Doğmamış bebekten mektuplar
|

|

|
FETO kimdir?
Feto henüz doğmadığından yaşını veremiyoruz, kaç haftalık
olduğunu bile bilmiyoruz. Elimizde böyle bir resmi var yanlızca.
Herneyse, bizlere belli aralıklarla yazı göndermeye sözverdi.
|

|
|
Evet hikayenin devamıyla karşınızdayım. Geçen sefer neler
olduğunu hatırlamak için mutlaka önceki
yazıyı okumalısınız.
Bu arada adım bundan böyle Feto olarak belirlendi. Mürşide,
Çınar, Torgem, Sevgi, Oğulcan, Defne, Tokurcan, Cancan, Andaç ismini öneren
okurlara çok teşekkürler. Benim cinsiyetimi merak edenler de yine önceki
yazıya bakarak tahmin edebilirler.
Bir de postakutumda aşağıdaki mektubu buldum:
MERHABA KÜÇÜĞÜM,
BİR HAFTADIR İŞE GELİR GELMEZ VE HER BOŞ VAKTİMDE BU SAYFALARI
OKUYORUM.
NEDENINI BILMIYORUM AMA GARİP BİR DUYGU YOĞUNLUĞU VE MERAK BENİ BUNA
ZORLUYOR. HİSLERİME ANLAM VEREMİYORUM BİR TÜRLÜ.
BİRAZ SONRA BİR ECZANEYE GİDİP İÇİMDEKİ HİSLERE İSİM VERECEK ŞEYİ ALACAĞIM.
VE YARIN SABAH ..... BİLMİYORUM.KORKUYORUM.
SENİ HEM BU KADAR YAKIN, HEM DE BİLİNMEZLİK KADAR UZAK HİSSETMEK BENİ
KORKUTUYOR.
Bu duygu dolu mektubu gönderen okurumuza çok teşekkür
ediyorum.
Şimdi hikayemize dönelim:
SIMCITY ve benzeri oyunları oynayanlar bilirler. Şehri
kurarken şehre en tepeden bakıp kuşbakışı görebiliyor ve artı işaretine
basa basa içinde yaşayan insanları görecek kadar yakınlaşabiliyorsunuz. Biz
de hikayemizde bunları yapacağız.
Yoksa siz SIMCITY oynamadınız mı?
Eveet, şimdi olaylara kuşbakışı bakalım:
Hikayeyi daha iyi anlayabilmek için şu sayfayada gözatmanızda
fayda var: Gebeliğin
başlaması
Annemin tam yumurtlama döneminde denk gelen bir gündeyiz. Bu
tarih son adet tarihinin ilk gününden itibaren hesaplanıyor. 28 günde bir
adet gören bir kadında siklusun tam ortasına, yani 14. güne denk geliyor.
Annemle babam artık planlarını yapmışlar, bütçelerini oluşturmuşlar ve bir
bebek sahibi olmaya karar vermişlerdi.
İşte şimdi olay yerine taa BERNA'yı yakından görebilecek kadar
yakınlaşıyoruz. Birinci yakınlaşma planında uterus ve yumurtalıkları,
ikincisinde sadece sağ yumurtalığı, üçüncüsünde ise BERNA'yı net olarak
görüyoruz.
BERNA kendinde bir değişim hissediyor zaten uzun zamandır.
Sanki son zamanlarda biraz fazla kilo almış gibi. Annemin adetinin 5.
gününe denk gelen bir günde birden etrafını bir örtü çevreliyor, etrafı
sıvıyla doluyor (bu yapıya folikül adını vermişler), artık diğer
arkadaşlarını göremez oluyor ve bu yaklaşık 8-10 gün devam ediyor. Berna
tabi artık sıranın onda olduğunu anlamış durumda.
