KÜFÜR
Lûgat mânâsı; "bir şeyi örtmek, gizlemek" demektir(1). Varlığı istifhama yer bırakmıyacak derecede açık olan bir şeyi, sun'i olarak gizlemektir. Delâlet-i ve sûbuti kat'i olan haberleri gizleyenler ve Allahû Teâla (cc)'a iman etmeyenlere kâfir denilir. Çoğulu küffâr veya kefere'dir. Kadın için kâfire'nin çoğulu kevâfir kullanılr.2 İmam-ı Gazzalî, küfrü: "Resûl-i Ekrem (sav) in getirmiş olduğu haberlere, (Kur'ân'a ve sünnete) inanmamak, onları yalanlamak" olarak tarif eder.3
Kur'ân-ı Kerim'de: "Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyenler var ya, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir."(4) buyurulmuştur. İbn-i Kesir, bu âyet-i kerîmeyi tefsir ederken, İbn-i Abbas (ra.)'ın: "Kim Allah'ın indirdiği hükümleri bile bile red ve inkâr ederse kâfir olur" buyurduğunu beyan etmektedir (5) Tefsir-i Mücahidde bu âyet-i kerimenin "umûm" ifade ettiğini . İsrailoğulları hakkında inmesinin, hükmü tahsis etmediği kayıtlıdır.6 Küfür değişik açılardan ele alınarak sınıflara ayrılmıştır. Bunlardan bir kısmını izaha gayret edelim:
1. Mutlak Küfür (Küfr-i İnkârî): Allahû Teâla (cc)'yı Resûl-i Ekrem (sav)'i ve zarurat-ı diniyyeden olan şeylerin tamamını inkâr edenler, mutlak kâfirlerdir.
2. Küfr-i İnadî: İnsanın kalben Allahû Teâla (cc)'ya inanması, dil ile de zaman zaman ikrar etmesine rağmen, şöhret, makam, kin, ihtiras ve kavmiyetçilik sebebiyle İslâm dinine girmemesidir. Hz: Peygamber'in amcası Ebû Talib'in, "Ebû Talib atalarının dininden döndü" dedirtmemek için direnmesi, bunun güzel bir misâlidir.
3. Küfr-i Nifak: İnsanın inanılması gereken şeyleri diliyle söylemesi, fakat kalbiyle tasdik etmemesidir. Münafıkların "iman" iddiası, bu şubeye girer.
4. Küfr-i Cehlî: İnsanın hem Allahû Teâla (cc)'ya, hem de Resûl-i Ekrem (sav)'e iman etmesi, fakat cehâlet sebebiyle zaruriyyat-ı diniyyeden olan şeyleri inkâr etmesidir. Günümüzde en yaygın olan küfür çeşidi budur.
5. Küfr-i Cûhud: İnsanın kalben Allahû Teâla (cc)'ya inanması, ancak diliyle imanını itiraf etmemesidir.
KAYNAKLAR
(1) İbn-i Manzur, Lisanû'I Arab, Beyrut 1955, c. V, sh. 145 vd.
(2) Mecduddin eş-Şirazi el-Firûzabadi, Kamûsu'l Muhit İstanbul 1304, c. II, sh. 262
(3) İmam-ı Gazzalî, Faysalû'l Tefrika, Kahire 1319, el-Kabbani Neşri, sh.19.
(4) Mâide sûresi: 44.
(5) İbn-i Kesir, Tefsiru'l Kur'ân'il Azim, Beyrut 1969, c. II, sh. 61 vd.
(6) Tefsirû'l Mücahid, Katar 30 Recep 1396, A. İbrahim Ensari neş. c. I, sh.197.