Dikkat: bu yazı doğmamış bir bebeğin insanlara
gönderdiği ilk mesaj olması nedeniyle tarihi bir belgedir.
|
Bu arada bir noktaya açıklık
getireyim: doğrusu sezeryandır. Sezeryan türkçe bir kelimedir, daha doğrusu
türkçeleştirilmiştir. Bizim buradaki kurslarda sezaryen
diyenlerin ağzına biber
sürüyorlar, sezaryan deyince de "eh hadi olsun bu seferlik bakalım"
diyorlar. Onu da söyleyeyim. Amerikalılara özeniyorsanız "sezaryın" deyin, fransızlara özeniyorsanız da amerikan kelimesini ameriken şeklinde kullanın. Siz en iyisi bu konuya fazla kafa yormayın
ve bu konudaki sorularınızı bana değil Kağan'a yollayın.
Bize sorulsa belki biz de muhtemelen ikiye bölüneceğiz. Ben
mesela normal doğum istiyorum. Neden, çünkü bir arkadaşım vardı, geçenlerde
sezeryanla doğdu, annesini ilk gördüğünde annesi hala baygın bir şekilde
yatıyormuş ve bu çocuk iki saat aç beklemiş, düşünseniz ya iki saat. En
azından bari spinal veya epidural ya da herneyse öyle anestezi verselerdi
de çocuk aç kalmasaydı...
Burada bir arkadaş var, kendisi biraz iri yapılı (laf aramızda
tosuncuk, 38. haftaya geldi 4000 gram geliyor...)). Bu çocuk sezeryan
istemekte haklı, sığmıyor işte doğum kanalına, annesinin boyu 1.60.
Başka bir arkadaş var burada, "ben yan duruyorum bir türlü başaşağı
gelemedim." diyor, bu da sezeryan istemekte haklı...
Bir de burada ikizlerimiz var, bunlar tüp bebekle oluşmuşlar. O kadar
komikler ki, biri başaşağı duruyor, biri başyukarı, her taraf kol-bacak,
kordon dolu. Birisini hıçkırık tuttuğunda diğerini de tutuyor, birisi
uyurken diğerinden bir tekme yiyor uyanıyor, gerçekten hoş bir ikili
oluşturmuşlar. İyi ki aralarında bir zar var, o da olmasa iyice
birbirlerine girecekler. Onlar bakalım ne şekilde doğacaklar...
Size komik bir olay daha anlatıyım. Geçenlerde bizim bir
arkadaşın annesi ultrasona giriyor. Klasik cinsiyet baktırma olayı.
Bizimkisi de bu olaya karşı, anne ve babasına sürpriz olsun istiyor. Ve
genital bölgesini öyle bir kapatıyor ki, zavallı doktor bakmış bakmış
bulamamış, sonra da kafayı yemiş.:)) İşte böyle, biz istemezsek cinsiyeti
göstermeyiz.
Bizim bir arkadaş var, 42. haftası dolmuştu, ama hala doğmak
istemiyordu, tabii rahat yeri buldu, sıcacık, istediği herşey geliyor,
fakat geçenlerde sıvısı azalmaya başlayınca panik oldu hemen ağrıları
başlattı ve doğdu.
Benim doğumuma ne kadar kaldığını merak edenler olacaktır. Hiç
acelem yok, belki hep burada yaşarım, bilemiyorum şimdiden.
Biraz da heyecanlıyım galiba. Nasıl olacak acaba? Bir abimiz
doğum sonrası gönderdiği e-mail'de doğum olayını şöyle tarif etmişti:
"Birden etrafında bir baskı hissediyorsun, adeta
etrafındaki duvarlar kasılarak üzerine üzerine geliyor. Sonra tekrar
gevşeme sonra tekrar kasılma. Bir tünele giriyorsun ve burada ilerlemeye
başlıyorsun. Tünelde etrafta tümsekler çukurlar falan var, başını öyle bir
hareket ettirmelisin ki o tümseklerden geçebilesin. ("Aslında oldukça
zevkli bir deneyim. Bilgisayar oyunu gibi") Sonra birden etrafındaki
su kesesi açılıyor, çıkışa yaklaştığını hissediyorsun. Biraz daha ilerlediğin
zaman artık sesleri daha net duymaya başlıyorsun. "Ikın, derin nefes
al." gibi sesler duymaya başlıyorsun. Sonra başın dışarı çıkıyor, iki
el sana uzanmış seni bekliyor sen "tamam yardım geldi" diyorsun,
eller seni çıkarıyor, ancak sonra popona şaplağı yiyorsun ve ağlamaya
başlıyorsun. Sonra seni sıcacık bir yere yatırıyorlar. Başında garip
giyimli bir şahıs. "Annem nerde?" diye ağlaman üzerine seni
sarıyorlar ve annene teslim ediyorlar. "
Herşey iyi de şu şaplak olayı olmasa daha iyi olurdu. Aslında
şaplak yerine ayak altlarını gıdıklama şeklinde uygulayan merkezler varmış,
ben anneme söyleyeyim de beni orada doğursun. Şaka, şaka... Dünyaya ilk
geliş ilk soluk için bu uyaran gerekli, hem şaplak değil daha çok sıvazlama
şeklinde, ben biliyorum. Dünya böyle işte birşeyden çok aşırı korkanlar o
olayı yaşadıktan sonra aynı olayı yaşayan ve korkmayan insanlara tahammül
edemiyorlar ve o yüzden aslında olmayan şeyleri abartarak anlatıp
korkutmaya çalışıyorlar. Bunu benim annemde de denediler, başarılı olamadılar,
o bilgiyi kaynağından almayı ve güvenilir olanı almayı tercih ediyor.
Bu kadar gevezelik yeter, ben birazdan annem ve babamla bizim
doktora gidiyorum. Bakalım bu sefer neler söyleyecek doktor.
|