Yumurtlama denilen şey aslında yumurtalıklardan birinde son
adet tarihinin ilk günü başlayan bir olaylar dizisinin son basamağı. Bir
tanecik yumurta hücresi olgunlaşıyor, etrafında sıvı birikmeye başlıyor ve
bu 14. güne doğru yaklaşık olarak 18 milimetre çapında, yumurtalık yüzeyine
yakın bir bölgede oluşuyor. Sonra birşeyler oluyor ve bu folikül çatlıyor,
yumurta hücresi kendini birden dışarıda buluyor. Bu sırada uterusun
(dölyatağı, rahim de deniyor) heriki yanında adeta bir boynuz gibi yer alan
ve Fallop tüpü adı verilen yapıların uçlarında yeralan saçaklar
serbestleşen yumurta hücresini kapıp içlerine alıveriyorlar. Yumurtalık
hücresi bir kelebek gibi adeta. Yaklaşık bir günlük ömrü var. Bu
konuyla ilgili ayrıntılar için tıklayın
(bu arada bir espri anlatayım: bir kelebek doktora gidiyor:
doktor yaptığı muayeneden sonra diyor ki: "Size bir kötü haberim var,
iki gün ömrünüz kalmış". Kelebeğin suratı değişiyor. Doktor kelebek
ise bunun üzerine gülerek diyor ki: Şaka şaka, öyle bir şey yok. Akşama
hepimiz ölmüş olacağız!")
Bir sabah "çat" diye bir ses çıkıyor ve folikül
çatlıyor, içerideki sıvı hızla boşalıyor ve Berna bu sıvının içinden
çıkarak kendini birden yaratığın kollarında buluyor. Bu "yaratık"
denilen aslında Fallop tüpü adı verilen yapının saçaklarıymış ve aslında
iyi biriymiş. Eğer o olmasaydı Berna karın boşluğuna düşer ve orada ölür
gidermiş.
İşte Berna bu "yaratığın" kolları tarafından kapılıp
içeri alınıyor. O sırada bir levha görüyor: "Fallop tüpüne gider"
diye. İçerisi karanlık. Dar bir kanal gibi. İçeride böyle bir bataklık gibi
ve uzun uzun püskül gibi yapılar BERNA'yı ileriye doğru sürüklüyor, Berna
geri kaçmak istiyor, ama bu püsküller sadece tek bir yöne gidilmesine izin
veriyor. Bu püsküller sayesinde Berna Fallop tüpünün içinde ilerlemeye
devam ediyor.
Belli bir süre ilerledikten sonra Berna enerjisinin giderek
azaldığını hissetmeye başlıyor ve kendisine söylenenleri hatırlıyor,
"Unutma kızım büyük karşılaşma için 24 saatin var." Berna
kaygılanıyor. İşte tam o sırada "Hey bu taraftan gelin, burda gördüm
onu!", "İttirmeyelim beyler, hepimize yer var burada." falan
şeklinde bağırıp çağıran, naralar atan muazzam bir kalabalığın kendine
doğru geldiğini görüyor. Böyle bir görüntü neyle karşılaştırılabilir? Hah
tamam: Yolda yürürken kendinize doğru binlerce arıdan oluşan bir sürünün
uçarak geldiğini düşünün. Gerçekten de oransal olarak da görüntü böyle.
Berna hem korkuyor hem de kendi kendine "Bu
minyatürlerden mi kendime prens bulacağım ben şimdi?" deyip hafifçe
aşağılıyor topluluğu.
Topluluk Berna'nın dört bir yanını sarmış, Bernayı ordan
burdan çekiştiriyor, Bernanın içine girmeye çalışıyorlar. O da
"bırakın, çekilin, yavaş olun" "istemiyorum sizi",
"sadece bir kişiyi arıyorum ben" falan diyor, ama bunlarla başa
çıkmak imkansız, bağırış çağırış. İşte o sırada Berna Bekir'i farkediyor.
Love story çalmaya başlıyor. "İşte o, eminim o" diyor ve hemen
Bekir'in girmesine izin veriyor. Bekir kuyruğunu mecburen dışarıda
bırakarak giriyor içeri. Diğerleri kahırlarından kısa zamanda ölüyorlar.
Evet işte "baba" içeride. Bu arada kuyruğu da dışarı
da kaldığı için kendini biraz garip hissediyor, çıplak falan gibi.
"Ben nereye geldim?", Nebiçim yer burası" falan
derken Bekir içerisinin bir labirent gibi olduğunu farkediyor, "nereye
gitsem acaba?" falan derken içgüdüsel olarak yollardan birini seçip
onu takip ediyor. Gidiyor, gidiyor bir bakıyor ki karşısında bir oda.
