
Anoreksiden
daha sık görülen bulimi adı verilen yeme bozukluğunda "tıkınırcasına"
ve "boğulurcasına" yemek yeme nöbetleri vardır. Bu nöbetlerde kişi
belli bir insanın yiyebileceği miktarın çok daha fazlasını çok daha kısa
zamanda yer. Kişi yemek yeme ihtiyacını ve doygunluğunu hissetmez ve
denetleyemez.
Bulimik
kişi bu kadar yemeği istemsiz bir şekilde yedikten sonra kilo alma kaygısına
kapılır ve bundan sakınmak için parmaklarını gırtlağına yerleştirerek kusma
refleksini başlatır ve midesindekileri boşaltır. Ya da laksatif (dışkıyı yumuşatan
ilaçlar), diüretik (sıvı kaybını sağlayan) ya da lavman (barsak boşaltıcı) ilaçlarıyla
bu gıdaları vücudundan uzaklaştırmaya çalışır. Bazı kişiler de yemek yeme nöbetleri
sonrasında uzun bir süre hiç yemek yememe ya da çok ağır egzersizler yapma gibi
yollara başvururlar.
Bulimi
özellikle kadınlarda ergenlik döneminin başlarında ortaya çıkar. Güzel görünmek
için diyet uygulayan genç kız bunu başaramadığında sıkıntıdan kurtulmak için
kontrolsüz bir şekilde yemek yer. Daha sonra da yukarıda anlatılan yollardan
birine başvurarak bu kalorilerden kurtulmaya çabalar. Buliminin en önemli özelliği
bu kontrolsüz yemek yeme ve çıkarma nöbetlerinin tekrarlayıcı ve kronik bir
hal almış olmasıdır.
Anorexia Nervosa
Anorekside
kişi yaşı ve boy uzunluğu için olağan sayılan en az kiloda olmaya çalışır,
ancak ne kadar kilo verirse versin normal kiloda olduğunu kabul etmez. Anoreksi
hastalığında kişi gıda alımını o kadar uzun bir süre durdurur ki, vücut ağırlığının
%20-50 kadarını kaybedebilir. Örnek olarak 60 kilogram olan bir kişi kısa bir sürede
30(!) kiloya düşebilir. Anoreksik olan kişi beklenenin altında bir vücut ağırlığında
olmasına karşın şişmanlamaktan aşırı korkar ve kendi vücut biçimini ve ağırlığını
algılamada bozukluk vardır. Kilosunun normal veya düşük olduğunu inkar eder.
Kendini kendi gözünde değerlendirirken vücut ağırlığı gerekenden çok daha önemli
bir yer tutar.
Yeme bozuklukları kimlerde daha sık görülür?
Genç
kızlar ve daha az oranda genç erkekler sıklıkla diyet yaparak hayal ettikleri
kişinin vücut yapısına kavuşmaya çalışırlar. Bu, erişkinliğe adım atma sürecinde
hemen herkesin yaşadığı normal bir durumdur. Ancak bazı risk faktörleri ve özellikle
de vücudun görünümü hakkındaki önyargılar güçlü olduğunda vücut imajı yaşamın
odak noktası olmaya başlar ve bu da yeme bozuklukları oluşmasına neden olur.
İstatistikler
yeme bozukluklarının genel olarak kadınlarda daha sık olduğunu göstermektedir.
Ancak erkeklerin yeme bozukluklarını daha etkili bir şekilde gizlemeyi başarabilmeleri
bu oranlara etki edebilir. Yeme bozukluğu olan kişilerde homoseksüellik, aseksüellik,
depresyon, anksiyete (kaygı), kişilik bozuklukları ya da uyuşturucu madde
kullanımı daha sık görülmektedir. Vejetaryenler, atletler ve ölümcül kronik
hastalığı (kanser gibi) olanlarda da yeme bozukluklarına daha sık rastlanır. Tüm
bu risk faktörleriyle yeme bozuklukları arasındaki neden-sonuç ilişkisi tam
olarak aydınlatılmış değildir. Altta yatan daha temel bir neden hem yeme
bozukluklarına hem de diğer bozukluklara yolaçıyor olabilir.
Kişilik
bozuklukluğu, yeme bozukluğu geliştirme açısından ciddi bir risk faktörüdür.
Yeme bozukluğuyla beraber olan kişilik bozuklukları arasında en önemlileri çekingen
tip, borderline tip ve narsistik tip kişilik bozukluklarıdır.
Çekingen tip kişilik bozukluğunda eleştirilmekten, beğenilmemekten ya da
reddedilmekten aşırı korku ve bu nedenle de toplumsal ilişkileri mümkün olduğunca
sınırlama söz konusudur. Bu kişiler yeni kişilerle tanışmaktan, kendilerine
yeni olan faaliyetlerde bulunmaktan, yeni yerlere gitmekten mümkün olduğunca kaçarlar.
Borderline tip kişilik bozukluğunun en temel özellikleri kişilerarası ilişkilerin
tutarsız olması, öfkelenme duygusunu kontrol edememe, kendine zarar verici
davranışlarda bulunma (aşırı sigara ve alkol kullanma, hızlı araba kullanma, tıkınırcasına
yemek yeme gibi), kendini tam olarak algılayamama, yineleyen intihar tehdidleri
ya da girişimleridir.
Narsistik tip kişilik bozukluğunun en temel özellikleri ise kendisini olduğundan
daha üstün ve önemli görme, özel ve eşi bulunmaz biri olduğuna inanma, toplumda
kayırılması gerektiği duygusunu taşıma ve bu yüzden kuralları çiğnemeye eğilim
gösterme, gereksiz hak iddia etme, başkalarının duygu ve ihtiyaçlarını tanıyamama,
küstah davranışlar sergilemedir
Yeme bozukluklarının diğer nedenleri
Kalıtsal
faktörler, yetiştirilme özellikleri, kültürel özellikler (toplumun kiloya bakış
açısı), biyolojik özellikler (beyin biyokimyasına ait özellikler) kişinin yeme
bozukluğu geliştirmesine önemli katkılarda bulunur. Son çalışmalarda A grubu
beta hemolitik streptokoklarla oluşan bademcik ve üst solunum yolu
enfeksiyonları ve Ebstein Barr virüsüne bağlı gelişen enfeksiyöz mononükleoz
ile yeme bozuklukları arasında bir ilişkiden bahsedilmektedir.
Yeme bozukluklarının sonuçları
Bulimik
olan kişiler normal kiloda oldukları sürece hayatı tehdid edici sonuçların
ortaya çıkma riski düşüktür. Ancak anoreksi ölümle sonuçlanabilen ciddi bir
durumdur.
Bulimik
yeme bozukluğunda diş problemleri, kullanılan ilaçlara bağlı olarak şişkinlik,
su tutulması ve vücutta ödemlere (şişlikler) sık rastlanır. Aşırı kusmaya bağlı
olarak sıvı ve elektrolit kayıpları, halsizlik, mide problemleri, yemek
borusunda aşırı kusmaya bağlı divertikül (fıtıklaşma) ve yara, aşırı ishale bağlı
rektumda (kalınbarsağın son kısmı) incelme sık görülür.
Anorekside
ise durum daha ciddidir ve ölüm riski %4-20 arasındadır. Ölüm, hastalığın
yarattığı fiziksel problemlere bağlı olabileceği gibi, beraberinde varolan
psikiyatrik bozukluklara bağlı intiharlar sonucunda da oluşabilir. Anoreksik kişilerde
kalp hastalıkları, aşırı derecede tansiyon düşüklüğü, kolesterol yükselmesi sık
görülür. Kalpte ritm düzensizlikleri ve kalp yetmezliği aşırı boyutlara vardığında
ölüme neden olabilir. Anoreksik hastalarda stres hormonlarınındaki artış, östrojen
hormonunun azalması ve tiroid hormonu salgısındaki bozukluklar amenore (adet görememe),
infertilite (kısırlık), osteoporoz (kemik erimesi) nedeni olabilir. Anoreksik
hastalar gebe kaldıklarında da artmış düşük riski, bebeklerinde gelişme geriliği
ve anomali riskinde artış ile karşı karşıya kalırlar.
Anoreksi
uzun süre devam etiğinde beyinde ve sinir sisteminin diğer kısımlarında kalıcı
hasarlara neden olabilir.
Yeme bozuklukları nasıl tedavi edilir?
Yeme
bozuklukları bariz hale geldiğinde kişinin yakınları veya kendisi tedavi için
zaten hastaneye başvurur. Ancak böyle bir aşamada tedavi oldukça zor olabilir. Önemli
olan yeme bozukluğunun erken tanınması ve tedavi için en erken dönemde başvurulmasıdır.
Tedavide
ön planda kiloyu normale getirici tedavi uygulanır. Bunun için sıklıkla
hastanede yatarak tedavi gerekir. Tedavi dahiliye uzmanı, (kadınlarda) kadın
hastalıkları ve doğum uzmanı, psikiyatri uzmanı ve psikolog, gerekli durumlarda
genel cerrahi uzmanının (yemek borusu ya da barsaklardaki bozuklukların
ameliyatla tedavisi gerektiğinde) bir ekip halinde hareket etmesiyle mümkün
olur.
Yeme
bozuklukları konusunda kişilere düşen görev kendilerinde veya yakınlarından
birinde yeme bozukluğuna ait belirtiler gözlediğinde en kısa zamanda tedavi için
başvurulmasını sağlamaktır.