Kapıda "BİLGİ İŞLEM MERKEZİ" yazıyor. (Burası aslında yumurta
hücresinin genetik bilgilerinin depolandığı hücrenin çekirdeği). Kapıda
kuru kafa işareti, "dikkat köpek var" gibi uyarı işaretleri.
Bekir elbette korkmuyor ve kapıyı açıp hop içeriye giriyor.
İçerisi muhteşem bir yer. Yanıp sönen ışıklar, etrafta gidip
gelen araçlar falan.
Tüm bu keşmekeş içinde odanın ortasına doğru ilerliyor ve o
sırada çok güzel bir kadın sesi duyuyor:
"Merhaba, seni bekliyordum. Demek bu kadar kişi arasından
sen başardın?"
"PEKİ NİYE BURADA OLDUĞUNU BİLİYORMUSUN?"
"Tahmin bile edemiyorum, neden?" diye cevap veriyor
Bekir.
"Bu bizlere verilmiş bir görev. Dünyaya yeni bir canlı
getireceğiz. Bu canlı hem benden hem de senden özellikler taşıyacak.
Öncelikle beraberinde getirdiğin disketleri bana vermelisin."
"Ne disketi?" diye şaşırıyor Bekir. Ama sonra ceket
iç ceplerinde toplam 23 adet disket buluyor (Bunlar Bekir'in kromozomları)
ve bunları Berna'ya teslim ediyor.
"Evet şimdi bu bilgilerle benim bilgilerimi
birleştireceğiz. Bende de toplam 23 klasörden oluşan bir program var."
(Bunlar da Berna'nın kromozomları)
"Bu birleştirme gerçekleştikten sonra adım adım bize ne
yapmamız gerektiği ekranda çıkacak." (Berna birden nasıl böyle
biligili bir şahıs haline geldi ben de anlamadım, ama kadınlar zeki oluyor
işte)
Berna Bekir'in disketlerini teker teker bilgisayara yüklüyor.
Daha sonra "Install new human being (Yeni canlı oluşturma işlemine
başla)" adlı simgeye tıklıyor ve ekranda şunlar beliriyor:
Birleşme işlemi başladı.
Birleşme işlemi %1 tamamlandı.
Birleşme işlemi %10 tamamlandı vs. vs
ve nihayet:
"Birleşme işlemi tamamlandı. Lütfen bekleyin"
(Hayret ya, burada da mı Windows kullanılıyor? olamaz...)
Bekleme sonunda ekranda aşağıdaki bilgiler belirir:
"Lütfen seri numarası giriniz." Burada Bekir'in seri
numarası girmesi gerekiyor. (Bu adım gerçekten önemli. Aslında insan
neslinin yanlızca insan nesliyle birleşebilmesinin garanti eden aşama)
"Seri numarası kabul edildi."
"New
Human Being" programına hoşgeldiniz. Şimdi size adım adım ne yapmanız
gerektiği gösterilecektir. Lütfen sıra atlamadan yazılanları yerine
getiriniz. Eğer herhangi bir aşamada yardım gerekirse Yardım tuşuna basıp
bekleyiniz.
1-Öncelikle
Fallop tüpü içinde ileri doğru hareketinize devam etmelisiniz. Asla ve asla
durmayın ve etraftan geçenlerle hiçbir iletişim kurmayın (Burada
kastedilen, bakteri hücresi, lökosit hücresi gibi zararlı olabilecek
hücrelerden korunma).
2-Bu
ileri hareket esnasında iki eşit parçaya bölüneceksiniz. Bu bölünme
sonucunda, buradaki bilgilerin hepsi bölünme sonucunda oluşan iki hücrede
aynen yeralacak.
3-Bölünen
bu iki hücre, kendi aralarında tekrar tekrar bölünmeye devam edecek.
Böylece sayınız 2, 4, 8, 16, 32 şeklinde hızla artacak.
4-Belli
bir aşamaya gelindikten sonra size bildirilecek olan yerleşim alanına
ulaşmış olacaksınız.
|